Kürt kadınlarının deneyimiyle 8 Mart

Elif KAYA yazdı —

  • 8 Mart’ın bir kültüre ve mücadele geleneğine dönüşmesi, kadın özgürlük mücadelesinin ve örgütlülüğünün gelişip, derinleşmesiyle paralel bir seyir izler. Özgürlük mücadelesi geliştikçe, 8 Martlar kadınların nasıl bir yaşam istediğini ve bunu nasıl yapacağını deklare ettiği, hatta yıllık planlamalarını kamuoyuna açıkladığı platformlara dönüşür.

Yaşamımıza dokunan, yaşadığımız sorunları görünür kılıp, çözüm arayışına yönelten her fikir çekicidir ve hızla sahiplenilir. Suya düşen taşın derinlere ulaşırken çıkardığı dalgalar misali derine indikçe yayılır ve ana kaynakla bağlantılı yeni dalgalar yaratır. Öyle ki ilk başlangıç ile son halka arasında benzerlikler olsa da yayıldığı alan boyunca içinde çok fazla değişimler taşır.

8 Mart’ın Kurdistan’da ilk kutlamaya başlanması da suya düşen taşın hikayesi gibi büyüdü, çoğaldı, farklılaştı. Daha iyi çalışma koşullarını talep etmek için 1857 yılında eylem yapan ve bu nedenle yaşamını yitiren 129 kadının anısına ilan edilen Dünya Emekçi Kadınlar Günü ulaştığı her yerde yerelin dinamikleri ile buluştu ve yeni bir görünüm, yeni bir anlam kazandı. Emek sömürüsünün yanı sıra ataerkil sistem, kolonyalizm, kapitalist sistem, ırkçılık, milliyetçilik gibi kadını ezilenlerin ilk halkasına yerleştiren ve sömürü biçimlerini geliştirip yaygınlaştıran tüm sistemler giderek sorgulanmaya, alternatif yaşam arayışları derinleştirilmeye başlandı. Gelinen aşamada 8 Martlar kadınların alanlarda itirazlarını yükselttiği, ne istediklerini ve nasıl yapacaklarını deklare ettikleri ve radikal demokrasiyi hayata geçirdikleri meydanlara dönüştü.

Türkiye ve Kurdistan’da 8 Mart kutlamalarını şöyle bir hatırlayacak olursak. İlk 8 Mart kutlaması Türkiye'de TKP’li kadınlar tarafından 1921 yılında kutlanır. Ancak bu kutlamalar uzun dönem süreklilik kazanmaz ve geniş kadın çevreleriyle buluşması uzun zaman alır. Kürt kadınları açısından ise DDKO’lu kadınların 1980 öncesi 8 Mart kutlamaları yaptığı bilgisi olmakla birlikte çok yaygın olmadığı biliniyor.

 1987 yılında Avrupa'da kurulan YJWK (Yekitiye Jinên Welatparezen Kurdistan) ile birlikte 8 mart kutlamaları özgün çalışmalar kapsamında planlanıp kutlanır. Aynı dönemde Rojava’nın Kamışlo kentinde bir evde bir araya gelen kadınlar da 8 Mart kutlaması yapar. Kuzey Kurdistan’da ise sendikalar, meslek odaları, meslek grupları içinde örgütlenen kadınlar 1990’lardan itibaren 8 mart kutlamaları yapar. Yine cezaevlerinde Sakine Cansız'ın anlatımlarından 8 Mart'ın tutuklu kadınlar tarafından kutlandığını biliyoruz. Ancak 1990’lı yılların ortalarına kadar da bu kutlamalar daha çok kapalı mekanlarda ve sınırlı sayıda kadınlarla gerçekleştiriliyor. Bu dönemde kadınların söz söylemesi ve politik sürece müdahale etme gücü henüz o kadar gelişmiş değildir.

1997 yılıyla birlikte kutlamalar kitlesel mitingler tarzında alanlara taşar. Bu tarih aynı zamanda Kürt kadın hareketi ile Türkiye feminist hareketinin ilk kez bir araya gelip, 8 Mart’ı kutladığı tarihtir. Kadınların kendi renkleriyle yer aldığı, Kürtçe ve Türkçe konuşmaların yapıldığı bu miting aynı zamanda kadın özgürlük sorunun çok boyutlu olduğunu ve sömürgeciliğin daha derin irdelemesi gerektiğini ortaya koyan bir miting olur. Daha sonra 8 Mart kutlamalarının karakterinin belirlenmesinde önemli bir rol oynar.

8 Mart’ın bir kültüre ve mücadele geleneğine dönüşmesi, kadın özgürlük mücadelesinin ve örgütlülüğünün gelişip, derinleşmesiyle paralel bir seyir izler. Özgürlük mücadelesi geliştikçe, 8 Martlar kadınların nasıl bir yaşam istediğini ve bunu nasıl yapacağını deklare ettiği, hatta yıllık planlamalarını kamuoyuna açıkladığı platformlara dönüşür. Bu kutlamalarla kadınlar yılın startını verir. Özgürlük mücadelesinin pek çok ilklerine bu tarihte başlandığını görüyoruz. Kadın Kurtuluş İdeolojisinin ilanından tutalım kadın partileşmesine, Jineolojî dergisinin yayına başlamasına kadar pek çok önemli gelişmenin altında bu tarih yer alır.

Yani bir grup Şikago’lu işçi kadınla başlayan emek mücadelesi, Kürdistan Özgür Kadın Hareketi’yle özgürlük mücadelesini yükseltmek, ataerkil sistem karşısında kadın sistemini kurmak, kadın devrimini yaratma bilinci ve gerekliliğine uzanan bir gelişim seyri izledi.  Kürt kadınları feyz aldıkları dünya kadınlarının mücadelesine yeni değerler kattı ve 8 Mart'ı baharın başlangıcı ve aynı zamanda yılın startının verildiği bir dönem yaptılar.

Bu nedenle her yıl Newroz kutlamalarının rengi 8 Martlar belirler. Alanlara çıkan kadınların eylemleri o  Newroz’un nasıl geçeceğinin habercisi olur.

Bu yıl da 8 mart eylemleri her alanda görkemli geçti….

Newroz Pîroz Be!

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.