Velidebağ Korusu 22 yıldır rantlaşmaya karşı direniyor

Toplum/Yaşam Haberleri —

VELIDEBAG

VELIDEBAG

  • 22 yıldır sürekli rantlaşma ile yüz yüze kalan Validebağ Korusu, zaman içerisinde gördüğü darbelere rağmen hala güzelliğini koruyor. Gönüllüler, Validebağ Korusu’nun kendileri için nefes alacak tek yer olduğunu söyledi.  

DENİZ YILDIZ

 

Tarihi çok eskilere dayanan Üsküdar Altunizade’de yer alan Validebağ Korusu, İstanbul'un en büyük ikinci yeşil alanı. Osmanlı döneminde hanedan üyelerinin kullanmasıyla başlanan Validebağ Korusu, daha sonra Adile Sultan Kasrı ve 1927 yılında verem tedavisi için kullanılmaya başlandı. O zamanlarda Koruda hastaların gereksinimlerini karşılamak için tavuk, inek yetiştiriliyor ve tarım yapılıyordu. Ancak 1980 darbesinden sonra, "devlet inek mi besler" söylemlerinden sonra, buraya verilen mali kaynaklar azaltılır.  

 

Rant alanı olmaktan kurtulamadı

1990'lı yıllarına gelindiğinde bu sefer Koru, ranta açılmak istenir. Bunun üzerine yurttaşlar tepkilerini dille getirerek, Koru’nun rant alanı olmaktan kurtarırlar. Yine yurttaşların vermiş olduğu mücadele sonucu, Koru 1999'da SİT alanı ilan edilerek korunmaya alınır. Dönem dönem ranta açılmak istenen Koru, 2018 yılından bu yana ise belli aralıklarla "millet bahçesi projesi”yle gündeme geliyor. Şimdilerde yeniden "millet bahçesi projesiyle" gündeme gelen Koru'ya giderek burası için yıllardır mücadele eden gönüllülerle konuştuk. 

 

Huzurun adresi Validebağ Korusu 

Koru'ya adımınızı attığınız andan itibaren, bütün gün şehrin size vermiş olduğu yorgunluğu üzerinizden atmaya başlıyorsunuz. Şehrin soluduğunuz kirli havasının yerini, tertemiz toprak, çim kokusu bırakıyor. Temiz havayı solmaya başlamanın tadına varıyorsunuz. Kuşların cıvıltısı arasında yürüyüşünüze devam ettiğinizde Koru’nun yeşilliği ile hem göze hem ruha hem de gönlünüze hitap ettiğini derinden hissediyorsunuz. Bütün bu güzelliklerin yanı sıra yıllarca maruz kaldığı rantın kimi izlerine rastlamanız ise sizde ayrı bir yara açıyor. Futbol sahası, kimi kolonlar, izcilik kampı için dikilen direkler gibi ranta açılmak isterken, Koru'da yaralar açmış durumda. Bütün bunlar Validebağ için mücadele eden yurttaşlar sayesinde tamamlanamadan yarıda bırakılmışı sağlanmış.  

 

Hayvan ve doğayla iç içesiniz 

Koru'da 200 yıllık yaşlı ağaçların yanı sıra gönüllüler tarafından ekilmiş genç taze ağaçlar görmeniz de mümkün. Yine insanlar burada evcilleştirilip daha sonra sokağa atılan kediler için evler yapmış durumdalar. Yine Koru'yu gezdiğinizde gönüllüler tarafından asılmış olan pankartlara denk geliyorsunuz. Bu pankartlarda korunun korunmasına dair bilgilendirmeler ve yine korunun temiz bırakılması için kimi uyarılara denk geliyorsunuz.  

Koru'yu gezdiğinizde orada bulunan birçok insanın Koru’nun ranta açılması konusunda tepkili olduğunu görüyorsunuz.  Yine Koru'nun rantlaşmasına ilişkin yaptığımız konuşmalara şahit olan kimi yurttaşlar, hemen sohbete dahil oluyor ve Koru'nun korunması gerektiğini söylüyorlar. Bu alanın onlar için nefes alacak bir alan olduğunu yenileyip durdular.  

 

Derenin kendisi yok sesi var

Tabi sadece hayvan ve ağaçları değil, bir de deresi var Validebağ Koru'sunun. Derenin suları biraz çekilmiş. Derinlerde ağaç ve yeşilliklerin arasından derenin sesini hala duyuyorsunuz. Görmeseniz bile derenin sesi başlı başına size ayrı bir haz veriyor.

Derenin başında konuşmamıza kulak misafiri olan Koru’nun hemen yan tarafından oturan Serpil Şenol adındaki yurttaş, "Ne oluyorsa bize oluyor. Önümüze kaleler dikildi. Cennet gibi yerdi. Her yer yem yeşildi. Bizim çocuklar buralarda koşuştururdu. Burası giderse bizim damarlarımız gider" diyor.

 

SİT alanı olması için mücadele

Validebağ Gönüllüleri Derneği Başkanı Arif Belgin, 1998 yılından bu yana Validebağ Korusu için mücadele ettiklerini söyledi. Validebağ Korusunun 354 dönümlük bir araziye sahip olduğunu belirten Belgin, 1998 yılında bu arazinin 50 dönümlük bir kısmının Marmara Üniversitesine hastane yapılmak istendiği yönünde gazetede bir haber okuduğunu belirtti. Bu haber üzerine Koru’ya geldiğini anlatan Belgin, oraya yüzden fazla insanın geldiğini ifade etti. Daha sonra Koru’nun SİT alanı olması için kimi başvurular yaptıklarını sözlerine ekleyen Belgin, bu taleplerinin Temmuz 1999 yılında kabul edildiğini ifade etti. Belgin, Şubat 1999’dan Temmuz 1999’a kadar Koru’ya izci evi denilen bir yapılanma, Validebağ Sağlık Meslek Lisesi adı altında bir bina dikildiğini anlattı.  

 

Amaç doğa değil rant’

Validebağ Koru’sunun 150 yıllık bir geçmişinin olduğunu aktaran Belgin, burada bulunana ağaç, hayvan ve bitki türleri hakkında bilgi verdi. “Neden millet bahçesi” sorusuna yanıt veren Belgin, “Şeytan ayrıntıda gizlidir’ derler. Ayrıntıya girdiğiniz zaman anlaşılıyor ki, muratları aslında doğal bir yer yaratmak falan değil. Doğal bir yeri alıp, içine bir takım tesisler yapıp doğallıktan uzaklaştırmak. Tamamen rant. Çünkü baktığımız zaman 500 araçlı otopark, festival alanı, açık hava sineması, çim anfi, yoga plates alanı, izci eğitim alanı, köpek gezdirme alanları, yürüyüş yolları, koşu ve bisiklet parkurları, piknik alanları, meyve bahçeleri, aydınlatma ve birde yapay gölet var. Bunlar doğayı korumaktan öte yaralayan bir durumdur” dedi.  

Üsküdar Belediyesi’nin kendi menfaati için Koru’da bir takım etkinlikler düzenlediğini dile getiren Belgin, “Bu etkinliklerle Koru’nun doğal yapısını bozarak müdahale için gerekçe yapmaya çalıştığını düşünüyoruz” ifadelerini kullandı. Belgin, her yıl koruya kimi müdahalelerin olduğunu belirterek, bu müdahalelerin büyük bir kısmını verdikleri mücadele sonucu püskürttüklerini söyledi.  

 

Dayanışma gösterirsek var olabiliriz

Ekolojik talana karşı doğusundan batısına Hasankeyfin’den Validebağ Korusuna kadar ekolojik bir mücadele birliğinin şart olduğunu dile getiren Belgin, “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz’ diye bir slogan vardır. Bu kelimesi kelimesine katıldığım bir slogandır. Biz eğer dayanışma gösterirsek var olabiliriz. Başarıya ulaşabiliriz. Yoksa ayrı ayrı direnişlerin olması zor. Ayrı ayrı direnişler mücadeleyi parçalar. ‘Taşı delen suyun şiddeti değil damlaların sürekliliğidir’ diye bir söz daha var. Bu anlamda siz eğer devam ederseniz direnmeye, vazgeçmezseniz, elinde sonunda kazanıyorsunuz” dedi.  

 

Nefes alacak yer kalmayacak

Gönüllülerden Hakan Keskin, Validebağ Koro’sunu neden önemsediklerini sorarak, “Burada doğup, büyüdüm. Buralarda daha önce bu kadar bina yoktu. Her yer yemyeşildi. Şimdi ise her yer binalaştı. Burası bir yapılaşmaya açılırsa, burası betona boğulur. Nefes alacak alanımız kalmaz. Burası giderse sonra sıra mezarlıklara gelecek. Milletin kemiklerini torbayla verecekler. ‘Git nereye gömersen göm’  diyecekler. Türkiye’de her şey olabilir. Bunların kutsallığı yok” diye ifade etti.

 

Asıl amaç rant

Gönüllerden İbrahim Kayalar ise “Bu havzadaki bütün insanlar, burada nefes alıyor. Temiz havayı buradan alıyor. 1999’da deprem oldu. Ben dahil burada günlerce kaldık. Deprem nedeniyle sığınacak tek yer. Buraya el atmak istenmesinin asıl amacı ranttır” diye belirtti.  

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.