Yine sessizlik duvarı!

Selma AKKAYA yazdı —

  • Dün stratejik ortak olan Fransa ve Türkiye’nin bugünkü gerilimi tamamen pazar payı üzerinden! Fransa’nın Kürt siyaseti bir milim değişmedi. 9 Ocak 2013 günü Kürtlerin yanına bakanları aracılığıyla gelip, ‘bu suikastin kim ve kimler tarafından yapıldığını aydınlatacağız. Sonuna kadar gideceğiz’ diyen Fransa o dönem Mersin Nükleer santral anlaşmasını imzalıyordu.

 

Fransa Ermeni Örgütleri Koordinasyon Konseyi (CCAF) ve  Fransa Demokratik Kürt Konseyi (CDK-F), Paris katliamının yıl dönümünde bir kez daha Fransız yargısına seslenerek, adaletin sağlanmasını talep etti. İki yaralı, iki katliama uğramış halkın Fransa’daki temsilcisi konumundaki bu kurumlar, bugün Fransa’da Bozkurtlardan bahsediliyorsa bunun nedeninin açık olduğunu ve Fransa’nın adaleti sağlamadığı sürece kendi ulusal topraklarında Erdoğan’ın uzantıları ve onun katliamlarıyla karşı karşıya kalacağını hatırlatıyor.

Fransa’da bulunan Kürt dostları, Fransız Komünist Parti, Sol Parti, Anti-kapitalist Parti ve aralarında onlarca sivil toplum örgütünün bulunduğu kurum ve siyasi parti “cezasızlık son bulsun, Erdoğan yargılansın” talebiyle Cumartesi günü Paris’te katledilen üç Kürt devrimci kadın Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez için gerçekleşecek “Adalet” yürüyüşüne çağrıda bulundu. Bütün açıklamaların ortak noktası Erdoğan’ın Bozkurtlar ya da Türk gizli servisi MİT aracılığıyla Avrupa’da oluşturduğu teşkilatlarla başta Kürdistanlı ve Türkiyeli halkların temsilcilerine dönük saldırı ve suikast planları yaptığı gerçeği!

Son bir yıl içerisinde Ermeni, Asur-Keldani ve Kürt halkına dönük Fransa’da yapılan saldırılar hatırlatılırken, Fransa’nın daha neyi beklediği soruluyor. Üç Kürt kadın devrimcinin adliye koridorlarına takılan dosyasının mahkeme huzuruna çıkarılmadıkça, saldırıların arkasının kesilmeyeceğini ifade eden kurumlar, bu cezasızlığın son bulmasını talep ediyor.

Peki tüm bunlar yaşanırken Fransa ne yapıyor? 8 yıl olduğu gibi yine sessiz. Devletin, adalet kurumlarının tüm birimleri konuya dair bir açıklamada bulunmuyor. Fransa bu konuda sessiz kalırken, aynı dönemde Kürt kurum temsilcilerini de hedef göstermekten, fişlemekten geri durmuyor. 8 yıllık adalet mücadelesine karşın yargı üzerindeki siyasi baskıyı kaldırmayan Fransa, Doğu-Akdeniz dalaşında pastadan pay yarışı için Türkiye’ye karşı kükremeleri ise yalan oluyor.

Özellikle son bir yıldır Fransa ve Türkiye arasındaki gerilim nedeniyle kimi kesimler, üç Kürt kadının dosyasında da bir ilerleme olabileceğini düşündü. Ama unuttukları bir şey vardı ki söz konusu Kürtler olunca düşman olanlar bile birleşiyor. Dün stratejik ortak olan Fransa ve Türkiye’nin bugün ki gerilimi tamamen pazar payı üzerinden! Fransa’nın Kürt siyaseti bir milim değişmedi. 9 Ocak 2013 günü Kürtlerin yanına bakanları aracılığıyla gelip, ‘bu suikastin kim ve kimler tarafından yapıldığını aydınlatacağız. Sonuna kadar gideceğiz’ diyen Fransa o dönem Mersin Nükleer santral anlaşmasını imzalıyordu.

Biz Kürtlerin ne ihaleleri, ne de pazar payında yarışımız var. Kürtler, barış, demokrasi ve özgürlükler mücadelesini yürüten mazlum bir halktır. Katliamlara, adaletsizliklere, cezasızlıklara yanıtı ancak mücadelesiyle oluyor. Bu nedenle, bu karanlığı aydınlatacak olan mücadele gücü! Bu anlamda 9 Ocak günü Kürtler alanlarda olmaya devam edecek. Tıpkı Kürtler gibi diğer mazlum halkların temsilcileri de alanlarda olacak! Fransa’nın bu sessizliğini de kıracak olan da bu ortak irade!

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.