Korona bahanesiyle hücrede

  • Tarsus 1 Nolu T Tipi Cezaevi’ndeki hasta tutsaklardan 67 yaşındaki Abdülaziz Özdemir, korona şüphesiyle tek kişilik hücreye konuldu.

 

MUSTAFA DİNÇ / HEİLBRONN

25 yıllık tutsak Abdülaziz Özdemir’in birçok hastalığı bulunuyor. İHD aracılığıyla birçok kez ATK ve Adalet Bakanlığı’na serbest bırakılması için başvuru yapılan Özdemir, doktorların ”cezaevinde kalamaz” raporuna rağmen tahliye edilmiyor. Özdemir, yüksek ateş ve tansiyon şikayeti üzerine 19 Ağustos’ta hastaneye kaldırıldı. Hastaneden cezaevine gönderildiğinde ise ”korona şüphesiyle” tek kişilik hücreye atıldı.

Hastane yerine hücreye

Özdemir’in Almanya’nın Hannover kentinde yaşayan oğlu İdris Özdemir, ”Tedavi edilmeden cezaevine geri gönderilmiş. Korona şüphesiyle iki haftalığına tek kişilik hücreye atılmış. Oysa ki hastanedeki doktorun kanaati, cezaevinde kalamayacağı yönündeydi. Bunu resmi olarak beyan etmesine rağmen dikkate alınmamış, tersine hücreye atılmış” dedi.

Birçok hastalığı var

İHD’nin ağır hasta tutsaklar listesinde yer alan Özdemir’in birçok hastalığı bulunuyor. Ailesinin aktardığına göre; 2016’da kalp krizi geçirdi ve anjiyo oldu. Sağ testiste oluşan kist ameliyatla alındı. 2018’de belindeki kaslardan cilt kanseri nedeniyle ameliyat geçirdi. Prostat kanseri olan Özdemir’in ciğerinde büyüme var. Tansiyonu aniden 4-5’e düşüyor, ya da 18-19’lara kadar çıkıyor. Mide rahatsızlığının yanı sıra hemoroid, farenjit, sinüzit gibi hastalıkları da var. Bel kaymasından kaynaklı kişisel ihtiyaçlarını gideremeyen Özdemir, günlük ihtiyaçlarını arkadaşlarının yardımıyla karşılıyor.

‘Cezaevinde kalamaz’ raporuna rağmen

Babasının dişlerinin gözaltında işkenceyle çekildiğini söyleyen Özdemir, ”Faşist bir doktor tarafından bilinçli bir şekilde tedavi edilmedi. Hiçbir şekilde katı yemek yiyemiyor, ancak sıvı gıda alabiliyor. Ayağında ve vücudunun çeşitli yerlerinde de kurşun ve şarapnel parçaları var. Cezaevinde kalamaz ve günlük ihtiyaçlarını tek başına karşılayamaz raporu var” dedi.

Devrime adanmış yaşam

Kendisi, henüz bir yaşındayken babasının Kürt Özgürlük Hareketi’ne katıldığını, annesi ve çevresinin anlattıklarından babasını tanımaya çalıştığını söyleyen Özdemir, ”Babamı ilk kez cezaevinde gördüm. Babamı tanıdıkça ilişkilerimiz hayat buldu ve temsil ettiği değerleri de onunla tanımış oldum” diye konuştu.

Abdulaziz Özdemir, 1953 Eruh doğumlu, 7 çocuk babası, hayatını özgürlük mücadelesine adamış bir yurtsever. 15 Ağustos Atılımı’nda milis olarak görev almış Özdemir, devletin baskıları artınca 1989’da gerillaya katılmış. Özdemir, o döneme dair şunları aktardı: ”1982’de efsanevi komutan Mahsun Korkmaz (Egîd) ve Mustafa Yöndem (Erdal) bölgeye gelir ve orada en fazla tanınan kişilerden dedem Ebdurrahman Özdemir ile irtibat kurarlar. Birkaç günlük misafirlik sürecinde aile çok etkilenir ve özgürlük mücadelesini o dönemde benimser. Babam 15 Ağustos 1984 büyük atılımında komutan Egîd’e milislik yapar. Böylece Özgürlük Hareketi’nin bir ferdi haline gelir. 1989’a kadar süren faaliyetlerin ardından, aktif olarak gerilla güçlerine katılım sağlar.”

47 gün işkencede kaldı

Güney ve Kuzey Kürdistan’da savaşan, 1992 Güney savaşında yaralanarak esir düşen ve ardından yapılan anlaşmayla serbest kalan Özdemir, gerilla mücadelesine kaldığı yerden devam etmiş. Ardından Ege bölgesinde faaliyet yürüten Özdemir, 1994’te gözaltına alınmış, 47 günlük gözaltı sürecinde maruz kaldığı ağır işkenceler sonucu tutuklanarak cezaevine konulmuş.

Tüm aile hedef alındı

Babasının cezaevine girmesi ardından aileleri üzerindeki baskıların da gözle görülür şekilde arttığını anlatan İdris Özdemir, maruz kaldıkları baskıları şöyle özetledi: ”Aile geçimini sağlayan abim, polis tarafından hedef alındı, bilinçli olarak arabayla üzerinden geçtiler. Abim 7 yıl yatalak kaldı, hala da yaşamsal ihtiyaçlarını karşılayamaz durumda. Aile fertleri, annem de dahil olmak üzere defalarca gözaltına alınarak işkenceden geçirildi. Mal varlıklarımıza hileli ve gasp yoluyla devlet tarafından el konuldu. Ben ve abim tutuklanarak cezaevine gönderildik. Bu arada kısa bir dönem, babamın bulunduğu cezaevinde tutulduk. Babamla geçen 7 aylık cezaevi koşullarında tanıyabilme fırsatım oldu. 10 yıllık tutsaklığımın ardından tahliye oldum, yaklaşık 25 yıla yakın hapis cezası alınca Avrupa’ya çıkmak zorunda kaldım. Bir yıldır Avrupa’da mülteci olarak yaşamaktayım.”

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.