Tüm kayıpların annesi
Dosya Haberleri —

Emine Ocak
Devlet dersinde kaybedilenlerin sesi ve Cumartesi Anneleri'nin ilk ismi Emine Ocak'ı kaybettik.
- O bir milat. Kayıpların seslerinin peşinde bir ömür süren mücadelenin ilk feneri oldu. Emine Ocak, dokunmaya kıyamadığı evladının, Hasan'ın kokusunun peşinde 30 yıl durmadan, usanmadan mücadele etti. Acı haber tez duyuldu. Bir anne daha evladının akıbetini görmeden göçüp gitti. Yüreği, sağlığı bu kadar dayanabildi.
- İlk ateş yakanlardan Emine Ocak'ın, sağlık sorunları ilerlemiş de olsa evladının akıbetini sormaktan vazgeçmiyordu. Emine anne ile en son Cumartesi Anneleri'nin 1000'inci hafta eylemleri vesilesiyle konuşmuştuk. 89 yaşındaki Emine anne, “Yaralıyım, Galatasaray’daki tüm anneler, tüm kadınlar yaralı” diyordu.
- Gazetemize konuşan ve Emine annenin yaşamını yitirmesini büyük üzüntüyle karşıladıklarını söyleyen İHD Eşbaşkanı Av. Eren Keskin, "Emine Anne kayıplar mücadelesinde öncü bir kadındı. Ömrü boyunca oğluna olan özlemiyle, bu acıyla yaşamış bir insana bu devletin çok büyük bir borcu var" dedi.
GÜLCAN DERELİ / İSTANBUL
O bir milat. Kayıpların seslerinin peşinde bir ömür süren mücadelenin ilk feneri oldu. Emine Ocak, dokunmaya kıyamadığı evladının, Hasan'ın kokusunun peşinde 30 yıl durmadan, usanmadan mücadele etti. Mevsimler geçti, yaralar geçmedi… Yağmurda ıslandılar, kar ve fırtınaya tutuldular, kavuran sıcaklarda yandılar, içlerinde evlat ateşi yanıp durdu… Çağ değişti, acı değişmedi… Evlatlarını ararken bazıları göçüp gitti; dün de öyle bir sabaha uyandık. Acı haber tez duyuldu. Bir anne daha evladının akıbetini görmeden göçüp gitti. Yüreği, sağlığı bu kadar dayanabildi. Emine Ocak, 20 Haziran’da solunum yetmezliğine bağlı olarak kalp krizi geçirdi. 26 Ocak'ta ise yoğun bakıma alınmıştı. 23 Temmuz 2025 sabahına kadar, son nefesine kadar çocuğunun akıbetini sormaktan vazgeçmedi. Haberi Emine anneye yoldaş olmuş evladı Aysel Ocak, haberi şu sözlerle duyurdu: "Annem... Kartanem oğluna mı kavuştun. Her birinin ardından ciğerlerimizi parçalayarak yaktığın ağıtlarla uğurladığın sevdiklerine mi kavuştun… Ya biz yaz sıcağında dona kaldık… Annem.."
Eylemin öncüsü oldu
Türkiye yakın tarihi bir kayıplar tarihidir. Ama aynı zamanda bir inadın, sonsuz gibi görünen bir eziyete karşı sonsuz direnmenin tarihidir. 1990’lı yıllarda kör kuyulara atılanların, kuytu köşelerde vurulanların sayısı 17 binleri geçti. İşte Cumartesi Anneleri’nin hikayesi burada başladı… Yıl 1995. Hasan Ocak 21 Mart 1995’te Gazi Mahallesi olayları sonrası gözaltına alındıktan sonra kaybedildi. Ocak’ın annesi Emine Ocak, ailesi ve arkadaşları 55 gün boyunca Hasan Ocak’ı aradı. 15 Mayıs’ta, Ocak’ın işkence edilmiş cansız bedeni Beykoz’da kimsesizler mezarlığında bulundu. Ve ardından Cumartesi Anneleri ilk kez 27 Mayıs 1995’te, Galatasaray Meydanı’nda oturma eylemi yaptı. 15-20 kişilik grupla başlayan eylem zamanla büyüdü, Kürdistan’ı kasıp kavuran kayıpların sesiyle meydanlara taştı.
Çocuklarımızın kokusu bize gelecek
İlk ateş yakanlardan Emine Ocak'ın, sağlık sorunları ilerlemiş de olsa evladının akıbetini sormaktan vazgeçmiyordu. Emine anne ile en son Cumartesi Anneleri'nin 1000'inci hafta eylemlerini vesilesiyle konuşmuştuk. Emine anne, “Yaralıyım, Galatasaray’daki tüm anneler, tüm kadınlar yaralı” diyordu ve sözlerine şöyle devam ediyor: “Bizim her günümüz önceki günden daha zor geçiyorsa çocuklarımızın eli bize uzanmıyor diyedir, sesi kulağımıza gelmiyor diyedir. Çocuklarının, babalarının, kardeşlerinin, eşlerinin mezarlarına çiçek götüremeyenlerin günü nasıl geçer ki? Biz annelere bu acıları yaşatanlar ceza aldığında, adalet geldiğinde, mezarlarına bir çiçek götürdüğümüzde çocuklarımızın kokusunu bize gelecek. Ben dayanıyorsam bu yüzden dayanıyorum. Hala yaşıyorsam, bunun için yaşıyorum. Son nefesime kadar kayıplarımızı soracağım, kimse ölmesin demeye devam edeceğim, adalet isteyeceğim.”
Oğlumdan hiç vazgeçmedim
Emine Ocak, “30 Ağustos Dünya Kayıplar Günü” nedeniyle 2019 yılında kamuoyuna, yazdığı bir mektupla seslenmişti: "Ben 27 Mayıs 1995'te Galatasaray'a ilk çıkan annelerden biriyim. Oğlum Hasan Ocak öğretmendi. Kimseyi incitmeyen, herkesin yardımına koşan, yüreği insan ve doğa sevgisiyle dolu bir sosyalistti. Sokakta oynayan çocuklara dağıtmak için her zaman cebinde şeker ya da sakız taşırdı. 21 Mart 1995'te beni aradı, kızım Aysel'in doğum günü için balık ve pasta alacağını söyledi. Hasan'ım eve bir daha gelemedi. Nereye gittiysek; 'bizde yok' diyorlardı. Hasan'ı gözaltında görenler polislerin Ona çok ağır işkence yaptığını söylüyorlardı. 'Gözaltı listesinde Hasan'ın ismi yazılıydı gördük' diyorlardı. Hasan'dan önce gözaltında kaybedilenlerin aileleriyle işte o zamanlarda İnsan Hakları Derneği’nde tanıştım. Bu acıyı, bu zulmü yaşayan ilk ben değildim. Başka kimse yaşamasın diye acılarımızı birleştirmeye, başkalarına umut olmaya o zamanlarda başlamıştık. Başvurmadığım yer kalmadı. Bir boşluğun içindeydim, oğlumun başına ne geldiğinin belirsizliği yakıp kavuruyordu yüreğimi. Ama oğlumu aramaktan hiç vazgeçmedim. Oğlumu bulma umudumu hiç kaybetmedim. 58 gün sonra adli tıp kayıtlarında oğlumun fotoğraflarını buldu çocuklarım. İşkence edilmiş, öpmeye kıyamadığım güzel yüzü tanınmaması için parçalanmış. Çocuklarım o fotoğrafları bana göstermediler. Hasan'ım kimsesiz değildi ama yapılan işkenceleri kimse görmesin diye Kimsesizler Mezarlığına gömmüşler. Kimsesizler Mezarlığı'ndan çıkardık Hasan'ımı, kendi mezarlığımıza gömdük. Sonra kayıp yakınları ve insan hakları savunucularıyla oturup, bir daha kimse gözaltında kaybedilmesin diye her cumartesi Galatasaray Meydanı'nda sessizce oturmaya karar verdik. Biz vazgeçersek bu ülke kaybedenlerin cenneti olmaya devam edecek. Biz vazgeçersek bu ülke yakınlarını arayanlar ve adalet isteyenlerin cehennemi olmaya devam edecek. Biz vazgeçersek, adalet hiçbir zaman sağlanmayacak."
Defalarca gözaltına alındı
Evladının akıbetini öğrenmek ve sorumluların yargılanmasını sağlamak için yıllarca adalet mücadelesi yürüten Emine Ocak, Galatasaray Meydanı’nda her cumartesi yapılan oturma eylemlerinde en ön safta yer aldı, yaşadığı tüm baskılara rağmen adalet arayışını sürdürdü. Defalarca polis şiddetine maruz bırakılan Cumartesi Anneleri ve Emine Ocak’ın yürüttüğü mücadele, insan hakları hareketinin en uzun soluklu ve en sembolik direnişlerinden biri olarak tarihe geçti. Yıllarca Galatasaray Meydanı'nda kayıplarının akıbetini soran, katledilen yakınlarının sorumlularının yargılanmasını isteyen Cumartesi Anneleri'ne, Galatasaray Meydanı, OHAL gerekçesiyle 2018’den itibaren kapatıldı. Polis her hafta meydana çıkan kayıp yakınlarını ablukaya aldı. Ağustos 2018’de gerçekleşen 700'üncü hafta eyleminde Cumartesi Anneleri'ni engellemek isteyen polisler Emine annenin de aralarında olduğu çok sayıda kişiye saldırdı.
Vazgeçmeyeceğim, vazgeçmeyeceğiz
Ancak tüm baskılara rağmen Emine Ocak mücadelesinden geri adım atmadı, her fırsatta adalet talebini haykırdı. Hep aynı soruyu sordu: “Oğlumu gözaltına alanlar belli. Gözaltında olduğunu inkâr edenler belli. Neden hâlâ yargılanmıyorlar?” Emine Ocak, 700'üncü haftada polis şiddetine maruz kaldı. Yaşlı ve yorgun bedeni iki polis tarafından çekiştirilerek gözaltına alındı. Emine anne 1997'de aynı meydandan gözaltına alınmıştı. Aynı kare 2018'de tekrar ediyordu. Ancak tüm bu şiddet ve işkencelere rağmen Emine anne asla pes etmedi. 2019'da yaşamını yitiren Cumartesi Annesi Elmas Eren için yazdığı mesajda, "Sana söz o meydanda fotoğraflarımızı taşıyana kadar vazgeçmeyeceğim, vazgeçmeyeceğiz” diyen Emine Ocak, vazgeçmedi. 5 yıl boyunca yasaklara ve polis şiddetine rağmen meydana gitmeyi sürdüren Emine Ocak, Aralık 2023’teki 975'inci haftasında, oğlunun fotoğrafıyla yeniden meydandaki yerini aldı. Bu saldırı sonrası hakkında "Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet" suçlamasıyla dava açıldı yargılandı. 14 Mart’ta sona eren yargılamada beraat kararı çıktı.
Bu mücadele bitmez
Mücadelenin hiç bitmeyeceğini bilen Emine Ocak, yine bir mesajında "Devleti yönetenler hesap vermemek için hepimizin ölmesini bekliyor ama bir gün mutlaka hesap verecekler. Çünkü biz anneler ölsek bile, çocuklarımız, torunlarımız ve mücadele arkadaşlarımız kayıplar bulunup, adalete ulaşıncaya kadar susmayacaklar" derken, kendisinden sonra da adalet mücadelesinin süreceğini biliyordu.
Devletin annelere borcu var
Gazetemize konuşan ve Emine annenin yaşamını yitirmesini büyük üzüntüyle karşıladıklarına dikkat çeken İnsan Hakları Derneği (İHD) Eşbaşkanı Av. Eren Keskin, "Emine Anne, Emine Ocak aslında gözaltında kayıplar mücadelesinde çok önemli isimlerden biriydi. O tarihlerde Kürdistan'da çok yoğun baskılar vardı ve çok fazla insan gözaltında kaybediliyordu. Orada bu mücadele için baskılar çok yoğundu ama İstanbul'da gözaltında çocukları Hasan Ocak ve hemen ardından Rıdvan Karakoç kaybedildiğinde bu iki aile gözaltında kayıplara karşı önemli eylem başlattı. Bu iki ailenin öncülüğünde mücadele başlamış ve bu ailenin kadınlarının öncülüğünde başlamış bir mücadeledir. O nedenle de Emine anne gözaltında kayıplar mücadelesinde öncü bir kadındı. Bir yanıyla o mücadeleci kişiliği, bir yanıyla herkesi seven, saran bir anne sıcaklığıyla herkese davranan çok sevilen bir insandı. Uzun süredir yoğun bakımdaydı. Orada da direndi aslında. Yani ömrü boyunca oğluna olan özlemiyle, bu acıyla yaşamış bir insana bu devletin çok büyük bir borcu var." Keskin, Emine annenin naaşının 24 Temmuz sabah 10.00’da Galatasaray Meydanı’na getirileceğini daha sonra son yolculuğuna uğurlanacağını kaydetti.
***
Onurlu mücadelesini yaşatacağız
Haberin duyulmasının ardından sanal medya üzerinden birçok taziye mesajı yayınlandı. Başta DEM Parti Eşbaşkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan, DBP Eşbaşkanları Çiğdem Kılıçgün Uçar ve Keskin Bayındır, DEM Parti milletvekilleri, HDK Eşsözcüleri Meral Danış Beştaş ve Ali Kenanoğlu'nun yanı sıra CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ve aydınlar, yazarlar, insan hakları savunucuları, Barış Akademisyenleri ve daha yüzlerce isim haberi üzüntüyle karşıladıklarını ve Emine Ocak’ın mücadelesini devraldıklarını duyurdu.
"Ailesinin, Cumartesi Annelerinin/İnsanlarının ve hepimizin başı sağolsun. Emine annenin onurlu mücadelesini ve anısını her daim yaşatacağız…”
* * *
Kayıplarının akıbetini öğrenemediler...
Çok sayıda anne mücadele sürecinde yaşamını yitirdi. Kayıplarını ararken yaşamını yitiren o isimlerden bazıları şöyle:
*Berfo Kırbayır (Cemil Kırbayır'ın annesi) 21 Şubat 2013
*Şahsenem Cihan (Süleyman Cihan'ın annesi) 28 Mayıs 2015
*Zeynep Güney (Veysel Güney'in annesi) 13 Ekim 2012
*Ali Güney (Veysel Güney'in babası) 4 Ocak 2014
*İsmail Yedigöl (Nurettin Yedigöl'ün babası) 28 Aralık 1998
*Fatma Morsümbül (Hüseyin Morsümbül'ün annesi) 25 Aralık 2016
*Baba Ocak (Hasan Ocak'ın babası) 28 Haziran 2001
*Veli Tekin (Düzgün Tekin'in babası)
*Cevriye Altunbaş (Zeki Altunbaş'ın annesi) 31 Mart 2015
*Asiye Doğan (Seyhan Doğan'ın annesi)
*Ramazan Doğan (Seyhan Doğan'ın babası) 24 Ağustos 2010
*Hediye Coşkun (Abdurrahman Coşkun'un annesi) 18 Mayıs 2017
*Fatime Taşkaya (Hüseyin Taşkaya'nın annesi) 17 Ekim 2015
*Ziyneti Türkoğlu (Talat Türkoğlu'nun annesi) 13 Temmuz 2007
*Kesriye Demir (Abdurrahim Demir'in annesi) 1 Ocak 2016
*Asiye Karakoç (Rıdvan Karakoç'un annesi) 7 Aralık 2016
*Kiraz Şahin (İsmail Şahin'in eşi) 27 Şubat 2015
*Mehmet Bozışık (Salih Bozışık’ın abisi) 27 Ağustos 1998
*Koçeri Kurt (Üzeyir Kurt'un annesi)15 Aralık 2017
*Mehmet Demir (Abdurrahim Demir'in abisi) 27 Ocak 2018
*Makbule Babaoğlu (Nazım Babaoğlu'nun annesi) 10 Ağustos 2017
*Ali Rıza Toraman (Hüseyin Toraman’ın babası)
*Fatma Örhan (M.Selim, Hasan ve Cezayir Örhan) 18 Nisan 2019
*Meryem Baskın (Mecit Baskın'ın annesi) 16 şubat 2019
*Elmas Eren (Hayrettin Eren'in annesi) 19 Ağustos 2019
*Anik Can (Metin Can'ın annesi) 16 Eylül 2019
*Halil Şahin (İsmail Şahin'in babası) 30 Eylül 2019
*Fincan Bilgin (31 Aralık 2005 Kenan Bilgin’in annesi)
*Şehriban Yakut (Yahya Yakut’un annesi)
*Kemalettin Eren (Hayrettin Eren’in babası)
*İsmail Kırbayır (Cemil Kırbayır’ın babası)
*Zeycan Yedigöl (Nurettin Yedigöl’ün annesi) 22.10.2020
*Fatma Kırbayır (Cemil Kırbayır’ın kardeşi) 12 Mayıs 2024
*Saffet Yaman (Hüsamettin Yaman'ın annesi) 04 Aralık 2023
*Sare Demir (İbrahim Demir'in annesi) 02 Temmuz 2022
*Feriha Efeoğlu (Ali ve Ayhan Efeoğlu'nun annesi)
*Osman Efeoğlu (Ali ve Ayhan Efeoğlu'nun babası)















