Doğduğu Frankfurt’ta yönetime talip

Kadın Haberleri —

.

.

  • Sarya Ataç: Toplumda değişimi sağlamak bizim elimizde. Sosyal ve siyasal dezavantajları ortadan kaldırabilmek için daha akif ve görünür olmalıyız. Geleceğimize yönelik kararları verebilmek için oylarımızı kullanmalıyız. Kullanmadığımız her oy ile ırkçılara, faşistlere ve demokrasi düşmanlarına avantaj sağlıyoruz.

NİHAL BAYRAM/MAINZ

Almanya’da 14 Mart’ta yapılacak seçimlerde Hessen eyaletinin Frankfurt kentinde yer alan isimlerden biri, Kürdistanlı Sarya Ataç. Sarya, Almanya’da Kürtlerin nüfus yoğunluğuna rağmen yeterince temsil edilmediklerini vurguluyor, sosyal ve siyasal dezavantajları ortadan kaldırmak için Kürtlerin daha aktif ve görünür pozisyonda siyasette yer almalarının önemine dikkat çekiyor.

2001 yılında Frankfurt’ta doğan Sarya, Sol Parti Die Linke Frankfurt Belediye Meclisi ve Yabancılar Meclisi’nin en genç adaylarından biri olarak seçimlerde yerini alıyor. Annesi Dersimli, babası Mêrdînli olan Sarya, Kürt gençlerini siyasette daha aktif rol almaya çağırıyor.

Siyaset içerisinde yer almanın uzun yıllardır hedefi olduğunu söyleyen Sarya, neden Sol Parti’yi tercih ettiğini şöyle anlatıyor: “Hedeflerim ve taleplerim Sol Parti (Die Linke) ile önemli ölçüde örtüşüyor. Reşit olmayı bekledim, ardından Frankfurt kentinde adaylığımı açıkladım. Bir insan erken yaşta neler için çalışacağını ve nelere ulaşmak istediğini bilirse, o kadar erken başlamalıdır. Toplumda değişimi sağlamak bizim elimizde.”

Siyasete aktif katılarak, söz sahibi olmak istediğini belirten Sarya, “Hedefim, adil ve şeffaf bir toplum için gerekli zeminin oluşturulmasında yer alabilmek. Bunu siyasi angaje ile sağlayabiliriz” diye ekliyor. 

Kürt kimliği ve varlığı

Kürtlerin beş nesildir Almanya’da yaşadığını buna rağmen varlık ve kimliğinin yeterince tanınmadığının altını çizen Sarya, “Kürtler olarak Frankfurt kentinde büyük bir nüfusa sahibiz. Ancak kuruluşlarda, yerel ve federal alanlarda yer almıyor ve yeterince temsil edilemiyoruz. Adaylığımla bu eksikliğin giderilmesi için bir katkı sunmak istiyorum” diyerek siyasette aktif olarak yer almak için bu gerekçelerin fazlasıyla yeterli olduğunu vurguluyor.  

Mültecilere imkan sunulmalı

Frankfurt yerel siyasetinde göçmenlerin yeterince temsil edilmediğini söyleyen Sarya, “Bizimle ilgili alınan kararlar bizlerle beraber kararlaştırılmalıdır. Frankfurt çok kültürlü bir kent ve çok değişik uluslardan insan yaşıyor. Nüfusun yüzde 50’sinin göç geçmişi var. Özellikle son dönemde bu sayıda artış var. Ancak mülteciler insanlık dışı koşullarda yaşıyorlar ve ev güvenceleri yok. Aslında kentte çok sayıda bulunan boş binalara yerleştirebilirler. Mülteci çocuklar yıllarca kreş yeri için sıra bekliyor. Eğitim hayatlarına dezavantajlı başladıkları için ileriki yaşlarda okul yaşantılarında engellerle karşılaşıyorlar” diyor. Seçildiği zaman mültecilerin de eğitim koşullarında eşit imkanlara sahip olmalarını sağlamak istediğinin altını çizen Sarya, “Bunun için çok fazla zaman ve paraya gerek yok. Belediye çok rahatlıkla aileler için ödenmesi zor olan okul malzemelerini karşılayabilirler” diye belirtiyor. 

Kriminalize son bulmalı

Almanya’da ikinci büyük göçmen topluluğun yer aldığı kent olan Frankfurt’un Kürtlere yönelik siyasetinin belirleyici olduğunu aktaran Sarya, “Kültür kurumları daha iyi teşvik edilmeli ve yerel siyaset tarafından ciddiye alınmalılar. Kurumların ve eğitim inisiyatiflerinin teşvik edilmesiyle doğrudan iletişim daha olumlu şekilde düzenlenebilir. Bu da insanlar arasında sınırların ve engellerin kaldırılmasına ve karşılıklı bir iç güvenin sağlanmasına yol açıyor. Hiç kimse dışlanmamalı, bir an önce bu dışlanmaya ve kriminalizeye son verilmelidir” diyor.

Aktif siyasette yer almalıyız

Mülteciler olarak aktif siyasette yer alarak, siyasi karar mekanizmalarında söz sahibi olmanın önemine vurgu yapan Sarya, şöyle devam ediyor: “Sosyal ve siyasal dezavantajları ortadan kaldırabilmek için daha akif ve görünür olmalıyız. Ciddiye alınmak için siyasete yönelik taleplerimizi sunmalıyız. Geleceğimize yönelik kararları verebilmek için oylarımızı kullanmalıyız. Mevcut hükümetin siyasetinden memnun değilsek seçimleri ciddiye almalı ve söz söyleyebilmek için önemli bir araç olarak görmeliyiz. Demokrasi, ancak içerisinde yaşayan insanların kendi haklarının bilincinde ve farkında oldukları sürece ayakta kalabilir. Seçim başarısını elde etmek için herşeyi yapan sağcı ve faşistlerin ne kadar mobilize oldukları maalesef çoğu zaman hafife alınıyor. Kullanmadığımız her oy ile ırkçılara, faşistlere ve demokrasi düşmanlarına avantaj sağlıyoruz.”

Özellikle Kürtlere seslenen Sarya, “Nasıl ki Kürdistan’da haklarımız için mücadele ediyorsak buradaki haklarımız, geleceğimiz ve demokrasi için de çaba sarfetmeliyiz, aktif olmalıyız. Yıllardır değerli çalışmalar yapan Kürt kurumları, gençlere Alman siyaseti içerisinde kendi siyasi angajeleri için daha çok alan ve destek vermeli” diyor.  

 

Adaylığım ayrımcılığa bir cevap

  • Kürt halkının bir ferdi olarak en büyük değişimi, kriminalizasyonun sona erdirilmesine yönelik yapmak istiyorum. Almanya’da yaşayan toplumun bireyleriyiz. Hakkımızı aramak için güç olmamız gerekiyor.

Almanya’da 14 Mart tarihinde Rheinland-Pfalz eyaletinde 14 Mart’ta yapılacak parlamento seçimleri için 1990 doğumlu Selin Bal aday.

Rheinland-Pfalz Eyalet Parlamentosu adayı olarak seçimlerde yer alan Selin Bal, Kürdistanlı bir ailenin çocuğu olarak İzmir’de doğmuş. Ailesi, devlet baskılarından dolayı İzmir’e, ardından Almanya’ya göç etmiş. Selin, 2003 yılından beri eyaletin başkenti Mainz’de yaşıyor. 

Gençlere yönelik çalıştı

Aktif bir gençlik hayat geçirdiğini ifade eden Selin, Kürt Toplum Merkezleri bünyesinde yürüttüğü çalışmalarla hem kadın hem de gençlik kesimine sahip çıktığını, diasporada Kürt kimliğini her zaman temsil ettiğini söylüyor. İki yıldan beri Sol Parti’de aktif yer aldığını, bir yıldır Mainz-Bingen bölgesinde partinin bölge yönetiminde yer aldığını aktarıyor. Çalışma arkadaşlarından Rheinland-Pfalz Eyalet Parlamentosu seçimlerinde yer alma teklifi üzerine, bunu Kürt kimliğini temsil anlamında kabul ettiğini dile getiriyor.

Bir göçmen olarak yıllardır deneyimlediği sosyal ayrımcılık ve ırkçılığın, adaylığı kabul etmesinde en önemli etken olduğunun altını çizen Selin, “Buna karşı sesimizi çıkarmak zorundayız. Adaylığım ayrımcılık ve ırkçılığa bir cevaptır” diyor. 

Eğitim hakkı ve kira teminatı

Selin Bal, Almanya genelinde yaşanan sorunların Rheinland-Pfalz eyaletinde de var olduğunu belirtiyor, ardından üç sorunun altını çiziyor: 
“Birincisi eğitim sorunudur. Eğitimde sosyal sınıf ayrımcılığı var. Eğitim hakkı öncelikle akademik ailelerin çocuklarına veriliyor. Bu beni çok rahatsız ediyor. Eğitim her çocuğun hakkıdır. Bu konuda çalışmalar yapacağım.

İkinci bir sorun, kira sorunudur. Örneğin, yaşadığım Mainz kentinde kiralar hızlı bir yükseliş içinde. Bölgede 15 bin sosyal toplu konut ihtiyacı var. Ancak bunun yerine Rhein nehri kenarına lüks daireler yapıp, parası olana satılıyor. Biz Sol Parti olarak kira teminatını destekliyoruz. Rheinland-Pfalz’da bunu düzenlemeyi planladık.

Mücadele için güç olmalıyız

Üçüncüsü ise; en büyük sorun olarak gördüğüm; Rheinland-Pfalz eyaletinde Kürtlere baskılardır. Bu eyalette bir sosyal yardım kurumu olan Heyva Sor ve Kürt kimliğine ait bayraklar yıllardır yasak. Kürdistan’da işgalcilerin yaptığı katliamlara karşı burada yürüyüşler organize etmek istediğimizde baskı, kısıtlama ve yasaklarla karşı karşıya kalıyoruz. Kürt halkının bir ferdi olarak en büyük değişimi buna yönelik yapmak istiyorum. Bizler Almanya’da yaşayan toplumun bireyleriyiz. Hakkımızı arayıp sonuna kadar mücadele etmek için güç olmamız gerekiyor. Almanya’da her insan iki kültürden  bir zengin kültür oluşturup yaşayabilir.”

Bir oy çok şey değiştirir

Bugüne kadar seçilen parlamenterlerin Almanya’da yaşayan Kürtler hakkında politika yaptıklarını, ancak Kürtlerin yaşamına, düşüncesine saygı göstermediklerini söyleyen Selin Bal, bunun kendisini oldukça rahatsız ettiğini dile getiriyor. Devamla, şu çağrıyı yapıyor: “Almanya’da çok sayıda gencimiz var. Almanya politikasında Daha çok göçmenin yer alması gerekiyor, güçlü bir muhalefet kurmamız gerekiyor. Bunu birinci önemli yolu oy kullanmaya gitmektir. Gücümüze ve hakkımıza sahip çıkmamız gerekiyor. Belki tek bir oy farkıyla kazanabilir veya kaybedebiliriz. O yüzden hepimiz sesimize sahip çıkalım ve 14 Mart’ta hep beraber oylarımızı kullanmaya gidelim.” 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.