Lozan'ın 100. yılında: Rojava'ya statü

Elif KAYA yazdı —

  • Rojava Devrimi’nin uluslararası alanda bir statüye kavuşması son derece önemlidir. Lozan Antlaşmasının 100. yıllında Rojava Devrimi bir arada nasıl yaşanabileceğinin modelini de ortaya koyuyor. 

Çok eski zamanlardan bu yana insanlar umutlarını, korkularını, beklentilerini masalların şiirselliğiyle anlatır. Genelde yaşlı ninelerden oluşan masal anlatıcıları, bizleri geçmişle gelecek arasında düş yolculuğuna çıkarırlardı. Bize güzel, yaşanır bir yaşamın hayalini kurdururlardı. Farklı bir yaşamın mümkün olduğunu ilk bu masallarla hayal etmeye başladık.

Masal, politik ifadeye kavuştuğunda ütopyaya dönüşür. Ütopyalar, daha iyi bir yaşamın umudu ve inancını ifade eder. Ütopyalar en azından masal tarihi kadar eskidir. Ama masaldan farkı, gerçekleşme umudunu taşır. Rojava Devrimi ütopyaların yaşam bulduğunu ortaya koyan bir devrimdir. 21.yy’da  “tarihin sonu geldi”, “ütopyalar öldü” denilen bir dönemde, Rojava Devrimi tüm bu söylemleri tarihin çöp sepetine atarak, yaşam buldu. Toplumsal yaşamı demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü toplum paradigması ekseninde inşa etti.

Rojava Devrimi’nin en temel özelliklerinden biri devlet olmadan toplumun kendi kendini yönetme yetisini ve mekanizmalarını açığa çıkarmasıdır. Bölen, farklılıkları düşmanlaştıran ve çatıştıran devletli siyaset yerini farklılıkların farklılıklarıyla bir arada yaşamasına olanak sağlayan demokratik konferderal sisteme bıraktı. Sadece Kürt halkı değil bölgede yaşayan tüm halklar, inançlar bu sistemde yerini buldu. Yaşanan bu gelişme aynı zamanda tüm dünya için bir umut kaynağına dönüştü. Savunmadan yargıya, eğitimden sanata, politikadan ekonomiye kadar yaşamın her alanında özgünlükler yitirilmeden, ortak paydalarda buluşmanın mümkün olduğu bir toplumsal örgütlenme modeli ortaya konuldu.

Rojava Devrimi’nin temel bir diğer özelliği ise devrim içinde devrim yapma yeteneğini göstermiş olmasıdır. Kadın devrimiyle iç içe gelişen Rojava Devrimi 21. yy sosyalizmine de açılım getiren bir devrim oldu. Kadın devrimi en eski sömürgenin özgürlükte zirveleşmesini ifade ediyor. Bu nedenle iktidarın, hiyerarşinin, sömürünün derin sorgulanıp, özgür ve demokratik temellerde toplumsal sistem inşasının nasılına dair yol ve yöntemler sunuyor.  Erkek ve kadın arasında açılan mesafenin tüm kötülüklerin kaynağını oluşturduğu tespitiyle, bu mesafenin özgürlük- eşitlik temelinde kapatılmasına yönelik çok ciddi somut adımlar atıldı. Yaşamın her alanında özgün- özerk örgütlenmelerin oluşturulması, eşbaşkanlık ve eşit temsiliyet sistemiyle hayallerin yaşam bulduğu bir toplumsal sistem yaratıldı. Eşit- özgür bir yaşamın nasıl olması gerektiğine yoğunlaşan, toplumsal inşayı devrimin temel çalışmasına dönüştüren bu çabalar toplumu değiştirdi. Kadınların irade olmasını, toplumsal yaşamda etkin ve yetkin olmasının yolunu açtı.

19 Temmuz 2012’de kıvılcımı yakılan ve daha sonra çok şiddetli saldırılar altında varlığını korumaya çalışan Rojava Devrimi’nin uluslararası alanda bir statüye kavuşması son derece önemlidir. Kürtler son yüz yıl boyunca yokluğa mahkum edildi. Katliamlar, büyük acılarla karşı karşıya kaldı. Lozan Antlaşmasının 100. yıllında Rojava Devrimi bir arada nasıl yaşanabileceğinin modelini de ortaya koyuyor. Farklı halklar, inançlar, toplumsal kesimler birbirini yok saymadan, düşmanlaştırmadan, yan yana durabilmenin zenginleştiren ve güzelleştiren örneklerini yaşıyorlar. Türk devletinin, bölge güçlerinin sürekli saldırıları ve yoğun ambargosu altında olmasına rağmen Rojava Devrimi, demokratik konfederal sistemi inşa etmeye, her alanda yaygınlaştırmaya devam ediyor.

Rojava Devrimi çok genç olmasına rağmen eğitimden, ekonomiye, savunmadan yargıya, sanattan yönetime pek çok gelişmeye olanak sağladı. Örneğin daha şimdiden bölgede yaşayan tüm halklar kendi dilinde eğitim alma hakkına ve bunu kullanma olanaklarına sahip. Daha birkaç yıl öncesine kadar varlığı yok sayılan, dili yasaklanan halkların kendi dilinde eğitim görme olanaklarını yaratması azımsanmayacak bir gelişmedir.

Devrimin en fazla yansımasını bulduğu alanlardan biri de kültür- sanat çalışmalarıdır. Sanat çalışmaları, devrimin dili olma yolunda başarılı bir performans sunuyor. Sinemasından, müziğine, tiyatrosundan, danslarına kadar her alanda kültürle güçlü bağ kuran, evrenselle, özgürlükçü motiflerle beslenen yaşamın nasıl güzel ve özgür olabileceğini ortaya koyan bir sanat anlayışı gelişiyor.

Rojava Devrimi, genç yaşına rağmen derin tarihsel ve toplumsal analizlerle birlikte nasıl yaşamalıya cevaplar üretmeye devam ediyor…

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.