Müziğin ‘üvey evlatları’
Kültür/Sanat Haberleri —
- “Kürt rapinin içerik ve ekol anlamında şu anda bir yol ayrımında olduğunu düşünüyorum. Ben gerçekçi bakmaya çalışıyorum. Rap, bir Kürdistanlıya şöhret, ün, para vb. şeyler vaat etmiyor, bu koşullarda etmemeli de... Aslında biz biraz da üvey evlat muamelesi görüyoruz müzisyenler arasında.”
MIHEME PORGEBOL
Rap müzik, son yıllarda dünyayı etkisiyle kasıp kavursa da hâlâ birçok kesimin mesafeli durduğu bir tarz. Özellikle müziğin altyapısı, sözler ve sanat konusu yaptığı meselelerle müzik sanatında ciddi bir çığır açan rap müzik aynı zamanda yozlaşma, varoşluk ve serserilikle itham ediliyor. Rap sanatçılarının bu ithamları önemsediğine pek şahit olmadım ancak toplumun genelindeki bu yaygın yakıştırma, özellikle Kürdistan gibi coğrafyalarda oldukça can yakıcı olabiliyor sanatçılar açısından. Bu yakıştırma dili, kültürü ve sanatı topyekûn saldırı altındaki Kürt halkının rap sanatçıları için ötekilik halini ikiye katlıyor. Bu ötekilik hallerini konuştuğumuz rap sanatçısı Sîmyager, “Üvey evlat muamelesi görüyoruz müzisyenler arasında” sözleriyle ötekiliğin çok katmanlılığını çarpıcı bir şekilde ortaya koyuyor.
Ortadoğu’nun genelinde olduğu gibi Kürt toplumunda da rap müziğe karşı bir mesafe var. Oysa kültürel geçmişi ve çıkışındaki politik gerekçeler itibariyle hip-hop kültürü ezilen kesimlere hitap ediyor. Rap ile bu mesafenin kültürel bir gerekçeye dayandığını anlayabiliyorum ama sen de kültürüne ve Kürt halkının statü mücadelesine bağlı bir sanatçı olarak bu dengeyi nasıl kuruyorsun?
Hip-hop kültürü Amerika’da siyahların ayrımcılığa tepkisiyle ortaya çıkıyor. Bu tepkinin köklü bir geçmişi de vardı. Demek istediğim, birdenbire öyle siyah gençlerin “hadi yeni bir şey yapalım” demesiyle ortaya çıkmış bir şey değil... Köklü bir geçmiş, köklü bir mücadele var işin içinde. Yanılmıyorsam 1978 yılında, siyah gençlerin, beyazların tekelindeki “eğlence kulüplerine” girememesi üzerine, kendi etkinliklerini organize etmeleriyle başlıyor bu kültürün kamusal alandaki görünürlüğü. Buralarda farklı ritimler deneyerek bu kültürün temelini atıyorlar. Bu akışta benim ilgimi çeken en çok o gençlerin ortaya attığı yeni ritimler oluyor. Bundan sonra rap müzik şekillenmeye başladıkça kendi içinde de yeni ekoller yaratmaya başlıyor. Kimileri ana akımlaştıkça "Bakın eğleniyoruz, paramız var, paramız çok" saçma sapan ve aşırı bireyci devam ediyor yoluna, kimi ekol de kültürde derinleşerek "varoluş mücadelesini" sanatının merkezine alıyor ve hip-hop kültürünü bu temelde yorumluyor.
Günümüzde baskın olan ne?
Ne yazık ki sosyal medya ve ana akım medya aracılığıyla coğrafyamızdaki toplumlara servis edilen ekol aşırı bireyci. Bu ekol bizim toplumsal yapımıza da birçok noktada ters düştüğünden, toplum kendine servis edilene bakıp, genel olarak hip-hop hakkında doğrudan yargıya varıyor, resmen idam edebiliyor. (Gülüyor.) Ben, hip-hopu bir varoluş mücadelesine oturtan ekolü benimsiyor ve takip ediyorum... Bizim kuşağın içine doğduğu dünya öyle hızlı bir dünya ki; insanlar istedikleri zaman istedikleri yerlere gidebiliyor, anında başka kültürlerle etkileşim kurabiliyor. Durum böyle iken ve az önce de belirttiğim gibi, kapitalizmin hip-hop diye servis ettiği şeyler aşırı bireyciliğe yönlendiriyorken, Kürdistan’da bu müziği bir varoluş mücadelesi olarak ele alan müzisyenlerin hem kültüre hem de Kürt halkının mücadelesine müthiş katkı sunduğunu düşünüyorum. İnsanların müziğin anlam dünyasına odaklanıp eserlerin karakterlerine yoğunlaşabilmesiyle, rap müziğin toplumsal düzeyde daha da kabul göreceğine inanıyorum. Serhado’ya ve diğer bütün eski jenerasyon arkadaşlarımıza buradan teşekkür etmek istiyorum, çünkü bu yolda bizlere birer ışık oldular. Toplumun daha katı ve önyargılı olduğu zamanlarda kalkan oldular bizlere.
Peki Kürtçe rap müziğinin güncel durumu hakkında ne düşünüyorsun? Ne eksik, ne fazla?
Kürt rapinin içerik ve ekol anlamında şu anda bir yol ayrımında olduğunu düşünüyorum. Ben gerçekçi bakmaya çalışıyorum. Rap, bir Kürdistanlıya şöhret, ün, para vb. şeyler vaat etmiyor, bu koşullarda etmemeli de... Toplum olarak geçim sıkıntıları yaşıyoruz, doğrudur. İnsanca yaşamak için belli bir ekonomik düzeyin olması gerektiğinin herkes gibi ben de farkındayım. Elbette insan bir şeye emek veriyorsa, karşılığını almalıdır. Ama burası Amerika veya Almanya değil. Buradaki sorular ve cevaplar farklıdır. Buradaki sokaklar farklıdır. Bazen arkadaşlarla şakayla karışık "Burada matematik bile farklıdır" diyoruz. Demek istediğim, içerik bakımından Amerikan, Alman veya kimi Türk rapçilerin kendilerine sorun veya çıkış yolu olarak nitelediği şeyleri getirip Kürdistan’da sömürge gerçeğini gözardı eden bir ekol de gelişiyor. Yani Alman gibi rap yapamazsınız Kürdistan’da. Ne teknik olarak ne de içerik. Bu belki de az önce bahsettiğimiz gibi, toplumun kapitalizm tarafından servis edilene bakıp yargılamasına sebep olan anlayışın bir ürünüdür. Bu noktada insanlarımız uzaklaştırmayı değil de kazanmayı denese, tehlikeli gördüğümüz şeylerin de önünü kesmiş olurlar.