Fransa’nın sessizlik duvarı!

Selma AKKAYA yazdı —

  • Élysée'den vites değişikliği yok yani Kürtlerin Türkiye lehine terk edilmesi söz konusu değil ama öte yandan Erdoğan tehdit edince Fransa başka bir şey demiyor. Bu Fransa'nın trajedisidir. 

Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyine yönelik hava saldırıları karşısında Fransız iktidarı sessizliğini koruyor. Çünkü onun gündeminde Türkiye’nin Karadeniz’de buğday geçişini güvenceye alması var. Bugüne kadar Kürtlerle hep dostluğunu gösteren Fransız Komünist Parti, NPA, Sol Parti’den çeşitli isimler açıklama ve sosyal medya aracılığı ile yaşanan saldırıya tepkilerini dile getirdi. "Erdoğan'ın aşırı sağcı rejiminin özerk Rojava bölgesini ezmesine" engel olunması çağrısında bulunan bu örgütlerin ise Fransa siyasetini belirleme konusunda maalesef etkisi zayıf!

Dost kurumların yaptığı açıklamalarda, söz konusu saldırının 2021'de yüzde 85'in üzerinde resmi enflasyona, sürekli artan işsizlik oranına ve Türk Lirasının yarı değer kaybetmesine neden olan bir ekonomik krizle iç içe olan Türkiye'de Erdoğan ve partisi AKP için Haziran 2023 seçimlerini kazanmaktan çok uzakta olduğu vurgulanıyor. Diğer taraftan aşırı sağ müttefiki MHP. Bu nedenle, uluslararası sözleşmeler tarafından yasaklanan yoğun kimyasal silah kullanımına rağmen ciddi gerilemeler yaşadığı Başûrê Kurdistan’a saldırarak milliyetçi çizgide oynamayı seçtiği ve devamında Türk hava kuvvetlerinin DAİŞ’ın yenilgisinin simgesi olan Kobanê kenti ile sınır boyunca birçok yerleşim yerini bombaladığına dikkat çekiliyor. Erdoğan'ın aşırı sağcı rejiminin özerk Rojava bölgesini ezmesini engellemek ve Molla rejiminin Rojhilatê Kurdistan’da ve ülke genelinde halk isyanını ezmesini engellemek için seferberlik çağrıları yinelenirken, Fransız hükümeti sessizliğini koruyor.

Fransız iktidarının Kürtler söz konusu olduğunda sessizliğini Rojava’da uzun süre kalan Patrice Franceschi şöyle değerlendiriyor: “Gerçekten de tek kelime yok. Bir şey bekledik, hiçbir şey alamadık. Ancak devam eden bir şey daha var: diplomatlarımız ve diplomasimizin en üst kademesi temelde Türkiye yanlısı olmaya devam ediyor. Diplomasimiz sürekli şunu tekrarlıyor: ‘NATO üyesi Türk dostlarımıza bazı tavizler vermemiz gerekiyor ki onlar bizim gerçek müttefikimiz olsunlar, onların güvenlik sorununu anlamalıyız. PKK'nın terör örgütleri listesinde olduğunu unutmayın. PYD, PKK'nın Suriye kolundan başka bir şey değildir’ ve falan filan. Fransız diplomasisinin başlangıcından beri söylem bu olmuştur, ancak "Türkiye NATO üyesidir, ancak Suriye topraklarında güvenlik çıkarlarımıza karşı oynuyor" diyen Fransız askerleri tarafından en başından engellenen bir söylemdir. Suriye'deki gerçek müttefikimiz Kürtlerdir. Dikkat çekicidirler ve desteklenmeleri gerekir. Ve Fransız askerleri, bu iç mücadelelerde diplomatların söylemlerini büyük ölçüde dengelemeyi başardı. Ancak Fransa, Kuzey Suriye'den neredeyse tamamen kaybolduğu için - sadece birkaç askeri noktaya sahibiz- en önemli ve pratikte duyduğumuz tek şey diplomatların söylemi. Bunun üzerine diplomatlar bir kez daha “Türkiye'ye hiçbir şey söylemeyelim ve bazı tavizler verelim, ne de olsa onlar bizim gerçek müttefikimiz, Ukrayna'ya bakın” diyorlar. Bu utanç verici. Gözü sadece NATO ve müttefiklerine, dolayısıyla Türkiye'ye bakan bir diplomasiye sahibiz.

Élysée'de Dışişleri Bakanlığı ile Élysée arasında bağlantı kurmayı mümkün kılan bir diplomatik birim olması dışında, bölünme hala var. Cumhurbaşkanının kulağına Türkiye lehinde sözler fısıldayanlar onlar. Ve Suriye topraklarındaki askeri çekilmenin ardından Fransız askerlerinin artık söz hakkı kalmadığından, hakim olan diplomatlardır. Élysée'den vites değişikliği yok yani Kürtlerin Türkiye lehine terk edilmesi söz konusu değil ama öte yandan Erdoğan tehdit edince Fransa başka bir şey demiyor. Bu Fransa'nın trajedisidir. Fransa'da çok Kürt yanlısı bir nüfusumuz var. Fransa'daki tüm nüfus arasında Kürtlere karşı büyük bir sempati var, çok Kürt yanlısı bir Silahlı Kuvvetler Bakanlığımız var, çünkü onlarla birlikte savaştılar, değerlerini biliyorlar ve müttefiklerimizin ve dostlarımızın nerede olduğunu biliyorlar ve bunun yanı sıra, bunun tersini düşünen, ancak önemli bir aşındırıcı güce sahip küçük bir grup insan, diplomatlar var.”

Franceschi’nin işaret ettiği Dışişleri Bakanlığı’ndaki Fransa’nın Kürt politikasını belirleyen diplomatlar ekibi yeniden iş başında ve sessizlik duvarının da mimarı gibiler… İşte bu aşamada Fransa’da Kürt dostlarının, halkın içerisinde  Kürtlerin karşı oluşan sempatinin sokağa ve hükümete baskı oluşturmasını sağlamaktan başka yol gözükmüyor !

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.