Hakikatler bağırsa da!

Selma AKKAYA yazdı —

  • Fransız ulusal basın ajansı AFP, Türk devletinin kimyasal ile anıldığı bir dönemde, İstanbul’da yaşanan patlamanın faili olarak PKK’nin gösterilmesine ilişkin “gündemin yönü mü değiştiriliyor” sorusunu sordu.  

İstanbul'da altı kişinin hayatını kaybettiği saldırıdan iki gün sonra  AKP hükümeti, herhangi bir ilgisinin olmadığı belirtilmesine rağmen Kürdistan işçi partisi PKK'yi suçlaması Fransız basını tarafından da normal görülmedi. Söz konusu gelişmeler, Fransız basınında geniş yer bulurken, PKK ve PYD’nin konuya dair açıklamalarına yer veren Fransız basını, “genel seçimlere sekiz ay kala, Türk gücünün ülkede aşırı güvenlik kartını oynamakta çıkarı var mı?” sorusunu sordu.

France İnfo kanalında coğrafyacı ve aynı zamanda Fransız anadolu araştırmaları Enstitüsü eski sorumlusu Jean-François Pérouse konuyu değerlendirdi. Pérouse, “Recep Tayip Erdoğan’ın ve hükümetinin aklında şüphesiz 2023 milletvekili ve cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi seçim geri sayımı var, bu çok belirsiz bir oy pusulası. 2015 ve 2016'da, seçimler sırasında, bir saldırı dalgası birkaç yüz ölü bırakmıştı. Aralık 2016'da İstanbul'daki Beşiktaş futbol stadyumu yakınlarında 39'u polis memuru olmak üzere 47 kişinin hayatını kaybettiği ve 160'ının yaralandığı çifte saldırıyı Kürdistan Özgürlük Şahinleri (TAK) üstlendiği belirtilmişti. Tüm bu gelişmeleri bir bütün olarak okumak gerekiyor” değerlendirmesinde bulunurken, aynı zamanda saldırının kimin işine geldiği sorusunu yöneltti.

Jean-François Pérouse, bu saldırının siyasi ve seçimsel kullanımına dikkat çekerken, çok sayıda PKK karşıtı, çok sayıda anti-PKK içeren, iyi yağlanmış bir anlatının yardımıyla, halkta zaten oldukça yoğun olan milliyetçi bir duyguyu şiddetlendirmek için hükümetin her yönlü oynadığının altını çizdi. Basının ağzının kapatıldığını belirten araştırmacı, saldırıya ilişkin Türkiye’nin yaptığı tüm açıklamaların içeriğinde bir taraftan Kürt kartı diğer taraftan, Yunanistan'ı da unutmadan siyasi muhalefete, ABD'ye, İsrail'e karşı uzanan açıklamalar geliyor. ‘Söz konusu açıklamalar düşünüldüğünde Irak ve Suriye Kürtlerine yönelik Türkiye’nin uzun süredir gündeminde olan saldırıların yeniden canlanmasını sağlamak için bir tezgah mı var’ sorusunu soran Pérouse bu nedenle “İdeal suçlunun Kürtler olarak seçilmesinin” tesadüf olmadığını belirtiyor.

Fransız ulusal basın ajansı AFP, Türk devletinin kimyasal ile anıldığı bir dönemde, İstanbul’da yaşanan patlamanın faili olarak PKK’nin gösterilmesine ilişkin “gündemin yönü mü değiştiriliyor” sorusunu sordu.  

Uzmanlar, basında satır aralarında konuya dair geçen tüm değerlendirmelerin adresi AKP’ye çıkıyor. Özellikle 2023 seçimleri ve Türkiye’nin Rojava’ya saldırı zemini hazırlığına dikkat çekilen değerlendirmeler basında yer alırken, Fransız hükümeti konuyu taziye mesajı ile sınırlı bir şekilde değerlendirmeyi yeğledi. Çünkü onların daha büyük bir gündemi vardı.

Fransa ve İngiltere'nin son bir yıldır gerilim yaşadığı  Manş Denizi üzerinden yasa dışı biçimde göçmen geçişi konusunda anlaşmaya vardı. Ortak mücadele anlaşmasını kamuoyuna duyuran her iki ülkenin anlaşma kapsamında 72,2 milyon euro sağlanmasının taahhüt altına alındığı belirtildi. Aynı şekilde sınırda yüzde 40 oranında personnel artışına gidildiği Fransa İçişleri Bakanı tarafından duyuruldu. Göçmen geçişi ile gündemde olan Calais'de gelecek hafta bakanlar düzeyinde bir toplantı ile kamuoyuna detayları paylaşılacak anlaşmada, gözetleme kameraları dahil güvenlik altyapısını güçlendirmek amacıyla yüksek teknolojik ekipmanların kullanıma konulması gibi detaylar da gündemde.

Taksim patlaması, Türkiye’nin bölgede göç kartını oynaması, Polonya’da patlama sesleri, Avrupa’nın kendi içerisindeki çatışmalar ve birlik arayışları, yılın son dönemine damga vururken, dünden daha ağır bir sürece girildiği açık. Üç beş uzmanın hakikatleri bağırması, Taksim patlaması sonrası iktidarın paçalarından akan yalanların çok bariz olması, sürecin seyrini değiştirmiyor.  Avrupa’nın bölgede olası yeni senaryolar nedeni ile en yüksek tepelere kontrol noktası kurma çabası, “göçmen ölmüş kime ne. Kime ne olursa olsun, korunması gereken burjuvazinin çıkarlarını"  işaret ediyor!

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.