Savaşın kıyıya vurduğu kadın: Samira

Kadın Haberleri —

Zaxo'daki Şarya Kampı

Zaxo'daki Şarya Kampı

  • DAİŞ’in soykırımından kurtulan binlerce Êzîdî, Şengal Dağı’na sığındı. Ardından Êzîdîlerin bir kısmı KDP denetimindeki Dihok ve Zaxo’daki kamplara yönlendirildi. Ancak yaşadıkları trajedi burada da sona ermedi. Bu kamplarda Êzîdî kadın ve çocukların başına gelmeyen kalmadı. 

Savaş, insanlığın başına gelebilecek en büyük felakettir. Savaşın dünya yüzeyinde ve insan yüreğinde yarattığı yıkım uzun yıllar onarılamaz. Her canlı, insanın ürettiği ve  yürüttüğü savaştan nasibini alır. Felaket, bulaşıcı bir hastalık gibi her yere yayılır. İnsanın ilkel benliği, yaşam iç güdüsü, onu yaşadığı felaketle birlikte dünyaya savurur. İnsan açlığın, yokluğun, hastalığın ve ölümün pençesine düşer. Bu tür zamanlarda örgütsüz, bilinçsiz, toplumsallığından uzak insan; ne olursa olsun, nasıl olursa olsun yaşamak için bilinçten bağımsız, içgüdüsel olarak çırpınır. İşte insanın bu örgütsüz, zayıf anının peşine düşen savaş tacirleri iş başına geçer ve salt yaşama içgüdüsüyle hareket eden insanı amaçları doğrultusunda yönlendirir. Bu politikanın parçası olan kişi artık geri dönemeyecek bir şekilde savrulur. 

Savaşın yeryüzünde en fazla etkilediği canlı ise kadındır. Eril zihniyetin ürettiği savaşta ölen, göç eden, göç yolunda tecavüze uğrayan, kaybolan, sömürülen, alınıp-satılan, ganimet kabul edilen, her aldığı nefes zulme dönen kadın, ruhsal, zihnisel, fiziki olarak felaketlerin en büyüğünü yaşar. Eril zihniyetin istila alanına dönüşen kadın, an gelir yaşama küser. O yüzden erkek için savaşın hikayeleri ‘kahramanlıklarla’ doluyken, kadın için trajedilerle doludur. 

Şarya Kampı’ndaki Samira

Adı Samira olarak kodlanan kadının hikayesi de trajedilerle örülü. 

3 Ağustos 2014’te Şengal’e yönelik soykırım saldırılarında DAİŞ’ten kaçan Samira ve ailesi Şengal Dağı’na sığınır. Burada KDP’nin propagandası ve yönlendirmesiyle birçok insanla birlikte Dihok’taki kamplara gider. O kamplarda Êzîdî kadın ve çocukların başına gelmeyen kalmaz. KDP denetimindeki Şarya Kampı’nda kalan Samira’nın hikayesi de diğerlerinden farksız değil.

Yerinden edilmişlerin kampı

KirkukNow’tan Ammar Aziz’in kaleme aldığı Samira’nın hikayesi Dihok’ta ‘yerinden edilmişler kampında’ yaşayan ve evlilik dışı doğan 6 yaşındaki kız çocuğunun okula gidemiyor olmasıyla başlıyor. Güvenlik gereği ismi Jina olarak kodlanan çocuk, annesi Samira’nın (30) kendisiyle evlenmeye söz veren bir gençle ilişkisi sonucu dünyaya gelir. Fakat Samira’nın hikayesi daha eskidir. 

Samira’nın trajedisinin başlangıcı

Ağustos 2014’te DAİŞ Şengal’e saldırdığında Samira’nın ailesi El Kahtaniye bölgesinden (Til Uzer) kaçarak Şengal Dağı'na sığınır. O zamanlar 22 yaşında olan Samira, Şengal Dağı'nda altı gün geçirdikten sonra annesinden Başûrê Kurdistan bölgesine gitmesine izin vermesini ister. 

Samira neden Şengal Dağı’ndan ayrıldığını şöyle anlatıyor: “Şengal Dağı'nda hayat çok zordu, oradaki sıcağa ve diğer zorluklara dayanamıyordum, o sırada çok sayıda insan dağdan ayrılıyordu, annemden gitmeme izin vermesini istedim. Onlar da bana izin verdi. Dihok’a kadar bana eşlik ettiler.”

‘Neden yalnız yaşıyorsun?’

Bir süre herkesin üst üste yaşadığı Dihok’taki kampta kalan Samira DAİŞ’tan kaçan Êzîdîlerle birlikte Zaxo'daki Şarya Kampı’na nakledilir. Samira’ya yalnız yaşayabileceği bir çadır verilir. Aynı yılın sonunda, iki kadın Samira'yı çadırında ziyaret eder. Samira bunlardan birini kamptan tanıdığını söyleyerek, “Bana, neden yalnız yaşıyorsun? Yakışıklı ve kibar bir genç adam var, evlenmek istiyorsan seni onunla tanıştıracağız” dediklerini anlatıyor. Samira'nın onlara yanıtı, genç adamla tanışmaya hazır olduğu ve onunla evlenip evlenmeyeceğine karar vereceği yönünde olur. Sonrasını Samira şöyle anlatıyor: “Birkaç gün sonra genç adamla tanıştım, konuştuk ve mahkemede benimle evlenirse onunla evlenmeyi kabul edeceğimi söyledim. O da bunu kabul etti ve birlikte yaşamak istediğini ifade etti.”

Evliliği bahaneler üreterek erteler

10 günlük görüşme ardından adam, Samira ile düğün hazırlıklarını konuşmaya başlıyor. Onuncu günün sonunda Samira, “O gün bana yaklaşmak istedi ama bana dokunmasına izin vermedim” diyor. Adamın birlikte olma dayatmalarına ilk dönemler izin vermeyen Samira, “Bir gün geldi ve benimle mahkemede evleneceğine yemin etti, sonra iki ay o çadırda karı koca gibi birlikte yaşadık” diye anlatıyor. Birlikte oldukları süre boyunca, “Ona her gün nikah için mahkemeye ya da din adamına gitmesini söylerdim ama bugün değil yarın diyerek her seferinde beni oyalıyordu. Bazen acele ettiğimi söyler bana kızar, bahaneler üretirdi” diye devam ediyor Samira.

Samira hamile kalınca kaçar

Sevgiliyken erkek arkadaşının gelecekteki çocuklarına isim vermek için sürekli yeni isimler bulduğunu ve bunun kendisini memnun ettiğini anlatan Samira devamla anlatıyor: “Eskiden çocuğumuz olursa mutlu olacağını ve evleneceğimizi düşünürdüm. Mart 2015’te Şarya Kampı’ndaki sağlık merkezine gittim. Test yaptırdım ve hamile olduğumu öğrendim. Ona hamile olduğumu söyleyince bir anda yüzü değişti, üzüldü, sinirlendi ve bana ‘hamilesin de ne demek’ dedi... Aynı günün akşamı bir çanta getirip eşyalarını toplamaya başladı. Nereye gittiğini sordum. Bana ablasının hastanede olduğunu ve durumunun kritik olduğunu, onu ziyaret edeceğimi ve sonra döneceğini söyledi. Ona neden eşyalarını ve kıyafetlerini alıyorsun? diye sordum…”

.
Samira, Şarya Kampı’nda kalan Êzîdî kadınlardan biriydi. Yaşadıklarından ötürü bir sığınma evine nakledilen Samira, ‘babası olmadığı’ gerekçesiyle 6,5 yaşındaki kızına kimlik çıkartamıyor. Samira’ya sunulan tek seçenek, ‘Ya kızını evlatlık vereceksin ya da biriyle evleneceksin!’

şarıdan gelen organizasyon destek verir

Adam o günden sonra telefonunu kapatır ve kaybolur. Samira yaşadıklarını bir sır gibi saklamaya çalışsa da günden güne karnı büyür. Kamptaki dedikodulardan kaçınmak için çadırdan dışarıya çıkmaz. 

KDP’nin denetiminde olan Şarya Kampı’na bu adamın nasıl geldiği, kim olduğu ve kampta nasıl kaldığı ise bilinmiyor.

Samira, “İki kez kürtaj olmaya çalıştım ama her seferinde pişman oldum. Bir gün kamp yönetiminin eşlik ettiği bir organizasyon beni ziyaret etti ve ilk kez onlara hikayemi anlattım" diyor. Dışarıdan gelen organizasyonun desteğiyle kamp yönetimi, Samira’yı Dihok merkezindeki özel bir sığınma evine transfer etmeye karar verir. Samira adını bilmediği bu kampta 28 Ocak 2015'te kızını dünyaya getirir.

Adamı mahkemeye veriyor ama

Kızının doğumunun ardından çocuğunun babasına dava açmaya karar veren Samira, organizasyon ve güvenlik yetkilileriyle birlikte mahkemeye gittiğini anlatıyor: “Mahkemede yargıç bana o kişi hakkında bilgim olup olmadığını sordu. Ben de ‘hayır’ dedim… Sonra kızımla kampta yaşamak isteyip istemediğimi sordu. ‘Evet’ dedim ama kampımı değiştirmek istediğimi söyledim.”

Samira şimdi adı açıklanmayan bir kampta 6 yıldır kızı Jina ile yaşıyor. 

Babası o günden bu yana konuşmuyor

Birkaç kez yaşadıklarından ötürü intihar etmeye çalışan Samira uzun bir süre yaşadıklarını ailesinden saklıyor. Bazen annesi ve kız kardeşiyle telefonda görüşen Samira, “2014'te Şengal Dağı'ndan ayrıldığımdan beri, kızım 40 gününü tamamlayana kadar babam benimle hiçbir şekilde konuşmadı. Ona yaşadıklarımı anlattım ve o zamandan beri onlarla görüşmedim” diyor.

Şu anda, Samira'nın ebeveynleri ve erkek kardeşleri de dahil olmak üzere tüm ailesi Şengal’de yaşıyor.

Samira Şengal Dağı’nda dayanamadı

Samira'nın erkek kardeşi Halil Haci telefon üzeri KirkukNow’ın sorularını cevaplıyor. Halil şöyle diyor: “Samira, Şengal Dağı'ndan izinsiz ayrıldı. Babam defalarca gitmemesini istedi ama kız kardeşim Şengal Dağı'nda kalmaya dayanamadı, herkes aç ve susuzdu, çocuklar ekmek için ağlıyordu, o da sabrını yitirdi... Annem, babam istememesine rağmen Samira'nın Kürdistan Bölgesi’ne gitmesine izin verdi.” 

İsterse onu alacağız, ablam suçlu değil

Ablasının başına gelenlere de değinen Halil Haci şunları kaydediyor: “Bu genç adam, kız kardeşimi aldattı ve ona cinsel saldırıda bulundu… Biri, kampta böyle bir şeyi yapmaya nasıl cesaret etti? Nasıl olur da o kişi hakkında bilgi sahibi olmazlar?”

Halil, “Ablamız şu anda psikolojik olarak kötü durumda” diyerek, Samira’yı kampta kaldığı 7 yıl boyunca ziyaret etmedilerini söyleyerek, “Ancak karar verirse onu alacağız, çünkü o suçlu değil” diyor. 

Psikolojik durumu iyi değil

Samira’nın şu anda kızıyla birlikte yaşadığı kampın eski müdürü İbrahim Hadir, “Samira kampa geldiğinden beri psikolojik durumu iyi değil, güvenlikle yakın bir takibe aldık” diyor. Hadir, asayiş güçlerinin Hoteri’de ikamet eden Samira’nın eski erkek arkadaşının kimliğini tespit ettiklerini aktarırken, aynı zamanda bir Êzîdî olan ve yerinden edilmişler için kampları yöneten Şengal'deki Barzani Yardım Vakfı'ndan sorumlu kişi, zanlının Irak'ı terk edip Avrupa’ya göç ettiğini söylüyor.

Sonuç; Samira’nın davacı olabileceği bir adam dahi ortada yok. Ne kimliği, ne yeri ne de gittiği yer bilinmiyor. KDP asayişi, yetkilileri, kamp yöneticileri, mahkeme, adamı bulamadıklarını iddia ediyor. 

Kızını evlatlık vermeyi reddetti

İbrahim Hadir, “Samira'nın davasını uluslararası kuruluşlara getirdik. İki Êzîdî ve Müslüman aile Samira'nın kızını evlat edinmek istediklerini bile dile getirdiler” diyor ve Samira’nın bunu kabul etmediğini aktarıyor.

6 yaşını dolduran Jina'nın bu yıl okula gitmesi gerekiyor. Ancak bir nüfus cüzdanı veya resmi bir belgesi yok. Geçen yıl Samira, kızı ve teyzesiyle Şengal’in Sinûnê nahiyesine gittiğinde Irak hükümeti kontrol noktasından sorumlu kişiler ondan kızının kimliğini göstermesini istiyor. Zor durumda kalan Samira şöyle anlatıyor: “Yalan söylüyorsun dediler, bu çocuk senin kızın değil dediler. O durumdan çok zor kurtuldum. Nüfus cüzdanımda bekar yazıyor… Şüphelerini dile getirdiler ve nasıl o zaman senin kızın diye sorguladılar.”

Kimlik verilmediği için okula gidemiyor

Kızının okula gitmesini çok istediğini söyleyen Samira “Ama kamp, okul yönetimi, kimliği olmadığı sürece onu okula kabul etmeyeceklerini söylediler” diyor. 

Çocuk Hakları Evrensel Beyannamesi’ne göre, her çocuğun eğitim görme hakkı var ve bunu yapmaktan alıkoymak, bir hak ihlalidir. Irak Nüfus Kanunu'na göre, çocuk babasının veya büyükbabasının adını taşır, aksi takdirde kendisine herhangi bir resmi belge verilemez. Jina’nın bu nedenle kimlik kartı yok ve o her türlü haktan mahrum.

Samira evliliğe zorlanıyor

Halen KDP’nin kontrolündeki bir kampta kalan Samira ve kızının yaşadığı kampın yöneticisi, "Çözüm Samira'nın biriyle evlenip kızının adını yeni babasının adına kaydettirmesi. Şu ana kadar kampa altı -yedi kişi gelip Samira ile evlenmek istedi. Mahkemede resmi olarak onunla evlenmek istiyorlar ama o evlenmeyi reddetti. Bu kıza ne biz ne de ilgili makamlar kimlik çıkaramıyoruz. Çünkü yasaya göre babasının adının bilinmesi gerekiyor. Çünkü yasa onun annesine atfedilmesine izin vermiyor” diyor. 

 

DAİŞ’lilerin tecavüzü sonucu 4 bin çocuk doğdu

"Benim adım annemin adı" kampanyası organizatörlerinin hazırlamış olduğu istatistiki verileri göre; Irak'ta 2014-2017 yılları arasında DAİŞ’ın kadınlara tecavüzü sonucu 4 bin çocuk dünyaya geldi ve bu çocukların hiçbirinin kimliği yok.

Ebeveynleri bilinmeyen çocuklar için “uygun bir çözüm” bulmak amacıyla Irak Nüfus Kanunu’nda özel bir değişiklik yapılması için mücadele eden “Benim adım annemin adı” kampanya organizatörleri; baba, büyükbabanın adının yanı sıra annenin baba veya soyadının çocuk için kimlik çıkarmaya yeterli olmasını talep ediyor. Yani baba ve babanın babası dışında, anne ve annenin babasının varsa soyadının çocuğa verilmesi ve kimlik sahibi olması talep ediliyor.

Akibetleri bilinmiyor 

Avukat ve kampanya üyesi olan Rajaw Mahmud daha önceki bir açıklamasında, “Nüfus Kanunu’na göre bir çocuk, babasının veya büyükbabasının adını taşır, ancak bu hakkı bekar annelere, örneğin ebeveynleri olmayan çocuklara vermez. Toplumsal sorunlar ya da mezhepsel farklılıklar nedeniyle bilinen veya DAİŞ’in tecavüzü sonucunda doğanlar ya da anneleri yasal olarak DAİŞ militanlarıyla evli olanların da akıbeti bilinmiyor” diyor ve çocukların sorunların çözümü için çaba sarf ettiklerini anlatıyor.

HABER MERKEZİ

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.