Majestelerinin Muhalefeti

Cafer TAR yazdı —

  • Halbuki Türkiye'de faşizmin aşılması için en ağır bedeli Kürtler ödediler ve hala da ödemeye de devam ediyorlar. Özgür Özel'den Kılıçdaroğlu'na kadar bir çok CHP'li çevre Kürt seçmeni rencide edici bir dil kullanmaktan çekinmiyorlar.

Türkiye'de iktidar muhalefet ilişkileri amiyane tabiri ile kayıkçı kavgasına benziyor. Eskiden İstanbul'da Eminönü/Karaköy arasında yolcu taşıyan kayıkçılar kendi aralarında durup dururken kavga çıkarır, küreklerini havaya kaldırır, büyük bir gürültü ile bir birlerine saldırırlarmış.

Fakat ne hikmetse havaya kalkan kürekler sadece etrafta toplanan kalabalığın kafasına iner, hiçbir kayıkçıya bir şey olmazmış. Türkiye'de de yaşanan tam da böyle bir şey aslında; sözüm ona iktidar ve muhalefet kavga ediyor ama olan sadece halka oluyor.

Türkiye'de neredeyse en başından beri bütün önemli gündemleri iktidar belirlediği için bir çoğumuz sadece iktidarı ve onun yaptıklarını konuşuyoruz. Halbuki terazinin bir de öteki tarafı var.

Bu ülkede devlet her şey olduğu ve devleti de iktidar yönettiği için insanlar muhalefetin yaptıkları yanlışları görmemezlikten geliyorlar. Halbuki normal demokrasilerde muhalefet de en az iktidar kadar önemlidir ve eleştiri konusu edilmelidir.

Fakat Türkiye'de her şey iktidar odaklıdır ve kimse muhalefet olmaya değer biçmez. Halbuki normal demokrasilerde muhalefette olmak en az iktidarda olmak kadar önemlidir.

Normal demokrasilerde muhalefet hem iktidarın yaptığı yanlışları eleştirir, hem de doğrusunun ne olduğu konusunda toplumu aydınlatır.

Türkiye'de yaşanan ise majestelerinin muhalefetidir.

Biz buna düzen içi muhalefet diyoruz; yani "muktedir olanın çizdiği sınırlar içerisinde, daha da kötüsü onun çıkarlarını gözeterek muhalefet etme!" Bu tarz muhalefet kendini eskinin tekrarı üzerinden organize eder ve temel görevlerinden biri de toplumun farklı kesimlerinin gerçekten muhalefet yapmasını önlemektir.

Yıllardır bu ülkenin temel meselelerinde ön açıcı bir muhalefet örneği yaşanmadı. Neredeyse 100 yıldır devam eden dönem boyunca bu ülkenin en önemli meseleleri muhalefet tarafından görmemezlikten gelindi; her defasında aynı kayıkçı kavgası yaşanmaya devam etti.

Günümüzde de benzer bir süreci yaşıyoruz; başta Kürt Sorunu olmak üzere, yıllardır süregelen; ülkenin kaynaklarını ve insanını yok eden bir çok meselede muhalefetin iktidardan farklı bir yaklaşımı ve projesi yok!

Türkiye çok kritik bir noktada ve bu saatten sonra bu tarz muhalefet yapmanın toplumda hiç bir karşılığı kalmadı. Bir sonraki seçimi neredeyse çantada keklik gören muhalefet çevreleri içine düştükleri kibirden etraflarında olan biteni doğru değerlendiremiyorlar.

İktidar tarafından organize edilen sahte kriz ve sonrasında yaşanan döviz odaklı soygun sonrasında yaşanan nisbi ekonomik rahatlama sonrasında AKP oylarında yaşanan erime tersine bir seyir izlemeye başladı. Son günlerde gelen anket sonuçları AKP oylarında yukarıya doğru bir gelişme olduğunu gösteriyor

Bütün bunlar olurken muhalefet, Kürt Sorunu'nun çözümüne ilişkin hiçbir ön açıcı yaklaşım ortaya koymadan Kürt seçmenden oy istiyor.

Halbuki Türkiye'de faşizmin aşılması için en ağır bedeli Kürtler ödediler ve hala da ödemeye de devam ediyorlar. Özgür Özel'den Kılıçdaroğlu'na kadar bir çok CHP'li çevre Kürt seçmeni rencide edici bir dil kullanmaktan çekinmiyorlar.

Kılıçdaroğlu "Kürdistan'dan kendisinin de rahatsız olduğunu", Özgür Özel ise "HDP milletvekili Semra Güzel'in dokunulmazlığının kaldırılmasına kendilerinin de evet diyeceklerini" söylüyorlar.

İYİ Parti'nin HDP konusundaki itici tutumunu yazmaya bile değer bulmuyorum. Türkiye'de muhalafet ülkenin geleceği üzerine zar atıyor. Tamam, Kürtler AKP'ye oy vermezler; fakat son tahlilde size oy vereceklerinin de bir garantisi yok!

Eğer gerçekten Türkiye'nin problemlerini çözmek istiyorsanız; herşeyden önce saygılı olmalı ve başta Kürtler olmak üzere bu ülkenin bütün mağdurlarına kulak vermelisiniz. Aksi halde hem siz hem de bütün Türkiye kaybeder.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.