Kentsel dönüşüm ağındaki Paris!

Selma AKKAYA yazdı —

  • Tarihi dokusu ile dünyaya kafa tutan Paris son iki yıldır kentsel dönüşüm ve büyük Paris projesi ile betona dönüştürülmeye devam ediyor. Kamu arazilerini özel konut şirketlerine devreden belediye ve devletin gerekçesi ise kent ve çevresindeki giderek büyüyen konut krizi!

Aubervilliers, Saint Denis, Pantin, Porte Lilas, Clichy şeklinde Paris’i çevreleyen küçük yerleşim alanlarının bir kısmının 2024 yılında tamamlanması planlanan Büyük Paris Projesi kapsamına alınma süreci birkaç yıl önce devreye girdi. O tarihten itibaren Paris’i çevreleyen banliyö olarak adlandırılan yakın bölgelerde eski yapıların ve sosyal evlerin çoğu yıkım kararı ile müteahhit firmalara devredildi. Bu yeniden yapılandırmanın kurbanı ise sosyal konutlarda kalan dar gelirli aileler oldu. Tamamen Paris dışına itilmek istenen yoksul emekçilerin Paris ve çevresinde yeni inşa edilen bu konutları almaları ise imkansız gibi. Ev fiyatlarının neredeyse iki-üç katına çıktığı, iki odalı bir evin ortalama 450 bin ile 550 bin Euro fiyat biçildiği bu semtlerde  evleri yıkılan yoksullara Paris ve çevresinden daha uzak olan banliyölerde sosyal konutlar öneriliyor. 

Büyük Paris Express projesi ile her tarafın inşaat alanına dönmesi yetmedi buna bir de 2024 Oyunları hazırlıkları ve ulusal kentsel yenileme programları (ANRU) eklenince kent çekilmez hale geldi. Yeşil alanın mum ışığı ile arandığı kentte, firavun misali sürekli her metrekareye bina inşaa ediliyor. Bu binalara paralel olarak Paris ve çevresinde sayısız yüzme havuzu ve kapalı spor alanı Olimpiyatlar kapsamında yapılmaya başlandı. ANRU kentsel yenileme programı kapsamında dikilen binaların argümanı ise Paris’teki konut krizi. Sadece Paris’te 7 bin konutsuz insan otel ya da pansiyonlarda kalıyor. 1 milyon 200 bin ortak ev kullanıcısı ise  ev arıyor. 18 bin 500 sosyal konut bekleye insanın bulunduğu Paris’te yıkımı planlanan 13 bin HLM sosyal ev-konut sırasını bekliyor. Bu konutların yerine de yeni binalar inşaa edileceği söz konusu sosyal evlerin önünde tabela olarak çoktan çakılmış bulunuyor.  

Aubervilliers, Pantin, La Courneuve, Saint-Denis gibi bölgelerde söz konusu bu betonlaşmaya karşı çıkan çevreciler ve kent sakinleri birlikte kolektifler oluşturarak, devasa şirketler karşısında hukuk yolunu seçti. Oluşan kolektifler, hukuk savaşında açtıkları davaları ise bir bir kaybetmeye başladı. Daha adliyelerde bekleyen binlerce dosyanın kaderi de farklı gözükmüyor. 

Paris ve çevresinde yaşanan bu hızlı değişimin kökeninde ne var derseniz, 2016 yılında alınan kararla yürürlüğe giren Büyük Paris Projesi. Proje kapsamında Val De Marne, Saint Denis ve Haute de Seine bölgelerinin bir kısmı Paris’e katıldı. Projenin startı, 2017’de önce bu bölgelere mevcut Paris içindeki metroların uzatılması ve tramvay inşaatlarının başlaması ile verildi. Ardından hem bu bölgelerde hem de Paris merkezinde bulunan birçok sosyal konutun yıkım kararı alınarak, mevcut arsaları özel şirketlere satıldı. Son on yıldır Paris ve onu çevreleyen şehirler bütünlüğü İle De France bölgesinde hem Bölgeler hem de şehir belediyeleri yüzde 80 oranında sağın eline geçti. Örneğin bir önceki dönem belediye seçimlerinde sağın konut sorununa dair sloganı “belediye sosyal konut sağlayıcı değildir” şeklindeydi. Buna da uygun hareket eden belediye meclisleri, ellerinde bulunan sosyal konutların büyük bir çoğunluğunu özel şirketlere devretti.

Bütün bunu izleyen belediye kararları aslında adı konulmayan ama bütünü ile kentsel dönüşümün ta kendisiydi. Kentsel dönüşüm önce yoksul kent emekçilerini ve özellikle göçmenleri vururken, Paris’te artık en kötü semtte bile bir odanın kirası 900 ile 1200 Euro arasında değişiyor. Sistematik bir özelleştirme ve yıkımın ardındaki yoksulların ve kent göçmenlerinin Paris’ten çıkarılıp gettolara hapsedilmesi ise tereyağından kıl çeker gibi gerçekleşmiş oldu! 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.