Rojava Devrimi bu yüzyılın doğumu

Dosya Haberleri —

Foza Yusuf

Foza Yusuf

Rojava Devrimi'nin 12. yılı vesilesiyle TEV-DEM Yürütme Kurulu üyesi ve PYD Başkanlık Konseyi Üyesi Foza Yusuf ile konuştuk...

  • Bizim devrim mücadelemiz 2012’de başlamadı, çünkü fikri, felsefi, kültürel ve direniş anlamında önemli bir mirası vardı. Rojava coğrafyasında Önder Apo’nun yıllar önce başlatmış olduğu direniş ve özgürlük felsefesinin coğrafyamızda hayat bulması ile birlikte 2012 yılında gerçekleşen 19 Temmuz devrimi toplumsal bir devrime dönüştü.
  • 19 Temmuz devrimi hem kadınlar hem de halklar için bir milattı. Yüzyılın doğumuydu. Şu ana dek çok önemli devrimci adımlar atıldı. Bu devrim bölgede yaşayan halklar adına ne kadar önemli stratejik sonuçlar doğurduysa, aynı şekilde kadınların ve erkeklerin özgürlüğü için de önemli gelişmelerin sağlanması için bir çığır açtı. 19 Temmuz kadınların öncülüğünde toplumsal bir devrimin önünü açtı.

ARJÎN NÛJÎN

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü paradigmasıyla Kobanê’de başlayan Rojava Devrimi 12. yılına girdi. Ortadoğu halkları ve tüm dünya için umut olan devrim aynı zamanda Kadın Devrimi olarak da biliniyor. 19 Temmuz 2012’den bu yana Kuzey-Doğu Suriye’de demokratik, ekolojik ve kadın özgürlükçü bir yaşam inşa ediliyor ve bu yaşam tüm dünya halklarına da bir alternatif sunuyor. Ancak dünyaya bir alternatif yaşam sunan Kuzey-Doğu Suriye’ye saldırılar da devam ediyor. Rojava Devrimi’nin başladığı süreçten bugüne kadar özellikle de kadın kazanımlarına dönük saldırılarla DAİŞ ve diğer cihatçı çetelerin yeniden canlanmasına neden olurken Türkiye’nin de buna destek sunan saldırıları her gün artarak sürüyor. Tüm bu saldırıların yaşandığı süreçte 11 yılını geride bırakan Rojava Devrimi’nde kadınların rolünü, devrim sonrası kadınların mücadelesinin topluma yansımasını TEV-DEM Yürütme Kurulu üyesi ve PYD Başkanlık Konseyi Üyesi Foza Yusuf ile konuştuk.

Rojava Devrimi'nde Kürt kadınlarının çok önemli bir misyon üstlendiğini tüm dünya artık biliyor. Devrimin 12’nci yılında siz kadınların rolünü nasıl değerlendiriyorsunuz?

Öncelikle, Mezopotamya’da yaşayan bütün halkların, kadınların 19 Temmuz Rojava Devrimi’ni kutlamak istiyorum. 19 Temmuz devrimi hem kadınlar hem de halklar için bir milattı. Yüzyılın doğumuydu. Şu ana dek çok önemli devrimci adımlar atıldı. Bu devrim bölgede yaşayan halklar adına ne kadar önemli stratejik sonuçlar doğurduysa, aynı şekilde kadınların ve erkeklerin özgürlüğü için de önemli gelişmelerin sağlanması için bir çığır açtı. Bizim devrim mücadelemiz 2011’de başlamadı, çünkü fikri, felsefi, kültürel ve direniş anlamında önemli bir mirası vardı. Rojava coğrafyasında Önder Apo’nun yıllar önce başlatmış olduğu direniş ve özgürlük felsefesinin coğrafyamızda hayat bulması ile birlikte 2012 yılında gerçekleşen 19 Temmuz devrimi toplumsal bir devrime dönüştü. Önder Apo tarafından bu coğrafyada ekilen tohum 2012 yılı devrimi ile hayat buldu. Bu ormanda yok sayılmış, hor görülmüş ve katliamlara uğramış bütün halklar ve inançlar hayat buldu. Kürt kadınları ve bölgede yaşayan kadınlar için 2012’de başlayan süreç bir sistem inşa etme, özgünlüğü çerçevesinde kurumlaşma, her alanda kendini örgütleme, örgütlülüğünü geliştirme ve özgürlüğünü elde etme imkanlarını yarattı. Bu sebeple 19 Temmuz devrimi kadınların öncülüğünde toplumsal bir devrimin önünü açtı diyebilirim. Kadınlar, bu devrimin siyasi anlamda gelişmesinde, askeri alanda özgürleşme ve savunmasında, kurumlaşmasında çok önemli bir rol oynadı. Kadınlar eğitim, öğretim ve daha önce yasaklanan, yok sayılan kadim dillerin canlanması ve gelişmesinde önemli bir rol oynadı. Kadınlar bununla birlikte özgürlük kültürünün ve özgürlük isteyen ahlakın gelişmesinde öncülük etti. Demokratik Ulusal Devrim’in gelişmesinin yanında kadın devrimi de gelişti. Birbirlerini tamamlayan birer unsur haline geldi. Yani gerçekleştirilen devrimden sonra kadın hakları ele alınmadı, bilakis gerçekleştiren devrimle birlikte kadınlar tüm haklarına kavuştu. Kadın devriminin paralel gerçekleşmesinin en büyük faktörlerden bir tanesi geçmiş kadın mücadelesinden çıkarılan derslerdir. Bu kadar saldırılara direnmesi ve bu kadar direngen olmasının temel nedeni kadının kendi renkleriyle devrimin omurgası konumunda yer alması ve bu devrime direk katılmasıdır.

Arîn Mîrkan gibi öncü güçlerinizin fedai eylemlerinin devrime katkısını bize anlatır mısınız?

Kürt kadınlarının kahramanlığı 2012 devrimi ile başlamadı. Kürt tarihine baktığımızda Kürt kadınları dönem dönem çok büyük kahramanlıklar göstermişler zaten. Kürt kadınlarının bıraktığı bu miras Kürt tarihinde çok görünürdür. Kurdistan tarihine baktığımızda Kürt kadınları Kurdistan topraklarında erkeklerin yanında cephede yer almış, zindanlarda büyük direnişler göstermiş, günü geldiğinde düşmanın eline geçmemek için kayalardan atlamış. Leyla Kasım, Zîlan, Sara, Zarife, Bêsê gibi kahramanların çizgisi Rojava Devrimi'nde de kendini gösterdi. Eğer bugün Arîn Mîrkan, Rêwan Kobanê, Barîn, Awesta, Hevrîn Xelef, Sosin, Jiyan Efrîn ve binlerce kahramanımızın destanından bahsediyorsak, bu Kürt kadınlarının bize bıraktığı direniş mirasıyla ilintilidir. Rojava’da kadınlar Kürtlerin direniş tarihinde önemli bir sayfa açtı. Kürt kadınlarının bu kahramanlıkları 21. yüzyıl kadın direnişinin sembolü oldu. Nasıl ki 20. yüzyılda dünyanın birçok yerinde öncü kadın kahramanları ortaya çıktıysa, 21. yüzyılda da Kürt kadınları gösterdikleri direniş ile dünyada direnen ve öncülük yapan kadınların sembolü haline geldi. Bugün dünyanın tamamında, Kürt kadınları bir kimliğe bürünerek, özgürlüğün sembolü haline geldi. Bu kesinlikle Kürt kadınlarının devrimde üstlendikleri rol ile bağlantılıdır. Bugün bütün kazanımları bu kahramanlara borçluyuz. Eğer verdiğimiz mücadele her gün daha da gelişip serpiliyorsa kaynağını o kahramanların direnişinden aldığını hatırlatmak gerekir.

"Leyla Kasım, Zîlan, Sara, Zarife, Bêsê gibi kahramanların çizgisi Rojava Devrimi'nde de kendini gösterdi. Eğer bugün Arîn Mîrkan, Rêwan Kobanê, Barîn, Awesta, Hevrîn Xelef, Sosin, Jiyan Efrîn ve binlerce kahramanımızın destanında bahsediyorsak, bu Kürt kadınlarının bize bıraktığı direniş mirasıyla ilintilidir. Bugün bütün kazanımları bu kahramanlara borçluyuz."

11 yılı geride bırakan Rojava Devrimi ile birlikte kadınların özellikle hangi alanlarda ne aşamaya geldiği konusunu biraz daha açar mısınız?

Devrimin 12. yılında kadınlar her alanda emekleri ve mücadeleleriyle birçok kazanım elde etti. Özerk Yönetim’in yürütmesinde kadınlar öncülük rolünü oynuyor. Meclislerin yüzde ellisini kadınlar oluşturuyor. Demokratik Özerk Yönetim kurumlarında eşbaşkanlık sistemi esas alınıyor. Kadınlar, Özerk Yönetim sistemi içerisinde özgün bir sistem ile kendilerini ifade ediyor. Kadını ilgilendiren konularda kadınlar tartışarak karar alıyor. Toplumsal adalet alanında Kadın Evi, Kadın Adalet Meclisi gibi kurumlar var. Bu kurumlar içerisinde, kadın adalet ve hak mücadelelerini takip ediyorlar. Önemli bir kazanım da bazı kantonlarda yasallaşan kadın kanunu. Önümüzdeki süreçte kadın kanunu DAİŞ’te kurtarılan bütün bölgelerde uygulama hedefi var. Savunma alanında kadın savunma birlikleri YPJ, HPJ ve Asayişa Jin hem kadını koruma hem de kadını örgütlemek amaçlı oluşturuldu. Yukarda bahsettiğimiz üç kurumun her biri kendi alanında çalışma yürütüyor. Devrimden sonra bütün siyasi partilerin eş başkanlık sistemine geçmesi kadın temsiliyeti anlamında çok önemlidir. Ataerkil bakış açısı büyük darbe aldı. Devrimde önce bazı alanlar kadına yasaklıydı. Devrimden sonra kadınlar kendi renkleri ile kendi iradeleriyle istisnasız her kurumda yer alabiliyorlar. Kadın ekonomi, sağlık, eğitim öğretim, ekoloji alanlarında sistemini geliştiriyor. Yani kadınlar, Özerk Yönetim sisteminde her alanda kendisini örgütlüyor ve örgütlülüğünü her anlamda geliştiriyor. Rojava’da kadın erkeğe mahkum değil. Kadın köyleri oluşturulmuş. Burada kadınlar kendi hayatlarını sürdürüyorlar. Jineoloji ve Jineoloji Bilimi komiteleri oluşturuldu. Rojava üniversiteleri bünyesinde Jineoloji Fakülteleri oluşturuldu.

Rojava Devrimi'nin ardından kadın mücadelesinin eğitim alanına yansımaları nedir?

Şüphesiz kadın devrimi kısa sürede tamamlanamaz. Bin yıllardır zihinsel kalıplar oluşturulmuş. Bunun değişmesi için zihinsel, kültürel, ahlaki ve fikri bir değişimin yani bir devrimin olması gerekiyor. Ki bu devrim için uzun bir zaman gerekiyor. Toplumumuzdaki bütün kadınların bu bilince ve bu iradeye eriştiği anlamına gelmiyor. Bunun için devrimi her eve götürmek istiyoruz. Devrimi kültürümüzün bir parçası haline getirmek istiyoruz. Kişilikte değişim ve dönüşümü gerçekleştirmek istiyoruz. Cinsiyetçi ve köhnemiş zihniyeti değiştirmek için eğitim ve öğretime çok önem vermemiz gerekiyor. Kadın hareketi olarak iki konu üzerinde çok duruyoruz. Birincisi her evin içerisine özgürlüğü götürmek, ikincisi toplumun eğitimi için akademik çalışmaların yürütülmesi. Bunun yanında kadının örgütlenmesi ve elde edilen değerlerin savunması için toplumsal bir savunmanın oluşturulması.

Sizce daha fazla ne yapılmalı?

Devrim sonuçlanmış değil. Devrimin gelişmesi ve savunması için çalışmalarımızı daha da güçlendirmeliyiz. Geçen sene Kuzey-Doğu Suriye Özerk Bölgesi’nde Toplumsal Sözleşme gündeme alındı ve tartışma yürütüldü. Kurulan komisyonun yüzde ellisini kadınlar oluşturdu. Şu anda kadın devrimini ve kadın haklarını toplumsal sözleşmenin bir parçası haline getirmek istiyoruz. Devrimin üzerinde şekillendiği prensipleri kalıcı hale getirmek istiyoruz. Kadınlar için hazırlanan kanunların toplumsal sözleşmede de yer almasını, topluma kabul ettirmesi çabası içerisindeyiz. Bu temelde kadınların en önemli çalışmalardan bir tanesinin bu olduğunu belirtmek istiyorum.

Her evden başlayarak, köylerden şehirlere kadar kadın örgütlenmesini her alanda geliştirme çabamız var. Bu örgütlenme devrim kültürüyle her yerde hayat bulmalıdır. Ancak bu şekilde cinsiyetçi kültür yok edilebilir.

DAİŞ’in elindeki kadın ve çocuklar için nasıl bir yol izliyorsunuz?

Verdiğimiz mücadele sonucunda çok sayıda kadın ve çocuk özgürleştirildi. Şu anda da kayıp kadınlar özellikle Şengal’de kaçırılan kadınların bulunması için çalışmalarımız devam ediyor. Kaçırılan bazı kadınlar, kamplarda veya farklı yerlerde gizlenerek yaşamaya çalışıyor. İçlerinde bir korku var. Şu anda bunları bulup içlerindeki korkuyu yok ederek, tekrardan yaşama kazandırmaya yönelik tüm imkanlarımızı seferber ediyoruz.

Bu devrim ile birlikte Kürt kadınlarının dünyadaki tüm kadınlara ilham kaynağı olmasını nasıl yorumluyorsunuz? Bu sizde nasıl bir duyguya neden oluyor?

Kadın sorunu sadece Kürtlerde yok, bilakis bütün dünyada gerek şahsi gerek toplumsal alanda var. Bu anlamda kadınlarda, bu sorundan kurtulmak için yeni bir fikre büyük bir ihtiyaç ve istek var. Önder Apo’nun Jineoloji felsefesi bütün kadınlar için önem arz ediyor ve bir manifesto niteliğindedir. Bu manifesto dünyanın her yerinde bir ihtiyaç olarak görülüyor. Bugün milyonlarca kadın bu paradigma etrafında toplanıyor ve ilham alıyor. Kürt kadının mücadelesi 20. yüzyılda Avrupa’da ortaya çıkan feminizm hareketini dönüştürerek yeni temeller üzerinde gelişmesini sağladı. 20. yüzyıl feminizm de bir sıkışma vardı. Bu anlamda Kurdistan Özgürlük Mücadelesi'ni veren kadınlar, bu sıkışmayı da ortadan kaldırdı. Kürt kadın hareketi 21. Yüzyılda hem paradigma anlamında hem de pratik anlamda kadın öncülüğünü yapıyor. Bu da bizim için büyük bir onur. Dünyadaki kadınlara güç, öncülük ve yollarını aydınlattığımızı görmek bizde bir motivasyon ve moral yaratıyor. Bu da gösteriyor ki bizim ödediğimiz bedeller sonuçsuz değil. Bu da kararlılığımızı daha da arttırıyor. Biz ne kadar dünya kadınlarına ilham oluyorsak, dünya kadın mücadelesi de bizim için çok büyük bir ilham kaynağı oluyor.

Bugün dünyayı sarsan “Jin Jiyan Azadî” sloganı ilk defa Önder Apo tarafından formüle edildi. Bu anlamda Önder Apo’nun bir eseridir. Binyıllardır devam eden ataerkil sistem, insanlığı bitme noktasına getirdi. Jin Jiyan Azadî sloganın formülasyonu 21. yüzyılın sorunlarının çözülmesi için anahtar rolünde bir perspektif. Gerçekten de kadın özgürleşirse yaşam da özgürleşir.

Jin Jiyan Azadî sloganı artık tüm kadınların dilinde ve dünyada kadınların ortak bir sloganına dönüşmüş durumda. Jin Jiyan Azadî sloganın gösterdiği perspektif nedir?

Bugün dünyayı sarsan “Jin Jiyan Azadî” sloganı ilk defa Önder Apo tarafından formüle edildi. Bu anlamda Önder Apo’nun bir eseri olduğuna vurgu yapmak istiyorum. Bin yıllardır devam eden ataerkil sistem, insanlığı bitme noktasına getirdi. Hastalık gibi, savaş gibi, büyük ölümlerin yaşandığı büyük felaketlerin yaşandığını görüyoruz. Jin Jiyan Azadî sloganın formülasyonu 21. yüzyılın sorunlarının çözülmesi için anahtar rolünde bir perspektif. Gerçekten de kadın özgürleşirse yaşamda özgürleşir. Kadın yaşamın içerisinde uzaklaştırıldığında yaşam anlamını yitirdi. Özgürlük esir alındı. 21. yüzyıl perspektifi olarak kadının özgürlüğü olmadan hiçbir toplum özgürlüğü inşa edemez. Son olarak şunu söylemek isterim, Devrimin ilk yıllarını yaşıyoruz. Biz daha devrimin inşa sürecindeyiz. Bu süreçler çok zor ve sancılı geçer. Her gün ağır bedeller ödüyoruz. Devrimin üzerinde ağır saldırılar var. Bu devrim gerçekleşmesin ve halkların demokratik sistemi başarıya ulaşmaması ve yok edilmesi için egemen güçler, cinsiyetçi güçler, uluslararası güçler farklı yol ve yöntemlerle saldırıyorlar. Kazanımları korumak için büyük bir çaba gerekiyor. Bundan dolayı kendimizi örgütlemeli ve savunma güçlerimizi kuvvetlendirmeliyiz. Ortaya çıkan bu devrimi korumak için, Kuzey-Doğu Suriye’de yaşayan kadınlar kadar dünyadaki bütün devrimci, demokrat kadınların da çaba sarf etmesi gerekiyor. Ortaya çıkan bu değerleri korumak için herkese görevler düşüyor.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.