“Eme Bejin”

Elif KAYA yazdı —

  • NÇM’nin “Eme Bejin” adıyla hazırladığı 31. Kuruluş etkinliği, Küçükçekmece Kaymakamlığı tarafından “kamu düzeni ve genel asayişi bozacağı” gerekçesiyle yasaklandı. Bir anlamda kaymakamın söylediğinde de bir doğruluk payı var. Nede olsa Türkiye cumhuriyeti, tekçi, milliyetçi, faşist zihniyet üzerine kuruludur. 

Dilimiz yasaklanıp, varlığımız yok sayılsa da, okullar, mahkemeler, kışlalar bizi yok etmeye seferber edilip,  ülke baştanbaşa zindanlarla donatılsa da “Em Bejin!”.

“Eme Bejin!” çünkü biz varız. Eyleyebilir, söyleyebilir, öfkemizle sel, sevgimizle dingin bir deryaya dönüşebiliriz. Dağlarımız kadar asi ve inatçıyız. Öyle sömürgecilerin, zalimlerin, kan dökücülerin antlaşma masalarında imzaladıkları bir kağıt parçasıyla sınırlandırılamaz. Biz, devletlerin sultasından daha güçlü bir hakikatiz. Evvel ve ahir zamanların halkıyız; yaşadık, yaşıyoruz ve yaşamaya devam edeceğiz. Bu iddia ve kararlılık; anaların öfkesinde, özgür tutsakların direnişinde, dağ çocuklarının halkını ve toprağını savunusunda, kadınların özgürlükle yaşam arasına kurduğu bağda dile geliyor. Jin oluyor, jiyan oluyor. Özgür yaşam umuduyla akan bu nehre kim bariyer koyabilir? Kim sesini kısıp, yok sayabilir? Bu faşist politikalar karşısında elbette susmayacağız, “Eme Bejin!”

Kurdistan baştanbaşa bir sömürgeleştirme ve direniş tarihidir. Kürt halkının kültürü bu mücadelenin derin izlerini taşır. Halaylarına, masallarına, müziğine bunu nakşetmişler. Şarkılara, destanlara işlenen “mala Romê xira bibe” sözleri yaşatılan zulüm karşısında Kürt’ün isyanıdır. Tarihin hiçbir dönemi Türk Devletinin yok sayma ve imha politikaları kadar yıkıcı olmamıştır. Bunun karşısında kırk dört yıllık Kurdistan Özgürlük mücadelesi; zalime karşı yiğitliğin onurunu kurtarma, kökleriyle bağ kurma ve insan olmada ısrarın mücadele tarihidir. Dile kolay, tam yarım asır… Bu zaman zarfında doğan çocuklar, şimdi ülkesinin varlığını koruma sorumluluğunu omuzlayan özgürlük savaşçıları… Hepsi xwezan’dır. Söz kadar varlığın da anlamını bilir. Çakal sürüsünün ulumalarından korkmaz. Bu nedenle, “ Eme Bejin!”

NÇM uzun yıllardır sesin söze, sözün kelama, kelamın kilama dönüşmesine çabalayan bir kurum. Baskı ve yıldırma politikalarına, dönem dönem kapatılma girişimlerine rağmen 31 yıldır aralıksız çalışma yürütüyor. NÇM, 27 Ekim 1991 yıllında Kürtçe konuşmanın önündeki yasal engellerin kaldırılmasını takiben Ape Musa ve Ali Temel’inde aralarında bulunduğu bir grup aydın ve devrimci tarafından kuruldu. OHAL yasaklarından ve aynı zamanda Kürtlerin en yoğun yaşadığı kentlerden biri olması nedeniyle ilk kurumunu İstanbul’da açtı. NÇM, o günden bu yana yürüttüğü çalışmalarla kültürel direniş alanında önemli bir miras yarattı. Her şeyden önce asimilasyon politikalarını boşa çıkardı. Derleme çalışmalarıyla unutulmaya terk edilen binlerce şarkı- destan- masalı kayıt altına aldı. İnsanlara kendi diliyle- kültürüyle bağ kurmanın güzelliği ve maneviyatını yaşattı. Aynı zamanda Kürt halkının yaşadığı acıları, sevinçleri, geleceğe dair umut ve özlemlerini sanatın diliyle ifade eden sayısız çalışmaya imza attı. Bu nedenle NÇM, sadece toplumsal kültürün yeniden canlandırıldığı bir yer değil aynı zamanda özgür yaşam felsefesinin ve devrimci değerlerin yaşam bulduğu bir yaşam alanıdır. Çalışmalarında Ali Temel, Sarya Baran, Hogir,  Çiya… ve daha pek çok sanatçının devrimci ruhundan izler taşır.

2016 yılından bu yana ‘darbe girişimine’ karşı durmak adı altında AKP hükümeti her tür demokratik hakkı askıya alarak en büyük darbeyi Kurdistan'da yaptı. Son altı yıldır OHAL koşullarını aratan yasak ve baskılar uygulanmakta. Her alanda olduğu gibi kültür sanat- çalışması yürüten kurumlarda bu yasaklardan nasibini aldı. Pek çok kültür kurumu kapatılıp, çalışma yürütemez duruma getirildi. Sadece Kurdistan coğrafyası değil Kürtler adına söz söyleyen, çalışma yürüten, fikir üreten her kurum ve kişi bu kapsam içinde ele alındı.  

Daha birkaç gün önce NÇM’nin “Eme Bejin” adıyla hazırladığı 31. Kuruluş etkinliği, Küçükçekmece Kaymakamlığı tarafından “kamu düzeni ve genel asayişi bozacağı” gerekçesiyle yasaklandı. Bir anlamda kaymakamın söylediğinde de bir doğruluk payı var. Nede olsa Türkiye cumhuriyeti, tekçi, milliyetçi, faşist zihniyet üzerine kuruludur. Farklı halkların, dillerin, inançların, yaşam tarzlarının olduğunu ortaya koyan NÇM, Türkiye Cumhuriyetini yalanlayan bir yerde duruyor.  Yalandan, talandan kurulu şatolarını bir bir yıkıyor. Bu yüzden susturulmalı!

Ama zalimin zulmünün arttığı yerde direnenlerin sesi daha yüksek çıkmalı. NÇM’nin yanında yer alarak, hep birlikte  “Eme Bejin”. 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.