Engelli kardeşler bırakılmıyor

 Fırat ve Emrah Nebioğlu kardeşler

Fırat ve Emrah Nebioğlu kardeşler

  • Elîh'te farklı tarihlerde tutuklanan Fırat (24) ve Emrah (30) Nebioğlu kardeşler, yaşadıkları ağır sağlık sorunlarına rağmen tahliye edilmiyor. 

Biri böbrek yetmezliği nedeniyle diyalize bağlı yaşamını sürdüren, diğeri ise geçirdiği felç nedeniyle yüzde 94 engelli olan tutsak çocuklarının tahliyesini isteyen Rahime Nebioğlu, "Yaşam mücadelesi veriyorlar. Oğullarımı verin. Yeter artık” dedi. 

Kardeşlerden Fırat, Êlih’te 2015’te "Örgüt üyesi olmak" iddiasıyla tutuklandı ve 11 yıl 7 ay hapis cezasına çarptırıldı. Fırat, sırasıyla Êlih, Gümüşhane, Xarpêt ve en son Amed'e sürgün edildi. Diyarbakır T Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutulan Fırat, geçirdiği felç nedeniyle yüzde 92 engelli. Böbrek yetmezliği nedeniyle diyalize bağlı yaşamını sürdürüyor. Ayrıca görme ve işitmede sorun yaşıyor. Fırat, böbrek yetmezliği nedeniyle kaldırıldığı Batman Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nden “cezaevinde kalamaz” raporu aldı. Adli Tıp Kurumu (ATK) ise 14 Mart 2022’de “cezaevinde kalabilir” raporu verdi. İki böbreği iflas eden Fırat için böbrek nakli için yapılan üç başvuru ise yanıtsız bırakıldı. 

Emrah da yüzde 94 engelli

Emrah Nebioğlu ise DAİŞ’in Kobanê’ye dönük 2014'te gerçekleştirdiği saldırılara karşı yapılan protesto eylemleri sırasında başından aldığı kurşunla felç kaldı. Sonrasında hakkında “Örgüt üyesi olmak" iddiasıyla dava açıldı ve 7 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı. Antalya S Tipi Cezaevi'nde tutulan Emrah hakkında verilen ceza halen Yargıtay'da inceleme aşamasında. Batman Bölge Devlet Hastanesi tarafından yüzde 94 engelli raporu verilen Emrah'ın da birçok hastalığı mevcut. 

Oğlumun cenazesi çıkmasın

İki çocuğu cezaevinde olan anne Rahime Nebioğlu, yaşananları "zulüm" olarak nitelendirdi. Eşini böbrek yetmezliğinden kaybettiğini aktaran anne Nebioğlu, çocuklarının yaşamını yitirmesinin önüne geçilmesini istedi. Anne Nebioğlu, çocuklarının hukuksuz bir şekilde gözaltına alınıp tutuklandığına işaret ederek, “Nereye başvursak kapılar yüzümüze kapatılıyor. Oğlumun cenazesi çıksın istemiyorum. Bana oğlumu verin tedavi edelim. Aileden böbreği uyanlar var. Onlar böbreklerini vermeye hazır. Yeter artık" şeklinde konuştu. Fırat’ın ağabeyi Emrah’ın da hasta olmasına rağmen tutuklandığını söyleyen anne Nebioğlu, şöyle devam etti: "Emrah dışardayken Fırat için birlikte mücadele ediyorduk. Hasta olmasına rağmen birçok yere başvuruda bulunuyordu. Sürekli bir mücadele içindeydi. O da hasta haliyle tutuklandı. İki oğlum da şu an cezaevinde yaşam mücadelesi veriyor. Yetkililer hiçbir talebimize cevap vermiyor. Hastalıkları bu kadar yüksek olan iki insan nasıl olurda halen cezaevinde tutuluyor? Bu işkence son bulsun. Cezaevinden cenaze çıkmasın." MA/BATMAN

*****

 Selma Özkan, Emine Özkan

Bırakın evinde ölsün

Mehmet Emin Özkan'ın ağır hastalığına rağmen haksız yere cezaevinde tutulduğunu hatırlatan Emine Özkan, “Bırakın, evinde ölsün. Çocuklarım son kez babalarıyla hasret gidersin" dedi.

Yıllardır cezaevlerinde cenazeler çıkmasına sessiz kalan Adalet Bakanlığı, 28 Şubat tutuklularından 85 yaşındaki emekli Korgeneral Vural Avar’ın cezaevinde hayatını kaybetmesi üzerine hasta tutuklulara ilişkin bir genelge yayımladı. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın, “Sürekli Hastalık, Sakatlık ve Kocama Sebebiyle Kişilerin Cezalarının Hafifletilmesi veya Kaldırılması Hakkında İşlemler” başlıklı genelgesine göre, Cumhurbaşkanı’nın, Anayasa’nın 104. maddesi kapsamında cezaları hafifletme veya kaldırma yetkisine ilişkin işlemler, hükümlülerin talebi olmadan başsavcılıklar resen işlem başlatabilecek. Bakanlığın genelgesinin ardından hasta tutuklulardan tahliye edilen olmazken, sivil toplum örgütleri, genelgenin yetersiz ve kamuoyundan gelen tepkileri geçiştirmeye yönelik olduğunu belirtti. 

Bu isimlerden biri de hem yaşı hem de ağır hastalık durumu nedeniyle gündeme gelen Mehmet Emin Özkan. İHD’nin ağır hasta tutsaklar listesinde bulunan Özkan, Amed'in Licê (Lice) ilçesinde 1993’te Tuğgeneral Bahtiyar Aydın’ın suikastıyla ilişkilendiriliyor. Olaya ilişkin 2 itirafçının, daha sonra işkence altında verdiklerini belirterek geri çektikleri ifadeleri doğrultusunda Özkan’a ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi. 1996’dan beri cezaevinde bulunan Özkan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Devlet Güvenlik Mahkemelerinde yapılan yargılamalarda, askeri üye bulunması nedeniyle “adil yargılama hakkının ihlali” yönünde verdiği kararla yeniden yargılanmaya başlandı. Özkan için hem yeniden yargılama hem de hastalık nedeniyle yapılan tahliye talepleri reddedildi. 

Cezaevinde dört kez anjiyo olan Özkan’ın tansiyon, zehirli guatr, kemik erimesi, böbrek ve bağırsak bozuklukları, aşırı derecede kilo kaybı, duyma ve görme gibi sağlık sorunları bulunuyor. Cezaevinde ihtiyaçlarını tek başına karşılayamayacak durumda olan Özkan’ın ihtiyaçlarını, kendisiyle aynı koğuşta tutulu bulunan oğlu Ahmet Özkan tarafından karşılanıyor. Kamu Denetçiliği Kurumu'nun (Ombudsman) Mayıs 2022 yayımlanan raporuna göre, Özkan 302 kez cezaevi revirine, 374 kez ise hastaneye kaldırıldı. O günden bu yana haftada bir ya da iki defa hastaneye kaldırılan Özkan’a cezaevinde tek başına kalamayacağına dair birden çok kez Diyarbakır Eğitim Araştırma Hastanesi rapor düzenledi. Ancak, Adli Tıp Kurumu (ATK), hastanenin raporunun aksine birden çok Özkan’ın “cezaevinde kalabileceği” yönünde rapor düzenledi. 

Sadece birbirimize bakıyoruz

Özkan’ın kızı Selma Özkan, geçen hafta kapalı görüşte babasıyla görüştüğünü dile getirerek, şunları söyledi: “Ağabeyim babamı tekerlekli sandalye üzerinde görüş odasına getirdi. Babamın elleri titrediği için telefonu dahi tutamıyor. Biz ona, o bize bakıyor, iletişim kuramıyoruz. Bizi tanıdığına ve hissettiğine inanmıyoruz. Üç hafta önce yaptığımız açık görüşte, babam bizle vedalaşmadan oturduğumuz yerden kalktı ve bizim girdiğimiz kapıya doğru yöneldi. Ağabeyim onu tuttu, ‘Nereye gidiyorsun?’ diye sordu.” 

ATK’nin tarafsız olmadığını vurgulayan Özkan, “ATK bu güne kadar birçok insanın ölümüne sebep oldu. ATK siyasi tutumundan vazgeçmeli, cezaevlerinden cenazeler çıkmasın artık” dedi. 

Genelge umut vermedi

Babasının refakatini üstelenen ağabeyi Ahmet Özkan’a genelgeden bahsettiğini, ancak umutlu olmadığını ifade ettiğini kaydeden Selma Özkan, ağabeyinin sözlerini “28 Şubat Darbesi’nden tutuklu bulunan 85 yaşındaki korgeneral Vural Avar cezaevinde yaşamını yitirmesinin ardından genelge gündeme geldi. Babamın sağlık durumu ondan daha ağır. Babam, neden tahliye edilmiyor? ATK, tahliye etmedi. Bu nedenle genelgeye dair bir umudum yok. ATK, R Tipi Cezaevi'ne götürmesini önermişti. Kendi başına temel ihtiyaçlarını karşılayamayan biri nasıl orada kalabilir? Son dört yıldır her şeyini ben yapıyorum. ATK ortadan kaldırılmadan, yapısı değiştirilmeden, genelge çözüm değil” şeklinde aktardı

Artık onu bırakın

Eşinin 27 yıldır cezaevinde olduğunu hatırlatan Emine Özkan ise şunları ifade etti: “Eşimin cenazesi cezaevinden çıkarsa, oğlum bu durumu kaldıramaz ve kendine zarar verir. Oğlum Ahmet ameliyatlıdır. Ameliyatlı haliyle babasına bakıyor.  Mehmet Emin Özkan neden kelepçeli bir şekilde hastaneye getiriliyor? Artık onu bırakın. Akşam bırakın, sabah evinde ölsün. Çocuklarım son kez babalarıyla hasret gidersin.”AMED

*****

Av. Jiyan Tosun

Genelge, kapı aralamıyor

Bakanlığın genelgesinin çözüm olmadığını belirten avukat Jiyan Tosun, sürekli hastalık, sakatlık veya kocama durumunda olan kişilerin tahliyesine kapı aralamadığını söyledi.

İHD İstanbul Şubesi Hapishaneler Komisyonu üyesi Av. Jiyan Tosun, iktidar tarafından hazırlanan genelgede hasta tutsakların durumuna ilişkin yeni bir şey yer almadığını söyledi. Av. Tosun,  “Keza bu kadar çok hasta mahpusun cezaevlerinde kaldığı, hastanelere dahi gitmekte imtina ettiği, hastaneye götürülmediği, hastanelere sevk sırasında çok fazla kötü muameleye maruz kaldığı bir dönemde bir genelgenin işe yarayabileceğini söylemek açıkçası zor” dedi. 

Genelgeyi aşan sorunlar

Başta insan hakları savunucuları olmak üzere birçok kesimin Ceza ve İnfaz Kanunu’nda değişiklik yapılması ve Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) yapısının değiştirilmesine ilişkin taleplerinin görmezlikten gelindiğini belirten Tosun, son genelgenin hasta tutuklular için ne çözüm ne de umut olduğunu söyledi. Hasta tutsaklar sorununun sivil toplum örgütlerinin önerilerinin dikkate alınmasıyla çözüme kavuşabileceğini dile getiren Tosun, şöyle devam etti: “Sadece hasta mahpusların tahliye edilmesiyle ilgili de bir mesele değil. Cezaevlerinin koşulları hastalığa neden oluyor. Yoğun izolasyon birçok psikolojik soruna neden olabiliyor. Keza kötü beslenme, cezaevlerinden en çok gelen şikayetlerden biri. Sağlık hakkına erişim noktasındaki kısıtlamalar, ön teşhislerin geç yapılması gibi pek çok sorun mevcut. Dolayısıyla bu sorunlar bir genelgeyle ortadan kalkacak sorunlar değil. Tek çözüm Anayasa’daki ‘ayrımcı’ maddelerin ortadan kaldırılması.” 

Acil olan sağlık hakkıdır

Tosun, genelgenin içeriğini ilişkin ise şunları söyledi: “Bu yayımlanan genelge cezaevlerinde sürekli hastalık, sakatlık veya kocama durumunda olan kişilerin tahliyesine bir ön kapı aralamıyor. Kişilerin polis aracılığıyla bir incelemeye tabi tutulmasını ön görüyor. İnfaz Kanunu’nun 16’ncı maddesinde ‘güvenlik için somut ve ağır tehlike oluşturanların tahliye edilemeyeceğine’ ilişkin bir cümle var. Aslında genelge de bunu öngörüyor. Yani bir sosyal inceleme yapılacak, ondan sonra infazının ertelenip ertelenmeyeceğine ilişkin bir karar verilecek. Bu da pratikte birçok kişinin tahliyesinin önüne geçebilecek bir madde diyebiliriz. Sağlığa erişim konusunda ciddi adımların atılması gerekiyor. Cezaevi dışında gerekli önlemler alınabilir. Bu önlemler alınarak, cezaevi dışında tedavilerinin mutlaka sağlanması gerekiyor. Acil yapılması gerekenlerin başında sağlığa erişim hakkı bulunuyor ve bunun mutlaka tesis edilmesi gerekiyor.” İSTANBUL

*****

Lokman Aslan

Elazığ'da tutsaklara işkence

Elazığ Cezaevi'nde 15 tutsağa işkence yapıldı. 

Elazığ 2 Nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi'ndeki 23 yıllık tutsak Lokman Aslan (40), ailesiyle yaptığı telefon görüşmesinde, hak ihlallerine dair şunları paylaştı: "Gardiyanlar tarafından koğuşlara neredeyse her gece baskın yapılıyor. Koğuş baskınlarında bazen tazyikli su kullanıyorlar. Bu insanlık dışı uygulamalara karşı tepki göstermemiz nedeniyle iki gün önce gardiyanlar ben dahil 15 tutsağı feci şekilde darp etti."

Aslan'ın kardeşi Suat Aslan, ağabeyi ile iki yılın ardından geçen hafta görüşebildiklerini ve bu görüşmenin 20 dakika sürdüğünü belirterek, “Ailelerinden uzak cezaevlerine sürgün etmeleri yetmiyormuş gibi bir de her geçen gün pervasızlaşan uygulamalar söz konusu" dedi. ELAZIĞ

*****

Tahliyesi 3. kez engellendi

Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde 6 yıldır tutulan ve cezası biten gazeteci Dilan Oynaş’ın tahliyesi, 3. kez Cezaevi İdare ve Gözlem Kurulu kararıyla engellendi.

Gazeteci Dilan Oynaş, 26 Nisan 2022’den beri cezasını bitirdiği halde İdare ve Gözlem Kurulu’nun kararıyla cezaevinde tutuluyor. İdare ve Gözlem Kurulu, 27 Nisan 2022’de Dilan’ı “iyi halli” olmadığı iddiasıyla tahliye etmemişti. Dilan’ın 21 Temmuz’da ikinci kez İdare ve Gözlem Kurulu’nda tahliyesi değerlendirildi. İdare ve Gözlem Kurulu “pişmanlığı kabul etmediği için" tahliyesini engelleyerek, 6 ay daha uzattı.

İdare ve Gözlem Kurulu,  21 Ocak’ta 3. kez toplandı ve aldığı disiplin cezasından kaynaklı tahliyesini bir kez daha engelledi.

Dilan Oynaş, ailesiyle yaptığı telefon görüşmesinde şunları aktardı: “İdare ve Gözlem Kurulu, slogan attığım için verilen disiplin cezasını gerekçe göstererek iyi halli olmadığımı ve tahliye olamayacağımı bildirdi. Kurul, 29 Mart’ta yeniden toplanarak karar verecek.” ANKARA

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.