El edep el haya

İlham BAKIR yazdı —

  • Depremi tüm dehşeti ile yaşamış, sevdiklerini, varını yoğunu, geleceğini yitirmiş, bir parça canına başını sokacak yer, bir lokma ekmek, bir yudum su bulmakta zorlanan insanları oy vermezlerse hizmet alamayacaklarıyla, yani bir lokma ekmeği ve bir yudum suyu ellerinden almakla tehdit eden bir politikacı bırakalım yuhalanmayı, toplum içine çıkamaz hale getirilmesi gerekirken, nasıl hala rağbet, iltifat görebilir? 

Edepsizlik, hayasızlık bir toplumsal dokuda bu kadar mı rahat mekân tutar? Bu kadar mı kolay hayasızlık edilir? Bu kadar açık açık bir edepsizlik nasıl mümkün olur? Bu kadar hayasızlık, edepsizlik nasıl bu kadar yaygın bir kabule, onaya, rızaya mazhar olur? Artık çatlamış ar damarından değil, ar damarının yarıldığı açık bir kanalizasyondan bahsedilebilir ancak. Eden ediyor hadi, anladık. Eden, utanmasını, vicdanını, ahlaki tüm değerlerini yitirmiş; varsa yoksa güç, kudret, zenginlik. Geriye kalan hiçbir şeyin değeri yok. Geriye kalan hiçbir kimse, şey, varlık bir değere tekabül etmiyor nezdinde. Peki ya bu edepsizliğe maruz kalan, bu hayasızlığın gadrine uğrayan, buna nasıl tahammül edebiliyor?

Depremi tüm dehşeti ile yaşamış, sevdiklerini, varını yoğunu, geleceğini yitirmiş, bir parça canına başını sokacak yer, bir lokma ekmek, bir yudum su bulmakta zorlanan insanları oy vermezlerse hizmet alamayacaklarıyla, yani bir lokma ekmeği ve bir yudum suyu ellerinden almakla tehdit eden bir politikacı bırakalım yuhalanmayı, toplum içine çıkamaz hale getirilmesi gerekirken, nasıl hala rağbet, iltifat görebilir? Nasıl rıza oyu alabilir ve hükmünü, iktidarını sürdürebilir? Böylesi akılları yerinden oynatan, ruhlarda onulmaz yaralar açan bir yıkıma maruz kalmış insanların, yıkılan evlerinin yerine villa aldıkları için evlerinin yıkıldığına sevindikleri nasıl söylenebilir? O yıkıntıların altında sevdiklerini, canlarını bırakan insanların gözünün içine baka baka nasıl bu kadar rahat bu ifadeleri sarf edebilir? Yıkıntının altında kalan kızının cansız elini tutarak oturan o babanın ruhundaki acıları, depremleri hangi sarayın konforu, lüksü dindirebilir? Bir politikacı nasıl bunu söyleyerek seçim propagandası yapabilir? Böylesi bir zalimliğin, zulmün, doğayı, cümle canlıları, insanı ve insanın yarattığı tüm moral değerleri bu kadar itibarsızlaştıran bir zihniyetin nasıl tarafgiri olmaya devam edilebilir? Nasıl hala bu kadar kalabalık kitleler bu söylem sahipleriyle aynı safta durmaya, onlara rıza göstermeye, onay vermeye hatta alkış tutmaya devam edebilir?

Evde bir tane patates, bir tencere yemek kokmuşsa o koku herkesi rahatsız eder, o kokunun kaynağından kurtulmaya bakar insan. Kokunun kaynağı dışarı çıkarılır, izole edilir, evin pencereleri açılır ev havalandırılır. Temiz, havadar bir evde dışarıdan gelen bir insanın ayak kokusu hemen fark edilir, yaydığı koku büyük rahatsızlık yaratır. Herkesin ayağının koktuğu bir evde ise koku bir rahatsızlık sebebi değildir, burunlar koku almaz olmuştur. Herkesin çöplükten beslendiği bir yerde, çürüme, çürümenin yaydığı koku kimseyi rahatsız etmez. Ülke, muktedirlerin devasa bir çöplüğüne döndü. Artık herkes bu çöplükten besleniyor, bu çöplükten nasibine düşen çöpün miktarını artırmaya çalışıyor. Bırakalım ayağı kokmayanı, artık nefesi, ruhu kokmayan insan sayısı her geçen gün o kadar azalıyor ki!

Muktedire sözüm ona muhalif olanların da muktedirlerden zerre kadar farkı yok kokuşmuşluk, edepsizlik, hayasızlık konusunda. Kim nerden aday olacak, ne kadar ihale kovalanacak, pasta kiminle kim arasında ne kadar paylaşılacak kavgasından başka zerre anlam ifade etmeyen seçim denen maskaralığa bunca kitlesel dahiliyet, yüksek rağbetin de bir tek anlamı var. İnsanlar, bu bölüşülen pastadan, kurulan şaşaalı talan sofrasından arta kalanlardan payına bir şeyler düşürme derdinde. Zulme itiraz, adil ve hakça paylaşım, edep ve ar sahibi bir yönetişim, sadece ve sadece birkaç örgütlü yapının ve bir avuç onurlu, haysiyetli insanın derdi. Ve hayat hala küçük bir parça da olsa yaşanabilir durumdaysa, kırıntı da olsa hala bir umut varsa bu insanların yüzü suyu hürmetinedir. İyiliği çoğaltacak, çöpleri toplayacak, kokuşmuşluğun böğrüne lavanta çiçekleri ekecek olan bu insanlardır. Edep ve haya yine bu insanlar sayesinde geri gelecek eğer gelecekse.

 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.