İran: Koyu bir baskı ve cesur kadınlar

Dosya Haberleri —

IRAN KADIN AKTIVISTLER

IRAN KADIN AKTIVISTLER

  • Rejimin kadınlara yönelik baskısından 24 yaşında kaçarak sürgüne çıkan İranlı psikoterapist ve aktivist Shiva Mahbobi, ülkedeki baskıyı ve mücadeleyi anlattı: “İran’da kadınların hak ve özgürlükleri sürekli bir saldırı altında. Bir yandan da kadın hakları için mücadele çok güçlü ve yaygın. Kadınlar, hapishanede bile cesurca konuşuyor.”

SUNA ALAN

LONDRA

İranlı kadın hakları aktivisti ve psikoterapist Shiva Mahbobi, öğrenciyken üç yıldan fazla İran cezaevlerinde siyasi tutuklu olarak kaldı. İran'daki Siyasi Mahkumların Özgürleştirilmesi Kampanyası (CFPPI) sözcüsü olan Mahbobi, bir psikoterapist olarak aile içi şiddet mağduru kadınlarla da çalışıyor. İngiltere'de yaşamına devam eden Mahbobi, sorularımızı yanıtladı.

İran’dayken kendinizi bir kadın olarak nasıl hissediyordunuz?

24 yaşındayken İran'dan kaçtım. İslami rejim altında 12 yaşından itibaren hicap giymek zorunda kaldım. 12 yaşındayken saçlarımın bir kısmı başörtüsünün altında göründüğü için iki haftalığına okuldan uzaklaştırıldım. “İslam’a uygun” bir kıyafetim olmadığı için defalarca sokakta “Ahlak Polisi” tarafından durduruldum. Bu deneyimlerle İran’da, İslami kanunlar önünde, bir kadın olarak ne giyeceğimi, nasıl yaşayacağımı, hangi eğitimi alacağımı seçemediğimi fark ettim ve yalnızca kadın olduğum için her zaman saldırı altında olduğumu öğrendim.

Erken yaşlardan bu yana haklarım için savaşmam ve teslim olmamam gerektiğini öğrendiğimi hissediyorum. İslami kanunlara karşı çıkan ve 8 Mart 1979’da ‘hicab’a karşı eylem yapan nesilden ilham aldım. İran’da kadınların 42 yıldır bastırılmasına rağmen halen mücadele eden kadın hakları hareketinin parçası olduğum için gurur duyuyorum.

 

İran denilince birçok kişinin aklına kadın özgürlüklerinin alabildiğine saldırı altında olması geliyor. Bu ne boyutta?

Diyebilirim ki, son 42 yıldır İran’da kadınların özgürlükleri ve hakları sürekli bir saldırı altında. Bu saldırılar yasallaştırılmış ve sistematik saldırılar. Kadınlar, hayatın her alanında İslami rejimin saldırılarına maruz kalıyor. Rejimin güvenlik güçleri, kadınlara her gün saldırıyor ve şiddet uyguluyor. Rejim, kadınları haklarından mahrum etmek ve hatta kadına yönelik şiddeti yasallaştırmak için kanunlar hazırladı, kabul etti.

 

  • “İran’da yasalar çocukları korumuyor; aksine evlilik bahanesiyle çocuklara tecavüz edilmesini yasallaştırıyor ve teşvik ediyor. Sadece Nisan-Haziran 2020’de 10-14 yaşları arasında 7 binden fazla kız çocuğu ve hatta 10 yaşın altındaki bir kız çocuğu yasal olarak evlendirildi. Kayıtlara geçmeyen gerçek rakam, bunun çok üstünde.”

 

Bu kanunlara örnekler verebilir misiniz?

Evet, birkaç örnek vereyim:

* Mesela en başta bu rejimin anayasasının 102. maddesine bakalım. Madde diyor ki, “Öngörülen İslami hicap olmadan sokağa çıkan veya kamusal alanda görünen kadınlar, 74 kırbaç darbesi ile cezalandırılacaktır.”

* Pasaport Kanununun 18. maddesine göre evli kadınların pasaport başvurusunda bulunmak için eşlerinden izin almaları gerekiyor. Rejim, 2013 yılında, bekar kadınların da pasaport alıp ülkeyi terk edebilmek için velilerinden izin almalarını zorunlu kılan bir yasa çıkardı.

* Medeni Kanunun 1105. Maddesi, “Karı-koca arasındaki ilişkilerde aile reisi olarak koca, ayrıcalıklı haklara sahiptir” diyor.

* Madde 1117’de ise, “Koca, karısını aile çıkarlarına veya kendisi ya da karısının haysiyetine aykırı mesleklerden veya işlerden alıkoyabilir” deniliyor.

* Madde 1133, buyuruyor: “Erkek, istediği zaman karısını boşayabilir.”

* İslami rejim, 2014’te de nüfusu artırmak için “Doğurganlık Oranlarını Artırma ve Nüfus Düşüşünü Önleme Yasa Tasarısı”nı (446 Nolu) kabul etti. Bu da pratikte kadınları evde tutmak ve bebek yapma makinelerine dönüştürmek anlamına geliyor.

 

  • “Kürdistan'ın rejime karşı baştan bu yana savaşma geçmişi var ve bu nedenle rejim, buradaki protestoları ve aktivistlerin faaliyetlerini sürekli olarak izliyor. Tutuklananlara genellikle işkence yapıldığına, kırbaç gibi cezalar verildiğine ve birçok kişinin uzun hapis cezalarına çarptırıldığına dair kanıtlar var.”

 

İranlı kadınların direnişleriyle, bu baskıyla baş etme yöntemleriyle ilgili durum nedir?

Kadın haklarına ve yasalarına yönelik sürekli saldırılara rağmen kadınlar 42 yıldır hakları için mücadele ediyor. Gösteriler, ağırlıklı olarak 8 Mart 1979 Uluslararası Kadınlar Günü'nde kadınların sokağa çıkıp Hicap (İslami Kıyafet) yönetmeliğini protesto etmesiyle başladı. İran'daki kadınlar ve eşitlik mücadelesi için kadınlara katılan birçok erkek, her gün rejime meydan okuyor. Hicabı asla kabul etmediler. "Devrim Sokağının Kızları" protestosu, yakın zamanda gerçekleşen bir örnektir. Aralık 2017'den Ocak 2018'e kadar İran'da gerçekleşen son protestoların ardından bir kadın sembolik bir eylem gerçekleştirerek Hicap aleyhine yeni bir protesto dalgası başlattı: Cesaretle başörtüsünü çıkardı ve Tahran'da kalabalık Devrim Sokağı'nın ortasında bir elektrik panosunun üzerinde yüksekte durdu. İslami kıyafet yönetmeliğinine karşı protestosunu, hicabını bir çubuğa bağlayarak ve aşağıdaki kalabalığa sallayarak gerçekleştirdi. Bu cesur hareketten bu yana birçok kadın ondan ilham aldı. Farklı şehirlerdeki onlarca kadın, sembole dönüşen aynı şekilde hicabı cesurca protesto etti. Bu kadınlardan 35'ten fazlası tutuklandı ve birçoğu bu protestoya katıldıkları için güvenlik güçleri tarafından saldırıya uğradı. Tüm saldırılara, tacize ve hapis cezalarına rağmen "Devrim Sokağının Kızları" hareketi İran'ın birçok şehrine yayıldı. Rejim, İran'daki kadınları Hicap ve kırk yıldır uygulanan kadın düşmanı İslami yasalara karşı mücadelelerinde susturmayı başaramadı.

İran’da kadınların yaşadıklarıyla ilgili son gündem olan meselelerden biri de çocuk yaşta evliliklere dair bizzat devlet yetkililerinin ağzından aktarılanlar. İran’da resmi verilere göre sadece 2020 yazında 10-14 yaşları arasında 9 bin 58 çocuk evlendirildi. İran Devlet Başkan Yardımcısı Mesome Ebtikar, her yıl 30 bin çocuğun 14 yaş altında evlendirildiğini söyledi. Resmi evlilik yaşı ise 9 olarak ifade ediliyor. Bu rakamları teyit ediyor musunuz? Gerçek rakamın daha fazla olduğunu düşünüyor musunuz?

Rakamın daha yüksek olduğuna inanıyorum. İran'da çocuk evlilikleri de dahil olmak üzere kadının hak sahibi olamayışının farklı yönlerini araştırmanın kolay olmadığını hatırlamalıyız. İran İstatistik Merkezine göre Nisan - Haziran 2020 arasında yalnızca üç ayda, 10-14 yaşları arasında 7 binden fazla kız çocuğu ve hatta 10 yaşın altındaki bir kız çocuğu yasal olarak zorla evlendirildi. Bazı evlilikler kayıtlı bile olmadığı için kesin bir istatistik yok ama şeriata göre yapıldığı için İslamidir ve hükümet tarafından kabul ediliyor. Çocuk evlilikleri daha çok ekonomik açıdan daha yoksul illerde yaşanıyor.

Rejimin insanlara dayattığı İslami kanunlara göre yasal evlilik yaşı, kız çocukları için 13, erkek çocukları için 15'tir. 2013'te İran'daki İslami rejimin parlamentosu, bir erkeğin evlatlık kızıyla 13 yaşında evlenmesine izin veren bir yasa tasarısını kabul etti. Dolayısıyla yasa çocukları korumuyor, bunun yerine evlilik bahanesiyle çocuklara tecavüz etmeyi yasallaştırıyor ve teşvik ediyor. Çocukları evliliğe zorlayanlar, eylemleri yasa tarafından desteklendiği ve teşvik edildiği için cezalandırılmıyorlar. Çocuk yaşta evlilik, ailenin ekonomik durumu ile el ele gidiyor. İran'daki insanların çoğunluğunun yaşam koşulları yoksulluk sınırının altında, bu yüzden İran'daki yoksul illerdeki pek çok aile kızlarını çok küçük yaşta kendilerinden çok daha büyük erkeklere evlenmeye zorluyor. Böylelikle aile, damat ailesinden biraz para alır ve beslenecek aile üyesi daha azalmış olur. İran'ın bazı bölgelerinde, özellikle yoksul il ve köylerde 13 yaşın altındaki kız çocukları zorla evlendiriliyor. Zorla evlendirilen çocuk tecavüze uğrar ve istismar edilir, kocasının malı olduğu için ailesinin yanına dönemez ve şikayet edemez.

 

Bu evlilikler fiziksel ve psikolojik olarak çocukları nasıl etkiliyor, nasıl sonuçlara yol açıyor?

Çocuk evlilikleri tecavüzdür, suçtur; ve bu tecavüz, yasallaştırılmış ve resmileştirilmiştir. Çocuklara ne yardım eden var, ne de onlara ses olan. Hükümetin çocukları koruması gerekirdi ama çocuklar hükümet tarafından istismar ediliyor. ‘Çocuk gelinler’ güçsüz ve her türlü duygusal, fiziksel ve cinsel istismara karşı savunmasız bırakılıyor.

Fiziksel olarak çocuklar, çeşitli sağlık sorunlarıyla ve yaralanmalarla, istismara bağlı birçok açıklanamayan tıbbi sorunla karşılaşıyor. Zihinsel olarak depresif ve endişeli hale geliyorlar, ciddi ruhsal sağlık sorunları yaşıyorlar. Sosyal olarak izole hale geliyorlar, başkalarına güvenemiyorlar, toplumla etkileşime girme cesareti gösteremiyorlar. Bu sonuçlar, oldukça endişe verici, çünkü çocuklarda henüz benlik duygusu gelişmemiş durumdadır ve onlar diğer insanlara ve dünyaya karşı kendilerini nasıl koruyacaklarını henüz öğrenmemiştir; en savunmasız durumdadırlar.

 

Burayı biraz daha açabilir miyiz? Bu çocuklar nasıl hissediyor ve bu evliliklerle nasıl başa çıkıyorlar?

Çocuklar kendilerini kapana kısılmış, umutsuz ve güçsüz hissediyor ve bu da bahsettiğim gibi ciddi psikolojik ve fiziksel hastalıklara yol açıyor. Çoğu durumda, bir çıkış yolu görmedikleri için intihara teşebbüs edenler oldu. Bir psikoterapist olarak çocukken yaşlı bir erkekle zorla evlendirilen bir kadınla çalıştım; defalarca tecavüze uğramış, dövülmüş ve istismara uğramıştı. Babası onun geri dönmesini kabul etmeyeceği için evlilikten çıkmanın bir yolu yoktu ve büyüyüp failden (bu durumda kocası da, babası da buna dahildir) kaçmayı başarana kadar onu destekleyecek hiçbir yasa yoktu. Ne yazık ki akıl sağlığı sorunları ve fiziksel rahatsızlıklarıyla kaldı. Bu, zorla evlendirilen çocukların neredeyse hepsinde görülen bir durum.

18 yıllarında gerçekleşen ve pek çok kadına ilham kaynağı olan “Devrim Sokağının Kızları” protestosunda kadınlar, farklı kentlerde yüksek noktalara çıkıp kendilerine dayatılan kıyafeti çıkardılar.

Peki çocuk yaşta evlilikler hükümet tarafından nasıl karşılanıyor?

İran'daki yasalar çocuk evliliğini yasallaştırıyor ve bu nedenle teşvik ediyor. Asıl mesele de zaten budur. İran'da kızlar yasal olarak 13 yaşından ve hatta daha küçük yaşlardan itibaren evlendirilebilir. Öyle ki hükümet, evlenebilmeleri için gençlere “evlilik kredisi” verdiklerini açıkladı. Birincisi, İran'daki yoksulluk ve enflasyon nedeniyle pratikte bunun faydası bile yok; çünkü bu miktar, genç bir çiftin hayata başlamasına yetmiyor. İkinci olarak, hükümet bunu duyuruyor çünkü İslami yasalar gençlerin evlilik dışı cinsel birliktelik yaşamasını yasaklıyor ve her fırsatta “Ahlak Polisi” evlilik dışı birlikte olan genç kadın ve erkekleri tutuklayıp cezalandırıyor. Üçüncüsü, "evlilik kredisi" verilmesi aslında çocuk evliliğini artırdı, çünkü aileler, çocuklarını evliliğe zorladıklarında ekstra para anlamına gelen bir kredi alabiliyorlar.

  • “Saldırıya uğradığınızda ve aşağılandığınızda ne yaparsınız? İran'da kadınlar asidir çünkü çok genç yaşlardan beri ve hayatlarının her alanında hükümet tarafından saldırıya uğruyorlar ve hayatları zulme dönüyor. Biz İranlı kadınlar, temel haklar için mücadele etmek zorunda kaldık çünkü mücadele etmezsek hiçliğe indirgeniriz.”

Son dönemlerde ülke televizyonlarında yayınlanan dizilerde Kürt kadınları “çirkin”, “sevimsiz” ve “işe yaramaz” olarak lanse ediliyor ve giyim kuşamlarıyla alay ediliyor. Bunu nasıl yorumluyorsunuz?

Evet, son zamanlarda rejimin ulusal televizyonunda Kürt kıyafetleri ile alay eden ve buna "çoban kıyafetleri" diyen bir program vardı. TV programının ardından Kürdistan'ın çeşitli şehirlerinde birçok sivil haklar aktivisti Kürt kıyafetleri giyip sokağa çıkarak protesto kararı aldı. Mesele şu ki, insanların haklarını tanıyan nispeten modern bir sisteme sahip bir ülkede, Kürdistan'daki bu aktivistler TV kanalını mahkemeye götürebilirlerdi ancak İslami rejim altındaki İran'da her türlü protesto, hapis ve kötü muamele ile cezalandırılıyor.

İran’da en son 9 Ocak’ta başlayan operasyonlarda yüzden fazla Rojhilatlı aktivistin tutuklandığını, bunların içinde çok sayıda kadının da bulunduğunu, Kürdistan İnsan Hakları örgütünün yerel kaynaklara dayandırdığı haberlerden öğreniyoruz. İran devletinin son süreçte özel yöneliminin sebebi nedir? Tutuklamalara ilişkin öngörülerinizi aktarır mısınız?

Ocak 2021'de Kürdistan'ın çeşitli şehirlerinde yüzden fazla insan hakları aktivisti tutuklandı. Çoğunluğu hala cezaevinde ve ailelerin çoğunun onlarla sadece bir kez telefonla görüşmesine izin verildi. Rejim onları tutuklamaya başlayınca güvenlik güçleri de bu eylemcilerin evlerinde veya işyerlerinde görünmeye başladı. Güvenlik güçleri mahkemeden herhangi bir tutuklama emri göstermemiş, eylemcileri zorla tutuklamış ve bazı durumlarda tutuklananlar güvenlik güçleri tarafından dövülmüştür. İran'daki Siyasi Mahkumların Serbest Bırakılması Kampanyası (CFPPI) çerçevesinde tutuklulara dair haberleri yayınladık ve insanları tutukluların serbest bırakılmasını desteklemeye çağırdık. Kürdistan'daki son tutuklamaların İran şehirlerindeki aktivistler üzerindeki kötü muamele ve baskının bir devamı olduğuna inanıyorum. Kasım 2019'daki kitlesel protestolardan bu yana hak savunucularına yönelik kötü muamele ve hapis oranları arttı. (1)

Kasım 2019'daki kitlesel protestolardan bu yana rejim, daha fazla kitlesel protesto düzenlenmesinden korkuyor, bu nedenle güvenlik güçleri kentlerdeki aktivistleri hedef alıyor. Kürdistan'ın rejime karşı baştan bu yana savaşma geçmişi var ve bu nedenle rejim, buradaki protestoları ve aktivistlerin faaliyetlerini sürekli olarak izliyor. Tutuklananlara genellikle işkence yapıldığına, kırbaç gibi cezalar verildiğine ve birçok kişinin uzun hapis cezalarına çarptırıldığına dair kanıtlar var.

İran hükümeti tarafından tutuklanan, hapsedilen kadınların profilleri hakkında ne söyleyebilirsiniz?

İran'da kadın hakları için mücadele çok güçlü ve yaygın. Kadın hakları aktivistleri, İslami rejime karşı mücadele ediyor. Binlercesi işkenceye, hapis cezasına maruz kaldı ve kimileri de idam edildi. Birçok kadın hakları aktivisti, hapishanede bile cesurca konuşuyor. Kadın mahpuslar, siyasilerden ve kadın, işçi, çocuk, çevre gibi hak mücadelelerinin farklı alanlarından aktivistlerden oluşuyor. Bunlar, öğrenci, avukat, işçi, sanatçı, yazar, öğretmen olabilir. Pek çok kadın, Hicap’ı protesto etmek ve ayrıca başka protesto ve grevlere katılmaktan tutuklandı.

İran'da kadın haklarını savunmak bir suç ve “hükümete karşı propaganda” ve “ulusal güvenliğe tehdit oluşturmak” olarak kabul ediliyor. İran'da “Neday-e Zanan Iran” (İran Kadınlarının Sesi) adlı bir kuruluş, kadınların durumu hakkında farkındalık yaratıyor ve kadın haklarının farklı yönleri üzerine atölye çalışmaları düzenliyordu. "Neday-e Zanan Iran" örgütünün bir aktivisti, her gün tacize uğradı, tutuklandı ve hapis cezasına çarptırıldı ve ancak geçici olarak serbest bırakıldı.

Bir diğer örnek ise idam cezasına çarptırılan ve ardından müebbet hapis cezası verilen siyasi aktivist Zeyneb Celaliyan. Zeyneb görme yeteneğini yitiriyor ama rejim ona tıbbi yardım vermeyi veya onu serbest bırakmayı reddediyor. Diğer örnekler arasında hala hapiste olan kadın hakları aktivistleri Saba Korafshari, Raheleh Ahmadi, Atena Daemi ve Golrokh Iraee yer alıyor. Gorlokh Iraee, hastanedeyken yokluğunda hapis cezasına çarptırıldı ve mahkemeye katılamadı. Başlangıçta tutuklandı, işkence gördü ve kadınların taşlanarak öldürülmesine karşı çıkan kısa bir hikaye yazdığı için hapis cezasına çarptırıldı. Hikaye yayınlanmadı bile ama rejim bunu onun aleyhine kullanmayı seçti.

İran’da özellikle Kürt kadınların güçlü bir isyan potansiyeline sahip olduklarını görüyoruz. Kadınları karşı koyuşa iten nedenleri yorumlayabilir misiniz? Kadınlar bu gücü nereden alıyor?

Benim de sorum şu: Saldırıya uğradığınızda ve aşağılandığınızda ne yaparsınız? İran'da kadınlar asidir çünkü çok genç yaşlardan beri ve hayatlarının her alanında hükümet tarafından saldırıya uğruyorlar ve hayatları zulme dönüyor. Biz İranlı kadınlar, temel haklar için mücadele etmek zorunda kaldık çünkü mücadele etmezsek hiçliğe indirgeniriz. 42 yıldır kadın düşmanı İslami yasalar altında yaşadıktan sonra da kadınlar mücadeleden vazgeçmedi. Daha önce de belirttiğim gibi: Kürdistan en başından beri rejimin saldırısı altındaydı ve birçok kadın hakları aktivisti siyasi partilere ve milislere (peşmerge) katıldı. İran'da kadınlar baskıya teslim olmadılar, isyan ettiler ve daha çok savaştılar; hala da bunu yapıyorlar.

 

(1) Kasım 2019 protestoları ile ilgili bilgi için linkteki rapora bakılabilir: http://cfppi.org/wp-content/uploads/2020/12/HumanRights-Iran-Report-July2020.pdf

 

 

Shiva Mahbobi kimdir?

 

“Kadın hakları aktivistiyim, İran'daki Siyasi Mahkumların Özgürleştirilmesi Kampanyası (CFPPI) sözcüsü ve eski bir siyasi mahkumum. Ayrıca psikoterapistim ve muayenehanemde aile içi şiddet mağduru kadınlarla da çalışıyorum.

İran'da genç bir öğrenci olarak öğrenci hareketinde aktiftim ve 16 yaşındayken tutuklandım. Üç yıldan fazla hapis yattım. Serbest bırakıldıktan sonra faaliyetlerime devam ettim ve sonunda İran'dan kaçmak ve 1992'de Türkiye'ye gitmek zorunda kaldım. Türkiye'de mülteci hakları ve kadın hakları savunucusuydum. Daha sonra “İran'daki Kadın Haklarını Savunma Eylem Komitesi”nin koordinatörü olduğum Toronto-Kanada'ya gittim. Hayatım boyunca kadın hakları, recm ve ölüm cezasının kaldırılması, mülteci hakları ve siyasi tutukluların serbest bırakılması için kampanyalar yürüttüm.”

 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.