İktidardan umudunu kesenler belirledi!

Selma AKKAYA yazdı —

  • Macron’un liderliği konuşuluyor ama işler Haziran’da milletvekilliği için tekrar halkın karşısına çıkacak olan partiler için o kadar da parlak gözükmüyor!

Fransa cumhurbaşkanlığı seçimini yaptı ve buna göre önümüzdeki beş yıl daha Emmanuel Macron ülkeyi yönetecek. Özellikle oylarını attıran Marine Le Pen üçüncü kez yenilgiye uğradı. Macron yüzde 58, Le Pen ise yüzde 41 oy aldı. Dışarıdan bakıldığında sağın yükselişi, Macron’un liderliği konuşuluyor ama işler Haziran’da milletvekilliği için tekrar halkın karşısına çıkacak olan partiler için o kadar da parlak gözükmüyor!

Seçimin en şaşırtıcı yanı denizaşırı bölgeler neden büyük ölçüde Marine Le Pen lehinde oy kullandığıydı. Pasifik hariç tüm denizaşırı departmanlarda Marine Le Pen, 24 Nisan Pazar günü ilk sıralarda yer alıyordu. Örneğin, Guadeloupe gibi bir departmanda, otuz beş yıl önce aşırı sağcıların lideri baba Le Pen seçime katılması bile engellenirken, oyların yüzde 69,6'sı kızına nasıl verilebilir? Pasifik'tekiler hariç, tüm denizaşırı departmanlarda ve topluluklarda, le Pen, Emmanuel Macron'un önünde yer alırken, ister istemez soruları beraberinde getirdi. Antiller Üniversitesi'nde avukat ve öğretim görevlisi olan Pierre-Yves Chicot için, "bir ret oyundan ve hatta başkanlık işlevini yerine getirme şekline yönelik bir nefret oyundan söz edebiliriz". Oy dağılımına bakıldığında ilk turda olan, yani Emmanuel Macron'un reddi, ikinci turda tekrar oldu, ancak ilk turda Mélenchon yerine Le Pen'e oy verilmesi ise soldan umudun kesildiği şeklinde yorumlandı. Denizaşırı bölgeler olarak tanımlanan adalar, Fransa’nın kölelik ve sömürgecilik hafızasıdır. Özellikle covid salgınında tümü ile izole edilen, günlerce grev ve gösterilerin merkezi olan adaların derin rahatsızlığı seçimde tepki oyu ile kendisini gösterdi. Bu, aynı zamanda, on yıllardır devam eden ve bu son beş yılda yaşanan krizlerin daha da derinleştirdiği devlet politikasına yönelik derin bir rahatsızlığın ve meydan okumanın bir işareti ve göstergesidir diyebiliriz. Çünkü denizaşırı toprakların, özgüllükleri ve karşı karşıya oldukları yapısal güçlüklerle, tüm karmaşıklıklarıyla göz önünde bulundurulmadığı, hatta "görmezden gelindiği", "terk edildiği", "hakaret edildiği" yönünde şikayetler sandıkta yansımasını buldu. 

Ülkenin geneline bakıldığında “faşizme karşı birlik” diye Macron’a oy kullanan milyonların oylarda başka bir tepkinin ürünüydü. Bütünü ile sistemden umudunu kesmiş ve seçeneksizliğin seçeneği olarak oy kullanan büyük bir kesimden bahsediyoruz. Bunu bilen Macron Haziran seçiminden sonra kuracağı hükümette daha geniş bir siyasi yelpazeye yer vereceğini belirtildi. Oda biliyor ki parti olarak, bir önceki seçimlerde olduğu gibi mecliste yer alamayacak. Diğer taraftan aşırı sağcıların Haziran seçimleri için birlikte hareket edecekleri aynı şekilde sol ise cumhurbaşkanlığı seçiminde uğradığı yenilgiden ders çıkararak aynı mesa etrafında görüşmelere başladı. Yeşiller, Komünist Parti, Boyun Eğmeyenler Hareketi koalisyon kurmak için görüşmelerini ve pazarlıklarını sürdürüyor. 

Siyasi partiler Haziran seçimlerine kilitlenirken, sistemden umudunu kesmiş olanların çaresizliği ile seçtiği Macron ülkeyi 5 yıl boyunca yönetecek. Eylül’de emeklilik yasa tasarısı, yeni sosyal güvence yasası, sağlık sistemi…. uzayan liste tüm şiddeti ile yeni kurulacak hükümetin ilk icraatleri olacak. Tüm bu aşamalar düşünüldüğünde kim kazandı derseniz; Macron’u iktidara taşıyan sistemin kendisi zaferini kaosla ilan etmiş oldu!

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.