Paris, kendi utancında boğulacak

Selma AKKAYA yazdı —

  • Republique Meydanı’nda bir Cumhuriyet anıtının önünde özgürlüğün anıtı gibi Nagehan yoldaşının fotoğrafını taşıyan Evîn’e tanıklık etmiş ben, Evîn’in fotoğrafının etrafına özenle yerleştirilmiş mumlar ve çiçekleri yerleştiren yoldaşlarının arasındayım! 

Gün gelecek üç üç ölürken, susan Paris; kendi utancında boğulacak!

Bestesi daha yapılmamış acımız Sakine, Fidan ve Leyla varken, bilmiyorduk Paris bir kez daha utanacak. Neden üç; üç jenerasyon, üç ölürüz, daha gidilecek yolumuz, aydınlatacak yarınımız var derken, Paris’te vuruldu Evîn, Mîr, Abdurrahman!

Kapıların ardına hapsolmuş görüllere inatla direnenlerin Paris’ten İzmir’e, Rojava’dan Süleymaniye’ye oradan Paris’e hedef olmasını kimse bize tesadüf olduğunu söylemesin! Biliyoruz ağzından salyalarını akıta akıta hergün demeç veren düşmanımızın kim olduğunu. Biliyoruz ona kimi zaman destek, kimi zaman zemin olanların adreslerini de... Bu kez neye fit oldunuz; hangi ihaleyi, hangi karanlık kapı arkasında neyin pazarlığını yaptınız... Hakikat ortada, elbet bir gün adaleti de kendimiz sağlatacağız!

İkinci kez belki de en ağır yolculuğa çıkıyorum yazarken. Kelimeler ne acımı ne de öfkemi tarif etmeye yaramıyor. Republique Meydanı’nda bir Cumhuriyet anıtının önünde özgürlüğün anıtı gibi Nagehan yoldaşının fotoğrafını taşıyan Evîn’e tanıklık etmiş ben, Evîn’in fotoğrafının etrafına özenle yerleştirilmiş mumlar ve çiçekleri yerleştiren yoldaşlarının arasındayım! Gözlerimin önünde Mîr’in sahnedeki hali gelmiyor. Meydanları dolduran, kurşunların hedefi olan Kürtlerin evim dediği mekanın önüne her çıktığımda düşmana olan sözüm çok net, diğer taraftan bağıra çağıra sessiz çığlığımla, halkıma: Kalk, kalk, diren inadına,

İnsan olana umut verenler, üç üç vurulurken, Susan Paris’e karşı

Bir kanadı daha kırılmış güvercin gibi kaldırım kenarına düşmeyeceğiz inadına derken buluyorum kendimi.  

Kalk ayağa kalk inadına, kapıların ardına hapsolmuş görüllere inat, 

Diren, şu ruhları hapsetmiş cehenneme karşı;

Güneş bir kez daha doğacak, ağaçlar, bahara açacak, şarkılarda ve  ülkemin özgür yarınlarında buluşacağız!

Kalk kalk diren inadına!

Çünkü biliyorum, Evînleri, Mîrleri, Abdurrahmanları, Sakine, Leyla, Fidan, Deniz  ve Nagehanları halkımın inadına, inadına, can ve kanla ödediği bedel ve kurşunlara karşı öfkesiyle ördüğü direnişi  koruyacak... İşte o gün biz üç üç ölürken susan Paris; kendi utancında boğulacak!

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.