18. EUTCC konferansında ‘Jin, Jiyan, Azadî’ rüzgârı

Dersim DAĞDEVİREN yazdı —

  • Geleceğe yönelik perspektifler üretebilmek için iyi bir tarihsel analize, mevcut durumun doğru değerlendirilmesine ve ileriye dönük düşünce üretmeye ihtiyacımız var. Kadınların bakış açısı bunun için elzemdir ve konferansta çok iyi temsil edilmiştir. 26 konuşmacıdan 17'si ve 6 moderatörden 5'i kadındı.

18. Uluslararası Kürt Konferansı, 6 -7 Aralık tarihlerinde Avrupa Parlamentosu'nda gerçekleşti. 'Avrupa Birliği, Türkiye, Orta Doğu ve Kürtler' başlıklı konferansta Türkiye ve Orta Doğu'daki gelişmelerin farklı yönleri ele alınarak küresel gelişmeler bağlamında değerlendirmeler yapıldı. Buna ek olarak- ki asıl önemli olan da budur- barış ve özgürlük içinde bir gelecek için perspektifler tartışıldı.

Böylesi bir geleceğe yönelik perspektifler üretebilmek için iyi bir tarihsel analize, mevcut durumun doğru değerlendirilmesine ve ileriye dönük düşünce üretmeye ihtiyacımız var. Kadınların bakış açısı bunun için elzemdir ve konferansta çok iyi temsil edilmiştir. 26 konuşmacıdan 17'si ve 6 moderatörden 5'i kadındı. Kurdistan'ın tüm parçalarından kadınların sorunlar ve perspektiflerle ilgili deneyimlerini dile getirmeleri de oldukça önemliydi, ki konferans öncesi bu konuda rapor hazırlayarak da katkılarını sundular.  

 

 

Moderatör dışında kürsüde sadece erkeklerin temsil edildiği Lozan Antlaşması'nın 100. yıldönümü paneli tarihsel gerçekliği yansıtıyordu. Bugün hala savaşlara ve acılara neden olan bu antlaşma erkekler tarafından müzakere edilmişti. Ancak bu denge değişti. Orta Doğu panelindeki tüm konuşmacılar kadındı ve Türkiye eksenli gelişmelere ilişkin değerlendirmelerin yapıldığı panel de ağırlıklı olarak kadınlardan oluşuyordu. Temel gözlem şuydu: "Türkiye özellikle Kürt kadınlarını hedef alıyor, çünkü biz bölgede otoriterliğe karşı bir alternatif sunuyoruz. Demokratik değerler ve kadınların özgürleşmesini önererek hegemonik yapılara ve sistemlere karşı çıkıyoruz." (Asya Abdullah). Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan ve geleceğe yönelik perspektifler konulu paneller de sadece kadınlardan oluşuyordu.

Bu yerinde ve zamanında bir adımdı. Ki kadın katılımının çatışmaların nedenlerini daha iyi ele almak ve barış süreçlerini daha sürdürülebilir kılmak için oldukça önemli olduğu kanıtlanmıştır. Kadınların barış inşası için katkıları maalesef önemli ölçüde küçümsenmekte veya göz ardı edilmektedir. Siyaset de adalet ve etik de kadınların entelektüalizmini gerektirir. EUTCC Konferansı bu bağlamda önemli bir mesaj vermiştir. 

 

 

Kadınlar tarafından Avrupa siyasetine, özellikle de Türkiye ve Kürtler bağlamındaki çifte standartlara yöneltilen eleştiriler de önemliydi. Bu bağlamda, özellikle Alman Dışişleri Bakanı Analena Baerbock tarafından öne çıkarılan feminist dış politikaya yönelik eleştiri de elbette eksik kalamazdı: "Ancak aslında hepsi siyasi olayları belirleyen temel kapitalist ve ataerkil güç ilişkilerinin kurallarını takip ediyor ve bu kez Kürt davasını görmezden gelmiyorlar, aksine söz konusu güç ilişkilerini sürdürürken zor kazanılmış Kürt mücadelesi kavramlarını benimsiyorlar. (Dastan Jasim) 

Jin, Jiyan, Azadî bağlamında EUTCC, Avrupa Parlamentosu'nun Sakharov Düşünce Özgürlüğü Ödülü'nü Jina Amini'ye verme kararını memnuniyetle karşılamış ve kadın direnişiyle dayanışma içinde olduğunu belirtmiştir.  

Sayın Abdullah Öcalan'ın durumuna ilişkin oturum bu bağlamda oldukça önemlidir. Tüm kadın konuşmacılar Sayın Öcalan'ın serbest bırakılması gerektiği konusunda hemfikirdi. Tüm insanların sağlığı ve her şeyden önce kadınların ve dolayısıyla tüm toplumun özgürlüğü için. Çünkü O ve ondan ilham alan Kürt kadın hareketi Kurdistan dağlarından gelen, Rojava Devrimi ile ilk pratik karşılığını bulmuş ve şimdi ataerkillik ve baskıya karşı mücadelede küresel bir sembol haline gelen Jin, Jiyan, Azadî'nin öncüleridir. Demokratik, ekolojik ve kadın özgürlükçü paradigması sadece demokratik bir Ortadoğu için değil, aynı zamanda dünya kadın ve halklar konfederalizmi için de bir temel oluşturmaktadır.

"Hem küresel hem de bölgesel düzeyde uygulanabilecek bir modeldir. Bu modelle, özgür ve onurlu bir yaşam isteyen tüm dünya kadınları demokratik bir konfederal sistem inşa edebilir ve örgütsel ağlarını geliştirebilirler. Demokratik Dünya Kadın Konfederalizmi ile 21. yüzyılı kadınların yüzyılı yapabilir ve gerçek anlamda demokratik bir toplumsal sistem geliştirebiliriz." (Elif Kaya)

Sayın Öcalan'a özgürlük talebi de sonuç bildirgesinin temel taleplerinden biridir. “Öcalan'a özgürlük ve Kürt sorununa siyasi bir çözüm” talebiyle 10 Ekim'de başlatılan uluslararası kampanyaya atıfta bulunan EUTCC, bunun Türkiye ve Orta Doğu'da demokrasi ve barış için bir fırsat olarak kesinlikle yankı bulması çağrısını yapmıştır. 

Özetle: Jin, Jiyan, Azadî'den güç alan bir kadın rüzgârı giderek daha güçlü esiyor. Siyaset, özellikle Avrupa siyaseti bu rüzgârı hissetmeli ve tüm insanların barışçıl ve özgür bir dünyada yaşayabilmesi için küresel bir seçenek olarak demokratik, kadın özgürlükçü bir sisteme geçmelidir.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.