Türklüğün kibir bataklığı

İlham BAKIR yazdı —

  • Kürt için yasa, anayasa, hukuk işletilmediğinde susarsan, o suskunluk bir gün ayağına takılacak prangaya dönüşecek illaki.
  • Kürt anasını görmesin diye yapılan ve yapıldığı görmezden gelinen her şey her geçen gün bir Türk’ün daha anasını görememesine yol açıyor.

Son yüzyılda, Kürtlerle Türkler arasında en büyük ayrışma ve farklılaşma nerede yaşandı derlerse olaylar, gelişmeler karşısında yaşanan şaşkınlığın derecesindedir derim. Türk cephesinde özellikle son on yıldır yaşanan siyasal ve toplumsal gelişmeler, olaylar karşısında şaşkınlıktan şaşkınlığa, dehşetten dehşete düşme; duyduklarına, gördüklerine inanamama “bu kadarı da olmaz” deme hali ağır bir travmatik iklimde seyrediyor. Müesses nizamın, bu devletin başta yargısı ve zaptiyesi olmak üzere tüm kurumlarının ne menem bir şey olduğunu devletle ilişkilerinde en az yüzyıldır deneyimleyen Kürtler içinse şaşılacak hiçbir şey yok. 

Kürt’ün bu gök kubbe altında yaşamadığı şey, rast gelmediği zulüm kalmadı. Evrensel hukuk, Kürtler için zaten işletilmediği gibi kendi yaptıkları anayasalar ve yasalar bile söz konusu Kürtler olunca uygulanmadı, esnetildi, gevşetildi, gerdirildi. Kürt’e yapılan zulüm, katliam, uygulanan her türlü hukuk her türlü milli ittifakla cezasız bırakıldı, hatta çoğu zaman ödüllendirildi. Kürtler bir şeyi de çok iyi bilir ki, kendisine reva görülenlere seyirci kalanlara da bir gün mutlaka sıra gelir. İşte şu anda sırası gelenler bu büyük şaşkınlığı yaşıyor. Bu kadar Türk iken nasıl oluyor da Kürtlere yapılan onlara da yapılabiliyorun şaşkınlığını. 

Mesela, hükümetin denetimine aldığı yargı Anayasa Mahkemesi kararını yok saydığını, uygulamayacağını söyleyince tüm muhalefet, basın, barolar, sivil toplum kuruluşları böyle bir şey ilk defa oluyormuş gibi dehşetten dehşete düşüyorlar. Kürt olmayan bir milletvekili için uygulanıyor olması dehşetin kaynağı. Yoksa Kürt milletvekilleri için yasalar, anayasa, anayasa kararları defalarca çiğnendi ve Türkler bundan dolayı dehşete düşmediler. Bir Türk sanatçının konseri yasaklanıyor, “böyle bir şey nasıl olabilir”i dehşet içinde yaşıyorlar. Gezi davasında belgesiz, kanıtsız, tanıksız onlarca yıllık cezalar çıkıyor, bir sivil direnişe böyle yaklaşılmış olmasını akılları almıyor. Gazeteci, gazetecilik yaptığı için tutuklanıyor,  cezaevine giderken yüzünde bunun nasıl olabileceğinin şaşkınlığıyla gidiyor. İktidar, kazanamadığı yerde seçimleri tekrarlatıyor, demokrasiye darbe yapıldığına dair bir dehşeti yaşıyorlar. Milletvekilinin dokunulmazlığı kaldırılıyor, milletvekili tutuklanıyor, dehşete düşüyorlar. Devleti de iktidarı da çok iyi bildikleri için devletten, iktidardan, müesses nizamdan gelen hiçbir şey Kürtleri şaşırtmazken beyaz Türklük alı al moru mor haller yaşıyor, küçük dilini yutuyor.

Bileşik kaplar teorisinden habersiz Türklüğün muhalefeti, aydını, sanatçısı Kürt’ün eksiltildiği kaba kendilerinin akacağını, aktıkları kapta kendilerinin de eksiltileceğinden şuursuzca bihaber. Barış istiyorsan herkes için isteyeceksin, Filistinli için isteyip Kürt için istemezsen, Kürt’ün başına düşen bomba umurunda olmazsa asla barışın hüküm sürdüğü bir ülken olmayacak. Süren savaş senin yoksulluğun, demokrasi yoksunluğun olacak. Kürt için yasa, anayasa, hukuk işletilmediğinde susarsan, o suskunluk bir gün ayağına takılacak prangaya dönüşecek illaki. Yıllarca ve halen Kürtlerin film yapması engellendi, yaptıkları filmler festivallerde sansürlendi, gösterimleri yasaklandı, sustun. Şimdi ülkenin en prestijli en büyük festivalleri sırasıyla iktidarın isteklerine boyun eğerek filmleri yasaklıyor, festivalleri iptal ediyor, festivallerin içeriğini değiştiriyor, istenmeyen filmleri festivallere almamak için akla ziyan mazeretler yaratıyor. Kürt sanatçılar, adeta kelle koltukta sanatlarını icra edebiliyorlar. Onların sanatlarını yasaklayanlar, sizin sanatınızı yasaklamayacaklar mı sanıyorsunuz? Kürt’e yaşatılan kültürel ve siyasal çöl seni de içine almayacak mı sanıyorsun?

Peki, Türk halkı, Türk siyasetçiler, Türk sanatçılar, akademisyenler, gazeteciler, aydınlar bir yüzyıldır Kürtlere bunların yapıldığından bihaberler miydi? Habersiz olmadıkları, bir tepki göstermedikleri gibi çoğu zaman da destekçisi olmadılar mı bu zulmün. Peki, bir gün hesap gerektirdiği için kendilerinin de bir öteki olabileceklerini, bunun kendilerine de döneceğini, hiç hesap etmediler mi? Elbette etmediler. Egemen ulus kibrinin yarattığı sağırlık, körlük bunu görmelerine engel oldu. Halen engel olmaya devam ediyor. Kürt anasını görmesin diye yapılan ve yapıldığı görmezden gelinen her şey her geçen gün bir Türk’ün daha anasını görememesine yol açıyor. Ama ne yazık ki bu ülkenin en büyük talihsizliği bazı istisnalar dışında aydınlarının olmayışıdır. Hamas’ın İsrail’deki sivillere cehennemi yaşattığı günün hemen ertesinde İsrailli aydınların kendi devletlerini bu cehennemden sorumlu tutan tavırları bu coğrafyaya hiç nasip olmadı ne yazık ki?

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.