Kadınlar her yerde barışın mimarı
Kadın Haberleri —

Barış ve Demokratik Toplum
- BM’nin 2000’de aldığı kararla kadınların barış süreçlerindeki rolü tanındı ancak sahada çalışan kadınlar hâlâ tanınma ve katılım mücadelesi veriyor. Kuzey İrlanda’dan Kürdistan’a, Sri Lanka’dan Türkiye’ye kadınların barış inşa etme çabaları, tüm zorluklara rağmen devam ediyor.
1992’de Birleşmiş Milletler (BM) eski Genel Sekreteri Boutros-Boutros Ghali tarafından “Barış Gündemi” ile kullanılmaya başlayan “barış inşası” kavramı, Soğuk Savaş sonrası dünyada iç savaşların gölgesinde şekillendi. Asıl tanımlama 2000’de Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) kadın, barış ve güvenlik gündemini başlatan 1325 sayılı kararıyla yaşandı. Bu karar, kadınların savaş ve barış süreçlerindeki farklı deneyimlerini tanıyarak, onların şiddeti sona erdirmede ve sürdürülebilir barış inşa etmedeki rollerini öne çıkardı. Guatemala’da, Kolombiya’da, Kuzey İrlanda’da ve daha pek çok yerde kadınlar, barış masalarında ve sahada öncü roller üstlenirken, Sri Lanka’dan Türkiye ve Kürdistan’a uzanan mücadeleleriyle de tarih yazdı.
Bir umut değil bir gerçeklik
1990’lar, dünya genelinde krizli bir dönemdi. 1992’de BM eski Genel Sekreteri Boutros-Boutros Ghali, “Barış Gündemi” başlıklı taslak belgeyle “barış inşası” kavramını ortaya attı. Bu, çatışmaların sona erdirilmesi ve sürdürülebilir bir barışın temellerinin atılması için yeni bir yol haritasıydı. Ancak barış inşasının gerçek kahramanları görünmüyordu. Kadınların aktif mücadelesi 2000’de BMGK’nin 1325 sayılı kararını almasında etkili oldu. Karar, kadınların savaşta maruz kaldığı şiddetin yanı sıra, barış süreçlerindeki dönüştürücü gücünü resmi olarak tanıdı. Kadınların şiddeti bitirme, müzakere ve barış inşa etme konusundaki rolleri, artık yalnızca bir umut değil, bir gerçeklik olarak kabul ediliyordu. Araştırmalar bu gerçeği rakamlarla da destekliyor. Kadınların barış süreçlerine anlamlı katılımı, anlaşmaların başarısız olma ihtimalini yüzde 35 azaltıyor. Kadın sivil toplum hareketlerinin süreçlere dâhil olması ise, barış anlaşmalarının 10 yıllık dönemde uygulanma oranını kayda değer ölçüde artırıyor.
Kuzey İrlanda Kadın Koalisyonu
Kuzey İrlanda’da, 1996-1998 arasında süren barış süreci, 30 yıllık mezhep çatışmasını Nisan 1998’de Belfast (Hayırlı Cuma) Anlaşması ile sona erdirdi. Bu başarının ardında, Kuzey İrlanda Kadın Koalisyonu gibi kadın grupları vardı. Koalisyon, müzakerelere katılarak barışın sesi oldu ve “evet” kampanyasıyla anlaşmanın halk tarafından onaylanmasında kilit rol oynadı.
Kapsayıcı ve sürdürülebilir barış
Guatemala ve Kolombiya’da ise kadınlar, barış süreçlerinin resmi yapılarına entegre olarak dönüşümü hızlandırdı. 1990’larda Guatemala’da ve 2010’larda Kolombiya’da, kadın barış hareketleri sivil toplum forumları, çalışma grupları ve komisyonlar aracılığıyla hem müzakerecileri destekledi hem de taleplerini masaya taşıdı.
Hem mağduru hem barışın öncüleri
Sri Lanka’da ise etnik ve sınıfsal çatışmaların ortasında kadınlar, hem mağdur hem de barışın öncüleri oldu. Savaştan Etkilenen Kadınlar Derneği, asker ve gerilla yakınlarını bir araya getirerek etnik kimlik farklarını aştı. İmza kampanyaları ve Norveç’in arabuluculuğuyla barış heyetlerine dâhil olmayı başardılar.
Burundi’li kadınlar pes etmedi
Resmi görüşmelere dâhil edilmeyen Burundili kadınlar, pes etmeden kendi müzakerelerini başlatarak bir taslak anlaşma hazırladı. Resmi süreç kesintiye uğradığında bile çalışmalarına devam ettiler ve nihayetinde taslakları resmi görüşmelerde kabul edildi. Bu, kadınların barışa katılımının en üst düzey örneklerinden biri olarak tarihe geçti. Güney Afrika’da ise Hakikatle Yüzleşme Komisyonları’nda kadın temsiliyeti yüzde 50’ye ulaştı. Kadınların tanıklıkları, barışın sağlam temellere oturmasına katkıda bulundu.
Siyahlı kadınlar: “Bizim adımıza değil”
Sırbistan’da ise Yugoslavya’nın dağılma sürecinde feminist kadınlar, etnik ayrışmalara karşı birleşti. 9 Ekim 1991’de anti-militarist, feminist bir örgüt olarak kurulan Siyahlı Kadınlar, üç aktivist grubu tarafından kuruldu. Tito döneminde aktif olarak feminist mücadele içinde olanlar, orduda oğulları olan ve militarizme karşı olan anneler her yerde, her zaman savaşa karşı olan aktivistler. “Siyahlı Kadınlar” hareketi, “Bizim Adımıza Değil” ve “Daima İtaatsiz” sloganlarıyla savaş politikalarına, militarizme ve ataerkiye karşı durdu. Sırbistan’daki kadın aktivistler savaş süresince diğer Yugoslavya ülkelerindeki kadınlarla da ilişkiler kurdular.
İsrail’in sınır aşan kadınları
Gazze ve Batı Şeria’daki İsrail işgaline karşı Filistin topraklarında başlayan Birinci İntifada’ya destek vermek isteyen İsrailli kadınlar, her hafta başta trafiğin yoğun olduğu kavşaklar olmak üzere kamusal alanlarda nöbet tutmaya başladı. Nöbetler ülke çapında devam etti. ‘Siyah Giyen Kadınlar’, İsrail ve komşu ülkelerin sınırını belirleyen ‘Yeşil Hat’ adı verilen çizginin ötesine geçti ve İsrail cezaevlerinde bulunan Filistinli mahkûmları ziyaret etmek gibi destek çalışmalarında da bulundu.
Öz savunmaya dayalı barış mücadelesi
Suriye kadın hareketi, güçlü bir muhalif geleneğe sahip olmakla birlikte kendi içinde çok parçalı bir yapıya sahip. Suriye’de kadınlar, 2011’de başlayan rejime karşı düzenlenen eylemlerin merkezindeydiler ve pek çok protestoda ön saflarda görünür bir şekilde yer aldılar. Bu süreçte birçok kadın protestocu tutuklandı, cezaevinde işkenceye maruz kaldı. Rojava’da ise Kürt kadınları, savaş öncesi örgütlü yapıları sayesinde barış mücadelesinde fark yarattı. Rojava’da kadınlar, hem barış için çalışıyor hem de devam eden savaşta savunmasını sağlamaya devam ediyor.
Kadınların barış masasındaki varlığı
Kürdistan ve Türkiye’de barış mücadelesi, 1990’larda savaşın yoğun yaşandığı dönemde insan hakları hareketleriyle filizlendi. Kürt kadın hareketi, bu süreçte önemli bir rol oynadı. Barış Anneleri ve Cumartesi Anneleri, kayıplar ve zorla kaybetmeler için mücadele ederken, Barış İçin Kadın Girişimi (BİKG) 2009’dan beri Türkiye’de barış çalışmalarını sürdürüyor. 2013’te başlayan çözüm süreci, kadınların barış masasındaki varlığını artırdı. Kadın Özgürlük Meclisi (KÖM), tabandan gelen talepleri müzakere masasına taşımak için kuruldu. Ancak süreç aynı yıl sona erdi ve savaş yeniden başladı. Hükümet cephesinde ise Akil İnsanlar Heyeti’nde 60 kişiden sadece 12’si kadınken, TBMM’nin çözüm komisyonunda 11 üyeden yalnızca biri kadındı.
Barışa ihtiyacımız var
Kürdistan ve Türkiye’deki kadınların barış zemininde yürüttüğü mücadele, yıllardır sürdürülüyor. Farklı süreçlerde, yıllardır barış mücadelesinde yer alan kadınlar, tekrardan barış mücadelesinde ortaklaşmak için Şubat ayında ilan edilen “Barışa İhtiyacım Var Kadın İnisiyatifi”nde bir araya gelerek, barışa neden ihtiyacı olduğunu sorusuna cevap olmak ve kadınların barış sürecinde aktif olması için mücadele yürütüyor. HABER MERKEZİ
* **
Kadınların barış süreçlerindeki katılımı
* Birleşmiş Milletler Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Kadının Güçlenmesi Birimi (UN Women) verilerine göre, 1992-2019 yılları arasında yapılan barış görüşmelerinde, müzakerecilerin yalnızca yüzde 13’ü, arabulucuların yüzde 6’sı ve barış anlaşmalarını imzalayanların yüzde 6’sı kadınlardan oluşuyordu.
* Avrupa Dış İlişkiler Konseyi (CFR) ve UN Women’in araştırmalarına göre, kadınların imzaladığı barış anlaşmalarının daha uzun süreli barışla ilişkilendirildiğini ortaya koyuyor. Kadınların aktif olarak yer aldığı barış süreçlerinin, en az 15 yıl boyunca çatışmasızlık sağlama olasılığı yüzde 35 daha yüksek.
* Kadınların katıldığı barış anlaşmalarında toplumsal cinsiyet eşitliği ve insan haklarına daha fazla vurgu yapıldığı görülüyor.