Akademinin sefaleti ve Kobanê Üniversitesi

İlham BAKIR yazdı —

  • Kobanê üniversitesi, Mattew’in tarif ettiği sefil akademinin bir devam ettiricisi değil, bizatihi Matews’in mevcut akademi ve eğitim sistemi için dile getirdiği sefaletin bir antitezi olarak vücut bulmak üzere yola çıkılan bir yer, bir düzlemdir.

Rojava’nın Kobanê kentinde Özerk Yönetim tarafından 2018 yılında yapımına başlanan yeni üniversite binası geçtiğimiz hafta sonu resmi olarak faaliyete girdi. 2017 yılında kurulan üniversitenin bünyesinde edebiyat, eğitim, doğa bilimleri, tıp, teknoloji, muhasebe, dil, yönetim ve hukuk bilimleri ile sosyal bilimler enstitüleri bulunuyor. Türk devletinin ardı arkası kesilmeyen işgal saldırıları, bombardımanları, katliamları, alt yapı tesislerini tahrip etme çabaları, Türk ve Suriye devletlerinin desteklediği paramiliter çetelerin istikrarsızlığı süreklileştirmeye ve bir düzenin oturmasını engellemeye dönük saldırıları altında bir üniversitenin kurulması gerekli midir ve ne kadar gerçekçidir? 

Jan D. Matthews, “Akademinin Sefaleti Üzerine” adlı kitabında, akademiyi ve eğitimi tanımlarken iktidarın, kadim Grek kültüründen bu yana insanlara işlediği “öğrenim” ile okullarda öğrettiği en önemli hayat becerisinin, itaat etmek olduğunu vurgular. Yazar, sol sosyalist çevrelerce de çokça tartışılan “akademiler nasıl daha iyi olabilir?” sorusu yerine “akademiler veya okullar gerekli midir?” sorusunun sorulması gerektiğini ileri sürer. Matthews’e göre öğrenim ve akademi “Dışarıda var olan iktidarı işlemden geçirerek içeriye alan ve iktidarı içimizde kurmamızı sağlayan bir burjuva icadı ve tekniğidir.” Dolayısıyla da akademiler, iktidarın devamlılığını sağlayacak olan bireylerin yetiştirildiği, bireylerin otorite için yeniden şekillendirildikleri kapitalist sistemin aygıtlardan ibarettirler. Eğitim ve akademi alanındaki kuramcılar ve akademisyenler de iktidarın uygulayıcıları olarak ürettikleri kuramlar ve bilgiyle insan davranışlarının ve düşüncesinin iktidar için nasıl kontrol edilebileceğinin anahtarı olarak işlev görmektedirler.

Mattew’in mevcut akademi geleneği ve yapısıyla eğitim sistemi için ileri sürdüğü görüşler, son derece güçlü tespitler ve analizler içermekle birlikte eleştirilen akademi ve eğitim sistemi için alternatifin ne olması gerektiğine dair derli toplu bir önermesi, bir teklifi yoktur. Mevcut akademilerin ve eğitim sisteminin insanları sistemin kölesi kıldığı, itaati öğrettiği, bilgiyi ezilenlerin aleyhine kapitalist sömürü çarkının hizmetinde kullandığı bütün sol ve sosyalist yapıların temel eleştirisidir elbette. Fakat itiraz edilene alternatifin üretilmesinde ne yazık ki çok fazla üretilmiş teori ve hayata geçirilmiş bir sistem bulunmuyor.

Kürt Özgürlük Hareketi, kendisini örgütleyişini, yaşamdaki sorunlara çözüm arayışını, insanın doğa içerisindeki varlığına anlam kazandırma çabasını bir akademi olarak tanımlıyor ve konumlandırıyor, bunun kuram ve felsefesini yaratmaya çalışırken bir yandan da pratik ayaklarını oturtmaya çalışıyor. Kürt Özgürlük Hareketi’nin bilgiye ve akademiye bakışı ve kurduğu bağlam son derece dolaysız bir şekilde özgürlük fikriyle doğrudan orantılıdır. Akademiler insanın fikren, ruhen ve bedenen özgürleşmesinin yaratıldığı yerlerdir. İtaati değil itirazı, kabulü değil sorgulamayı, rıza üretmeyi değil tartışma ve eleştiriyi önceler. Bilgi üretiminin ve özgürleşmenin, özgürleştirici bilginin, toplumsal değişim ve dönüşümün temel dinamiği olduğunu bir ölçü olarak geliştirir.

Kobanê üniversitesi, Mattew’in tarif ettiği sefil akademinin bir devam ettiricisi değil, bizatihi Matews’in mevcut akademi ve eğitim sistemi için dile getirdiği sefaletin bir antitezi olarak vücut bulmak üzere yola çıkılan bir yer, bir düzlemdir. Bilgi üretimi, felsefe, öğrenme, sanatsal ve ekonomik üretim, toplumsal ilişkiler dizgesini, her türlü köleleştirici, hiyerarşik, sömürgen ilişki biçimini reddeden bir yerden kurar. Her türlü iktidar biçimiyle mücadeleyi esas aldığı gibi bilginin iktidarıyla mücadeleyi de esas alır. Elbette şimdiye kadar akademi kurmak üzere geliştirdiğimiz deneyimler, özellikle toplumsal alanda gerçekleştirilmeye çalışılan akademileşme deneyimlerinin ortaya çıkardığı sonuçlar, bizlerin de Mattew’in akademinin sefaleti için söz ettiklerinden çok fazla azade olmadığımızı, sistemin akademi geleneğinden ve bilgi üretme ve eğitim sisteminden çok fazla kopamadığımızı ortaya çıkarmıştır. Fakat Kürt Özgürlük Hareketi periferisinde akademi bağlamında sorulması gereken soru “akademi gerekli midir?” sorusu değil, “nasıl ve ne için akademi” sorusudur.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.