Derin elleriniz ile yüzleşin!

Selma AKKAYA yazdı —

  • “Biz yargının işine karışamayız” diyorsunuz. Peki sormazlar mı 3 yılı aşkındır aynı yargının 2013’te yaşanan katliam dosyasının yargıcı bizzat senin bakanlığına yazılı çağrısında “elinizdeki bilgi ve belgeleri dosya ile paylaşın” diyor ve yine sizin tarafınızdan “devlet sırrı gerekçesi” ile red edilmiyor mu! 

Fransa’da yaşayanlar, Fransa’nın hem bürokrasisi hem yargısının ne kadar detaycı olduğunu iyi bilir. 23 Aralık tarihinde Paris’te yaşanan katliamın üzerinden daha saatler geçmeden Fransa’nın detaycı yanı anında silinip, Kürtlere bir katil yarattılar; “katil ırkçıdır!” Ezber bozulmadı: Ermenilere “Ogün’ü”, Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez’e “Ömer’i”,  bu kez de “William’ı” yaratıp verdiler. Papa suikastinden bugüne kullandıkları tetikçilere bakın ne çok benzerlikleri var; ya hastalar ya psikolojileri bozuk ya da intihar eğilimleri var… Ulusları değişir, kılıkları, yaşları, yerleri değişir ama hep aynı şarkıyı çalıyorlar. Geriden ve derinden derinden!

Bizler çocukluğumuzdan bu yana geldiğimiz coğrafyanın siyaseti içerisinde derin devlet kavramını duymuş, kimi olayların onların tarafından yapıldığını duyarız. İşte derin devletin vücut bulmuş halini katliam olarak Paris’te ikinci kezdir yaşıyoruz. Bu sadece doğup büyüdüğümüz ya da düşman olarak tanımlanan yerin 'derin’i değil elbet. Birde sökülüp dışına çıkmak durumunda bırakılıp geldiğimiz bu coğrafyaların derinleri ekleniyor katliam bileşkesine! Geldiğimiz kentlerin, ülkelerin ötekisiyizdir. Her kentin iki kent olmasından yola çıkarsak, bize düşen görünen değil görünmeyen yüzü olduğunu biliriz. Devlet sistemi de bizim için böyle işler. Devletin görünen yüzü; “Kürtler bizim dostumuz, müttefikimiz” derken, görünmeyen yüzü kimi gün “Ömer”, kimi zaman “William’a” dönüşür. Her ikisine de baktığımızda tetiği çektiren ve çeken iki derin devlettir!

Tüm bu nedenlerden dolayı aynı senaryonun içerisinden geçer gibiyiz. Anında yazılan “ırkçı, Kürt düşmanı” tezi ile katil tutuklandı. Soruşturmanın sınırları söz konusu katilin dışına çıkmayacak çerçeveye çekilmiş gözüküyor. Sakine Cansız, Fidan Doğan, Leyla Şaylemez için açılan dosyaya çekilen “devlet sırrı” gerekçesi ile  ortak suçlar örtbas edilmek isteniyor. Fransız Boyun Eğmeyenler Hareketi milletvekilinin meclis kürsüsünden İçişleri Bakanı Darmanin’e yönelttiği, 23 Aralık’ta yaşanan katliamın ırkçı bir gerekçe ile adli bir vaka gibi değerlendirilemeyeceği, terörle mücadele kapsamına alınıp arka planının araştırılması gerektiği yöndeki soru bu nedenle bakanı öfkeye boğuyor. Bakan bugüne kadar yargının bağımsızlığını hiç hatırlamadığı kadar hatırlar duruma gelip, Fransa’da yargının bağımsızlığından dem vuruyor.

“Biz yargının işine karışamayız” diyorsunuz. Peki sormazlar mı 3 yılı aşkındır aynı yargının 2013’te yaşanan katliam dosyasının yargıcı bizzat senin bakanlığına yazılı çağrısında “elinizdeki bilgi ve belgeleri dosya ile paylaşın” diyor ve yine sizin tarafınızdan “devlet sırrı gerekçesi” ile red edilmiyor mu! Hangi yargı bağımsızlığından ya da hangi hukuk üstünlüğünden bahs ediyorsunuz! Daha 2013 katliamında katil ölmeden önce bir önceki yargıç üzerinde oluşturduğunuz baskıyı yargıç dahi gizleyemiyordu.

Fransa’da dört terörle mücadele yargıcı bulunuyor. Tüm terör davalarını nerede ise takip eden yargıcın evine girip dosyalarının olduğu bilgisayarını bu ülkedeki hırsızlar çalmadı elbet! Derin elleriniz yargıcınızı dahi korumazken Kürtleri korur mu diye soruyoruz? Siz sadece Kürtler için değil, ülkenizin özgürlükler, hukuk ve adalet sistemi için öncelikle bu derin ellerle yüzleşmeli, açığa çıkartmalısınız.  Şimdi o nedenle sürekli çaldığınız, “Kürtler bizim dostumuz, biz onların yanındayız” şarkısı bitti artık. Bu monologa ne Kürtleri ne de aklı olan kimseyi inandıramazsınız. Daha ağır bedeller ödenmeden, bu derin elleriniz ile yüzleşin!

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.