Sömürge aydınının anti-sömürgeci tavrı

İlham BAKIR yazdı —

  • Türkiye Cumhuriyeti tarihi boyunca TKP ve bu damardan gelen ulusalcı solun tavrı birbirinin kopyası gibidir. Siyasetçilerin içerisine düştükleri pragmatizm, iktidar ile kurdukları ilişki, kolonyalist kibir, savundukları komünist fikirlerin tam zıddı bir ırkçı batağa sürüklemiştir onları.

TKP’den tevarüs etmiş Türkiye’deki ulusalcı sol kesimin ülkenin emperyalizme karşı bir savaş verilerek kurulduğu argümanı, bu damardan gelen bütün solcuların bulaşık olduğu ağır ırkçılığın kaynağıdır. Kendilerinin ülkedeki anti-emperyalist damarın temsilcisi oldukları ve başta Kürtler olmak üzere etnik, kültürel, dinsel yahut başka bir kimliğin bağımsızlık, özerk bir yaşam vb. haklar talep etmesini emperyalizmin halkları bölmek için başvurduğu bir yöntem olduğu söylemi de kaynağını bu argümandan alır. Elbette bu durum, Sovyetler Birliği TKP’sinin bir şubesi olarak kurulmuş ve SBKP’ye hizmet etmekten başka görevi olmayan tüm komünist partiler için geçerlidir. 

Cezayir’de sömürgeciliğe karşı verilen mücadelede Cezayir ulusal kurtuluş hareketi karşısında ciddi bir başarısızlık yaşayan sağcı hükümetin yerini sosyalist partiye bırakması ve Fransız Komünist Partisi’nin desteği ile kurulan sosyalist hükümetin sol, anti-emperyalist, hümanist argümanları kullanarak, özgürlük talep eden Cezayirlileri ilkel, geri kalmış, vahşi ve terörist olarak damgalayarak kolonyalizmi yücelten davranışı ile Türkiye Cumhuriyeti tarihi boyunca TKP ve bu damardan gelen ulusalcı solun tavrı birbirinin kopyası gibidir. Siyasetçilerin içerisine düştükleri pragmatizm, iktidar ile kurdukları ilişki, kolonyalist kibir, savundukları komünist fikirlerin tam zıddı bir ırkçı batağa sürüklemiştir onları. İşte tam da burada ülkenin aydın, sanatçı, bilim insanı yani entelektüel gücü en devrimci, en radikal bir biçimde doğrunun yanında yani özgürlük isteyenin özgürlük taleplerinin yanında yer alır. Fransız entelektüel camiası Cezayir savaşı ve Cezayir ulusal kurtuluş mücadelesi karşısında bu görevini hakkıyla yerine getirmiş onlarca aydına sahip olmuştur. Savaşın bitmesinde ve Cezayirlilerin özgürlüklerine kavuşmasında bu aydınların çok önemli bir rolü vardır.

Bugün Fransa’nın hem sağı hem solu tarafından bir aziz, bir büyük düşünür, bir büyük edebiyatçı olarak tasvir edilen Albert Camus kolonyalizmle kurduğu ilişkide kolonyalizmin yüzünü yumuşatıp, kabul edilebilir bir sevimliliğe kavuşmasını sağlamaya çalışırken; Jean Paul Sartre, Andre Breton, Simone de Beauvoir, Francis Jeanson gibi, dönemin en çok tanınan aydınlarından aralarında bulunduğu 121 fransız aydını, Fransa'yı kendi değerlerine ters düşmekle, emperyalist olmakla suçlar ve her gün yüzlerce insanın öldüğü bir savaş ortamında, "reddetmenin" önemini açıklar, Fransız halkını devletlerine karşı itaatsizlik yapmaya ve Cezayirlilerle haklı davalarında dayanışmaya çağırırlar. Fransız halkı adına, ezilen Cezayirlilere yardim etmeyi kendi görevleri olduğunu düşünenlere saygı duyduklarını, bu tarz eylemleri onayladıklarını ve kolonyalist sistemin yıkılmasına kararlı bir şekilde katkıda bulunan Cezayir halkının davasını, bütün özgür insanların davası olduğunu deklare edip Fransa'yı haksız ve kirli bir savaş yürüttüğü için mahkum ederler.
 
Türkiye’de bu sayıda ve bu kararlılıkta savaş karşıtı bir tutumun gelişmiş olması durumunda bu kirli savaşın bu kadar büyümesi mümkün müydü? Bunca insanın ölmesi, bunca kaynağın insan öldürmeye, doğayı tahrip etmeye harcanması. Peki ya savaş politikalarının arkasında sırt tutan, alkış çalan sözüm ona aydınların, sanatçılar, tam tersi bir tavır içerisinde olsalardı, bugün kendilerinin de bu kadar şikayet ettiği “insan kalitesinin çok düştüğü, ahlaki çürümenin çok derinleştiği, yolsuzluğun, hırsızlığın, tecavüzün, tacizin bu kadar meşru hale geldiği” şeklindeki tespitlerinin bir yeri olur muydu? Evet tespitleri doğru. Toplum büyük bir moral değer çözülmesi yaşıyor, toplum büyük bir açlık ve sefaleti yaşıyor.  Herkesin kanını donduran, izleyen herkesin isyan ettiği bir sokak hayvanları barınağında hayvanların başlarına vura vura öldürülmeleri olayı tekil bir olay mıdır? Savaş politikaları ile derinden bir ilgisi yok mudur? 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.