Meczuplar ülkesinde cinnet halleri

İlham BAKIR yazdı —

  • Çalan, hırsızlayan, dolandıran Kâbe’den bir fotoğraf, Türk bayrağı ile çekilmiş bir fotoğraf ve süfli ırkçılık kokan birkaç sosyal medya paylaşımı bütün ayıpların perdesi yapılıyor.

Memleketin çivisi çıkmış, tuz kokmuş, su çürümüş. Devasa ayıplar, yalanlar, talanlar, soygunlar, hırsızlıklar, zulümler, işkenceler, baskılar, tedip ve tenkiller; toplumun yaşamının, aklının, ruhunun orta yerinde çürümüş, kokmuş, kurtlanmış çöp dağları gibi yükselirken Türklük ve Müslümanlıktan dikilmiş devasa perdeler her gün her gün yeniden bu çöplerin üstüne seriliyor. Çalan, hırsızlayan, dolandıran Kâbe’den bir fotoğraf, Türk bayrağı ile çekilmiş bir fotoğraf ve süfli ırkçılık kokan birkaç sosyal medya paylaşımını bütün ayıpların perdesi yapıyor. Bırakalım devlete, sisteme, iktidara muhalif politika üretmeyi, uygulamalarına itiraz etmeyi; mağduriyet yaşanan, hak ihlaline, hak kaybına uğranan en ufak bir durum ve olayda bile, mağdurun geliştirdiği en ufak bir itiraz bile Türklüğün ve Müslümanlığının sorgulandığı, vatan hainliği yaftasıyla susturulduğu, hatta lince uğratıldığı bir sokak mahkemesine dönüştürülüyor. Artık iktidar taraftarlığı, vatan, millet, bayrak, Türklük, Müslümanlık ajitasyonu yapmak, her bir bireye hükümler kesen, cezalar yağdıran bir yargıç, hatta bu kesilen hükmü infaz eden birer cellat olma hakkı sağlıyor.

İktidar partisi ve çevresinde kümelenmiş koalisyon ortakları dünyanın en adi, en rezil, en bayağı suçlarının birlikte kotarıldığı bir suç şebekesine dönüşmüş. “Bu kadarı da olmaz” dedirten her şeyin bir sonraki gün daha beteri yaşanıyor. Beterin beterinin beteri üzerine her gün bir beter daha ekleniyor. Neredeyse tamamına yakınını denetimine aldığı basın yayın kuruluşları, sosyal medya trolleri vasıtasıyla, bütün bürokrasisi ile her gün her saat her dakika topluma milliyetçilik, ırkçılık, dincilik, kadın düşmanlığı, Kürt, Ermeni, Yahudi, Hristiyan, Alevi düşmanlığı pompalıyor; dini, etnik, kültürel, cinsel kimliği ve yaşam tarzı farklı olan insanlar devletin en tepesindeki adamdan sokaktaki sıradan insana kadar herkes tarafından düşmanlaştırılıyor, hedef gösteriliyor. Bu düşmanlaştırma ve hedef gösterme politikası bütün soygunların, yoksulluğun, sömürünün perdesi yapılıyor;  Kürtlere karşı sürdürülen kanlı savaşın ve zulmün meşrulaştırılmasına araç kılınıyor.  

Böyle bir durumda beklenir ki bütün ülkeyi, coğrafyayı uçuruma sürükleyen bu politikalara karşı başta ana muhalefet partisi olmak üzere muhalefet partileri bu soygun, talan, hırsızlık, ayıp ve zulüm düzenine karşı tutarlı bir itiraz geliştirsin ve iktidarın elindeki manipülasyon aracı olan ezan, din, bayrak, vatan gibi aparatları değersizleştirsin; milliyetçi, ırkçı, dinci, düşmanlaştırıcı söylemi ve uygulamaları etkisizleştirecek, teşhir edecek politikalar ve söylemler üretsin. Muhalefet bunun yerine iktidar ve çete ortaklarıyla en milliyetçi, en vatansever, en vatan haini savar yarışına giriyor. Bu yarışta öne geçerse buradan güç devşireceğini, toplum nezdinde puan toplayacağını düşünüyor. İktidarın şoven politikalarının etkisinden az buçuk uzak kalmış kesimler de muhalefet tarafından zehirleniyor. Ve elbette toplum, milliyetçilik, dincilik, mukaddesatçılık konusunda ihtisas yapmış, arkasına her türlü gücü yığmış olan iktidar koalisyonu dururken muhalefetin iktidardan rol çalan bu politikasına prim vermiyor. İktidar söylem ve politikalarını taklit ettikçe muhalefet, iktidarın değirmenine su taşımaya devam ediyor.  

Beklenir ki kendine muhalif diyen ülkenin aydını, yazarı çizeri, sanatçısı, gazetecisi bu kokuşmuş ırkçı, dinci, cinsiyetçi dile karşı çıksın, hakkı, adaleti, eşitliği, demokrasiyi, barışı savunsun, iktidarı ve muhalefeti teşhir etsin. Fakat ne gezer, iktidar ve onun kopyası muhalefetten daha beter "Tanrı Dağı kadar Türk, Hira Dağı kadar Müslüman” olma yarışında en önde bayrak sallıyor. Dünün en sosyalist şairi bugünün Kemalist şairi Ataol Behramoğlu, kendisini Ermeni olmakla suçlayan bir sosyal medya kullanıcısına, Ermeni olmanın bir suçlama olmayacağını, Ermenilerin bu toprakların gadre uğramış mazlum bir halkı olduğunu söylemek yerine kendisinin ne kadar Türk olduğunu ispatlama yarışına giriyor. Sair sanatçı, yazar, gazeteci ve değeri kendinden menkul aydını ne yapıyor, Filistin’e destek mitinginden çıkmış ve Hilafet bayrağı taşıyan birisine laik cumhuriyet adına yumruk atan bir “ilerici” meczubu sahiplenerek, gericiliğin suratında patlamış bir yumruk üzerinden muhalefet, haz ve intikam devşirme peşinde.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.