Ölmekte olanın geri dönüşü: Urmiye Gölü

Dosya Haberleri —

.

.

  • İran’ın yanlış politikaları sonucu uluslararası bir çevre trajedisine dönüşen Urmiye gölündeki kuruma tersine dönüyor. Çarpık nüfus ve tarım politikalarına rağmen tarihi Kürt yerleşimi Urmiye’nin gölündeki değişimi Peter Schwartzstein yazdı. 

PETER SCHWARTZSTEİN

Rojhilat Kurdistan’ındaki Urmiye Gölü bir zamanlar dünyanın en büyük ikinci tuz gölüydü ancak birkaç yıl içinde neredeyse yok oldu. Göl şimdi yavaş yavaş hayata dönüyor.
Solmaz Daryani'nin bir şeylerin ters gittiğine dair en bariz işaret olarak hatırladığı, tekne iskelesinin sürekli uzamasıydı.
1990'ların sonlarına kadar, ailesinin oteli, Urmiye Gölü'nün kuzey kıyı şeridinden birkaç adım ötedeydi. Ancak yavaş yavaş sular çekilmeye başladı. İlk başta amcası, konukların teknelerine erişimini kolaylaştırmak için iskeleyi 100 metre uzattı. Ertesi yıl, bunu iki katına çıkardı. Sonunda, göl rekor hızda geri çekilirken yenilgiyi kabul etmek zorunda kaldı.
"Bir noktada, uzatmayı bırakması gerekiyordu. Göl, yılda 500 metre geri gidiyordu," diyor, son birkaç yılın çoğunu göle ne olduğunu belgeleyerek geçirmiş bir fotoğrafçı olan Daryani. "Nihayetinde insanlar tam ortasından yürümek zorunda kalacaktı."
Göl küçüldükçe arazide daha az barındırıcı hale geldi. Bitki örtüsü yok oldu ve hareketli göl kenarı tatil köyleri hayalet kasabalara döndü. Daryani'nin yerel sakinlerin çoğuyla aynı moral bozucu kanıya varması çok uzun sürmedi. "Gölün kaybolacağını anladık. Sürekli küçülüyordu."
Yurdum dediğiniz yerden geriye kalanı izlemek, hangi topluluk için olursa olsun yürek burkucu. Beş milyon insanın geçimini sağladığı bir bölgesel ekonominin çöküşünü izlemek ise ulusal bir felakettir.
Bu durum bazı yönlerden, korkunç derecede tanıdık bir hikaye. Çevresel kaygıların nadiren dikkate alındığı on yıllarca süren aralıksız gelişme sürecinden sonra, Urmiye'nin kaderi Aral Gölü­'ne, Bolivya'nın Poopo Gölü'ne veya bir zamanlar etkileyici olan, şimdi çokça azaltılmış su kütlelerine oldukça benzeyebilir.
Oklahoma Eyalet Üniversitesi biosistemler ve ziraat mühendisliği bölümünde gölü yoğun bir şekilde inceleyen yardımcı doçent Ali Mirchi, "Bu basit aslında. İnsan kullanımı için su çekilmesi, uzun süreli bir kuraklıkla aynı zamanda muazzam bir şekilde arttı" diyor. "Bu, devenin sırtını kıran saman görevi gördü."

Azalan su göldeki alplerin çoğalmasına ve suyun renginin değişmesine sebep oldu.


Diğer yönlerden, İran’a özgü bir hikaye. Urmiye'nin yıkımı, savaş, yaptırımlar ve engelsiz iç politika zemininde yaşandı. Her şey, gölü canlandırma teklifinin bile yoğun bir şekilde siyasallaştığı bir durum da doruğa ulaştırdı.
Ancak Urmiye'nin hikayesi de farklı çünkü bu olasılıklara rağmen göl bir kez daha yaşam belirtileri göstermeye başlıyor.
Urmiye Gölü, İran'ın en büyük sulak alanı ve bir zamanlar dünyanın en büyük tuzlu su göllerinden biriydi. Yakın zamana kadar, aynı zamanda İran'ın başlıca iç turizm destinasyonuydu. On yıllar boyunca Tahranlılar, başkentten ülkenin uzak kuzeybatısına 10 saat kadar sürecek bir yolculuğa çıkarlardı.
Şimdi, eski kıyı şeridi çökmekte olan oteller ve karaya oturmuş teknelerle dolu ve bunların çoğu, görünürde bir damla su bile olmadan, kaygı verici bir şekilde çölde duruyor. Gölü aç bırakan aynı su eksikliği, şimdi besleyici nehirlerine bağlı olan devasa tarım arazilerini çoraklaştırıyor. Tuz düzlükleri arasında ve havzanın daha önce yemyeşil kısımlarında, çoğunluğu başka yerlerde servet peşinde koşan sahipleri tarafından kaderine terk edilmiş evler, meyve bahçeleri ve tarlalar var. 
Urmiye gölü, 5000 kilometrekarelik bir boyuttan, 2014-2015'te bu alanın yaklaşık onda birine ve tarihi hacminin de %5'ine kadar küçüldü. Gölün çoğu, su yok olup tuz içeriği yükseldikçe patlama yapan, hastalıklı görünümlü kırmızı algler tarafından tüketiliyor. Belki de en sarsıcısı, sağlık sorunları. Açıkta kalan tuz kabuğunun genişliği şiddetli rüzgarlarla, aşırı tuzlu göl tabanını, solunum sağlığını etkileyebilecek toz fırtınalarına çeviriyor.
Bu göl birkaç yılda, nasıl bir turist cennetinden çorak bir sağlık riskine dönüştü?

Bir çöküşün anatomisi
Urmiye'nin kuruması, uzun bir süreç içinde gerçekleşti. Monarşiyi deviren 1979 devriminin ardından İran, kısmen yeni İslamcı otoritelerini uluslararası baskıdan korumak için gıdada kendi kendine yeterlilik politikasını benimsedi. Bazıları dini nedenlerle sökülen, göl kenarındaki üzüm bağlarının birçoğu başka yere taşındı. Yerine elma ve şeker pancarı gibi daha çok su tüketen ürünler geldi.
Temel mahsulleri yetiştirmek için yeni sulama planları başlatıldı ve hemen hemen göle ulaşan her akarsuya devasa yeni barajlar yapıldı. Slovakya büyüklüğünde bir alan olan Urmiye havzasında şu anda kabaca 40 faal baraj bulunmaktadır ve daha pek çoğunun da yapımı planlama aşamasında.
Kısmen doğum yanlısı politikaların bir sonucu olarak ülkenin nüfusu arttı. Devlet, yeni işler yaratmak için bir girişim başlattı. Tarım, birçokları için doğal bir uyum gibi görünüyordu. 1980'lerden bu yana, Urmiye çevresindeki tarım arazileri dört kat artarken, bölgesel köyler ve şehirler de şişmiş durumda.
Hollanda'daki IHE Delft'te eski bir su ve tarım profesörü olan Poolad Karimi, yazları göl çevresinde geçirerek büyüdü. Ancak 15 yıllık bir aradan sonra kısa süre önce döndüğünde, ailesinin memleketinin neredeyse tanınmayacak kadar büyüdüğünü gördü.
"Teyzemin bir meyve bahçesi vardı ve oraya ulaşmak için diğer bahçelerde 30 dakika yürümek zorunda kalıyorduk," diye hatırlıyor. "Sonra, geri döndüğümde, meyve bahçesi şehrin ortasındayken, daha önce hiç orada olmayan devasa tarım arazileri vardı."
İranlı korumacılara göre, 1980'lerde Irak'la sekiz yıllık acımasız bir savaş ve Batı ile devam eden gerginlikler nedeniyle, çevre, yetkililerin çevre bakanlığını kapatmayı bile düşündüğü kadar düşük bir öncelik haline geldi.
Yaklaşık 1995 yılına kadar bir süre, göl, 1970'lerden bu yana az yağış almasına rağmen, iyi durumda görünüyordu. Ancak sonra, su talebinin artmaya devam etmesiyle kuraklık şiddetlendi. Nasa görüntülerinin gösterdiği gibi, işler o noktadan sonra oldukça hızlı bir şekilde bozulmaya başladı.
Ekinlerini acilen sulamaya ihtiyaç duyan çiftçiler, yağmur eksikliğini telafi etmek için daha fazla yeraltı suyu pompalamaya yöneldi - böylece gölü daha da tüketti ve tuzlu yatağını açığa çıkardı. Kısır bir döngüde, tarımın marjinal çöl arazisine doğru genişlemesi, tuz yüklü tozlarını tarım arazilerine geri göndererek verimi düşüren kum fırtınalarına eklendi.
Urmiye Gölü'nün turizm endüstrisi, kötüleşen hava kalitesiyle hızla çöktü. Kim göl olmadan ve pis havada tatil yapmak ister ki? 2008 yılında Solmaz Daryani'nin ailesi, o sırada dedesinin arkadaşları dışında kimseyi ağırlamayan konukevini kapattı. Kasabanın diğer 40 oteli de kısa süre sonra kapılarını kapattı.
Göstericiler 2011 yılında gölün çevresindeki sokaklara çıkarak "Urmiye ölüyor" ve "infaz emrini parlamento verdi" sloganları attı. Güvenlik servisleri, çevrecilerin karşılaşacağı zorlukların acımasız bir provası olarak çok sayıda kişiyi tutukladı.

Suyun dönüşü
Yine de, göl üzgün bir kalıntıya dönüştüğünde, nihayet 2013'te bir oldu. Bazılarının ulusal bir utanç olarak gördüğü meseleyi çözmek veya kiminle konuştuğunuza bağlı olarak oy kazanmak niyetiyle, Hassan Ruhani, başkanlık için adaylığı sırasında gölü restore etme sözü verdi. Zaferinden sonra restorasyon devam etti.
BMKP'ye göre planın çoğu, Urmiye'nin suyunun yaklaşık %85'ini tüketen yerel tarımda reform yapmaya odaklanıyor. Yetkililer, çiftçileri karpuz gibi en çok su isteyen ürünleri keserek, İran'ın gıda güvenliğini bozmadan kullanımı azaltmayı umuyorlar. Ve sulama uygulamalarını yeniden işleyerek - özellikle suyun toprağa batma şansı daha fazla olduğu geceleri sulama yaparak - hem daha sağlıklı hem de daha az su tüketen mahsuller tasarlıyorlar.
İlk sonuçlar bunu destekliyor. 2000 yılında, hükümetin Planlama ve Bütçe Örgütü'nde eski bir su uzmanı olan Mehdi Mirzaie, sadece büyüme modellerini değiştirerek %30 daha az su kullanırken köylüler için üretimde %50 artış sağladığını söylediği. "Mesele insanların kültürünü değiştirmekle ilgili" diyor. "Bunu değiştirebilirsek, hükümetin tavrının önemi kalmıyor."
Çiftçileri bu reformların yararları konusunda ikna etmek gölün geleceği için çok önemli ve restorasyona öncülük edenler için bir öncelik. Eski bir üst düzey çevre yetkilisi ve şu anda BM Kalkınma Programı'nda bir analist olan Mohsen Soleymani Roozbahani, "İnsanlara yanlış bir izlenim verirseniz, gölün restorasyonu ile yaşamlarının rekabet içinde olduğunu hissedeceklerdir" diyor. "Bu bir güven meselesi." Bu yaklaşımı benimseyen Roozbahani ve meslektaşları, su tüketiminde %40'lık  düşüş hedefine ulaşabileceklerinden eminler.
Göl restorasyonunda yer alan birkaç İran hükümet organından biri olan çevre bakanlığı, yorum taleplerine yanıt vermedi.

Urmiye Gölü'ne su sağlayan bir çok akarsu üzerinde yapılan barajlar kuraklığın kaynağı oldu.


Ancak sürdürülebilir tarıma odaklanmanın yanı sıra, zorluk düzeyini arttıran başka müdahaleler de var. İnşaat işçileri, iyileştirilmiş atık su tesisleri gibi diğer mühendislik planlarının yanı sıra, komşu Küçük Zab havzasından göle su aktaracak 35 km uzunluğundaki bir tüneli kazma işinin çoğunu bitirdi.
IHE Delft'ten Karimi, bu stratejinin su kıtlığı sorununu kökünden çözüp çözmeyeceğini sorguluyor. "Yatırım odaklı şeylerin peşinden giderseniz, topluluklarla çalışmak zorunda değilsiniz. Davranışı değiştirmek zorunda değilsiniz" diyor. "Ama bu işe yaramayacak. Talep, arzı karşılamak için artacaktır." O ve diğer bilim insanları, ilk başta gölün sorunlarını arttıran bazı sürdürülemez hataların tekrarlanmasından korkuyor.
Su borularının çekileceği bölgelerdekiler de çok öfkeli. Kampanyacılar, İranlı yetkililerin, Urmiye'nin sorunlarını başkalarına dayattığını ve zaten kendisi ciddi su kıtlığından sersemlemiş olan Irak'a su fakirliğini aktardıklarını söylüyorlar. Su kıtlığının, İran'ın direnecek siyasi destekten yoksun ve Kürtlerin çoğunlukta yaşadığı bölgelerine havale edileceğinden endişe duyuyorlar. Tersine, gölün bulunduğu İran Azerbaycan vilayetleri, ülkenin siyasi olarak en etkili bölgeleri arasında.

Doğa için umut mu?
Bu günlerde göl, tarihi büyüklüğünün yaklaşık yarısı olan 2800 kilometre kareye geri dönmüş durumda. Ancak bunun ne kadarının restorasyon programından ve ne kadarının da yoğun yağıştan kaynaklandığı belli değil.
Urmiye'nin dirilişi ne kadar başarılı olursa olsun, kum fırtınalarının yakın zamanda dağılacağına veya zayıflayacağına dair hiçbir garanti yok. Çölleşme ortalığı kasıp kavururken, İran kendi sınırlarının çok ötesinde filizlenen toz duvarlarından mustarip.
Daha karmaşık olan ise gölün restore edildiği politik ortam. Bu yıl başkanlık seçim yılı ve göl restorasyonu biraz partizan bir görünüm kazandı. Washington merkezli bir gazeteci ve siyasi analist olan Negar Mortazavi, "Şahinler kesinlikle bu çevre sorununu ve gölün restorasyonunu Ruhani kampının bir başarı hikayesi olarak görüyor," diyor. "Ve açıkça bunu, destekçisi olmak istemedikleri bir rekabet noktası olarak görüyorlar ve medyalarının bunu savunmasını istemiyorlar."
Göl bu bağlamda çok önemli bir noktaya ulaştı. Göl şu anda hedef su seviyesinin 3 m altında. Ali Mirchi "Demek ki daha gidilecek epeyce yol var" diyor. "Göl restorasyon programında söyledikleri her şeyi takip ederler ve koşullar da uygun olursa, üç yıllık bir zaman diliminde belirlenen ekolojik seviyeye ulaşmak teorik olarak mümkün. Ancak 'normal' koşullara ulaşmak, 16 yıl kadar sürebilir."
Göl ileri doğru giderken bile, önündeki görevin ölçeği hiçbir azalma belirtisi göstermiyor. Yerleşik tarım uygulamalarını değiştirmenin zorluğunun ve büyük altyapı projelerinin yardımcı mı yoksa engel mi olacağı sorusunun yanı sıra, iklim değişikliğinin de ek baskısı var. İran için bunun daha fazla kuraklık, daha fazla sel ve daha şiddetli sıcaklık anlamına geleceği tahmin ediliyor.

Göl çevresindeki tarım arzileri artık kullanılamaz duruma geldi


Yine de, Urmiye'nin kötü durumunun çevresel bir uyanışı tetiklemesine yardımcı olabileceğine dair bazı kanıtlar var. Doğal manzaraların bozulmasına izin vermenin tehlikelerini ilk elden gören birçok İranlı, çevre sorunları konusunda daha bilinçli. Biraz sabır ve sürekli destekle, restorasyon çabasına dahil olanlar bunun başarılı olacağından eminler.
"Gölü restore etmek bir süreç. Parmak şıklatınca olacak iş değil" diyor Mohsen Soleymani Roozbahani. "Urmiye Gölü durumu, havzadaki en az 20-25 yıllık sürdürülemez gelişmenin bir sonucudur."
Urmiye halkı ise ihtiyatlı bir iyimserlik içinde. Su şimdi, gölün kuzeydoğu kenarındaki pek çok yerlinin referans noktası olarak kullandığı asırlık bir gemi onarım iskelesine yaklaşıyor. Göl neredeyse yirmi yıldır olduğundan daha ileri bir noktaya geldiği için heyecan tırmanmaya başlıyor.
Solmaz Daryani, "Şimdi amcam bile: su yaklaşıyor" diyor. "İnsanlar bir şeyler olduğunu görüyor. Belki artık biraz da olsa umut olduğunu düşünüyorlar."

Çeviri: Serap Şen
Fotoğraflar:  Solmaz Daryani
Kaynak: http://pschwartzstein.com/stories/the-return-of-a-once-dying-lake



URMİYE GÖLÜ


Urmiye Gölü, Rojhilat Kurdistan’ında İran devleti sınırları içerisinde kuzeybatı istikametinde, Batı ve Doğu Azerbaycan eyaletleri arasında yer alıyor. Göl, Orta Doğu'nun en büyük gölü konumunda. Aynı zamanda dünyanın en büyük ikinci tuz gölü olan Urmiye, 5 bin 200 kilometrekarelik yüz ölçüme sahip. Gölün en derin noktası kuraklıktan önce 16 metreyi buluyordu. Daha önce üzerinde 100'den fazla ada bulunan gölde, bu adacıkların çoğu yaşanan kuraklık sebebiyle etrafı toprak tepelere dönüştü. Urmiye Gölü ve Wan Gölü'nün su toplama havzalarını birbirinden ayıran su bölümü çizgisi Türkiye ile İran arasındaki sınırıda belirler. Havza büyüklüğü 52 bin 209 kilometrekare olan gölün dışarı akışı bulunmuyor. Urmiye Gölü'nün normal tuzluluk oranı 130-160 litreyken kuraklığa bağlı olarak suyun azalması ile birlikte bu oran 330 litre düzeyine çıktı. Rakamlar gölün tuz oranının deniz tuzluluğundan sekiz kat daha fazla olduğunu gösteriyor. Göl çevresi yüksek dağlarla çevrili ve su etrafında karasal iklim etkilidir. Yaşanan kuraklık öncesi göle 7 adet mevsimlik, 14 adet sürekli, toplam 21 akarsu ve 39 su kanalı ulaşıyordu. Urmiye Gölü üzerindeki Şahı Adası'nda Moğol hanı Cengiz’in torunu Hülagü’nin mezarı bulunuyor. Tarihi Kürt kenti Urmiye gölün kıyısındaki en büyük yerleşim yeridir. 1975'te Ramsar alanı ilan edilen göl, 1976'da ise UNESCO Biosfer rezervi listesine eklendi.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.