30 yıl, zaman aşımı, firari sanıklar

• Sivas katliamı davasında 11 firari sanığın Almanya’da bulunduğu ifade edildi, daha sonra bu rakam 9 olarak telaffuz edildi, bir failin yaşamını yitirdiği tespit edildi, dolayısıyla 8 failin Almanya’da bulunduğu belirtiliyor.

Yıllardır yazıyoruz, tekrar tekrar yazıyoruz, değişen çok şey yok. Yeni duruşmalar, duruşmalarda rutine binen gelişmeler, ertelemeler… Kısacası cezasızlık politikası ile devam eden, faillerin ödüllendirilme hali. Elinde gaz bidonları ile insanları diri diri yakanlar ceza almıyor, Erdoğan affından faydalanıyor, firar ediyor, bulundukları ülkelerde korunuyor, nerede oldukları tespit edildiği halde iadeleri gerçekleştirilmiyor. Katliam nasıl planlı programlı yürütüldüyse, dava süreci de zaman aşımına uğratılması için planlı programlı yürütülüyor…

Şimdi bu tehlike daha da yaklaştı.

Hatırlayalım;

Sivas katliamı ana davası 13 Mart 2012'de zamanaşımından düşürüldü, dava firari sanıklar Murat Sonkur, Eren Ceylan ve Murat Karataş nezdinde devam ediyor. Bir sonraki duruşma 14 Eylül tarihinde görülecek. Yalnız bu tarih önemli bir konuyu da önümüze koyuyor; zaman aşımı. Bu davanın da 2 Temmuz itibarı ile zaman aşımına uğrama tehlikesi var.

Davanın sonuçlanmaması için, zaman aşımına uğratılmaması için yoğun bir çaba harcanıyor.

Mayıs ayında görülen geçtiğimiz duruşmada avukatlar firari sanıklara ilişkin Adalet Bakanlığı’nın, mahkemeye gönderdiği yazıda, zaman aşımının 2 Temmuz’da dolacağının belirtildiği ve bakanlığın adeta mahkemeye yol gösterdiğine dikkat çekti.

Mahkemede avukatların belirttiği bir başka önemli konu da sanıkların Almanya’dan iadesi ile ilgili Bakanlık tarafından samimiyetsiz, bilinçli olarak hatalı yapılan yazışmalar.

Avukat Hüsniye Şimşek, duruşmada “Dış ilişkiler ve Avrupa Birliği Genel Müdürlüğü’nün yazılı cevabına bakıldığında talepnamelerinin eksikliği nedeni ile iade talebinde bulunulmadığı, eksik yargılama yapıldığı anlaşılmıştır” dedi. Şimdi bu ifade edilenler karşısında ne söylenebilir. Bakanlık bilinçli olarak iade talebinde hatalar yaparak süreci zaman aşımına doğru sevk ediyor.

Firari sanıklar nezdinde devam eden davada bir kaç detayı hatırlayalım tekrardan.

Sivas katliamı davasında 11 firari sanığın Almanya’da bulunduğu ifade edildi, daha sonra bu rakam 9 olarak telaffuz edildi, bir failin yaşamını yitirdiği tespit edildi, dolayısıyla 8 failin Almanya’da bulunduğu belirtiliyor.

İade talebiyle gündeme gelen Murat Sonkur’un adresi defalarca tespit edildi, konuyla ilgilenen hukukçular tarafından açıklama yapıldı, basına da yansıdı. Fakat nasıl oluyorsa firari sanıklar bir türlü tespit edilemiyor.

Konuyla ilgilenen hukukçu ve siyasetçiler de firari sanıkların akıbeti konusunda net bilgi sahibi değil/olamıyor.

Türkiye’nin iade talebinin usule uygun yapılmadığı, yine isim bildirirken de hatalı isim bildirimi yaptığını bu işle ilgilenen hukukçular defalarca açıkladı.

Peki Almanya’da da süreç neden sanıklar lehine işliyor?

Almanya’da olduğu tespitli olan Murat Sonkur hakkında suç duyurusunda bulunan avukat Mahmut Erdem, Coburg savcılığının Sonkur hakkında soruşturma açılmasına izin vermediğini belirtmişti. Kararı skandal olarak değerlendirmiş, Sonkur’un edindiği belgeler doğrultusunda Alman istihbaratı ile çalıştığını ifade etmişti. Erdem güçlü bir kamuoyu oluşturulması halinde faillerin yargılanabileceğine de dikkat çekmişti.

Sivas davasında insanlığa karşı suç işlemiş sanıklar yargılanıyor. İnsanlığa karşı işlenmiş suçların zaman aşımı olmaz.

Sivas katliamının 30. Yılı vesilesiyle Almanya dahil birçok coğrafyada anma etkinliği yapılacak. 2 Temmuz’da ise Aleviler Sivas’ta Madımak Oteli önünde adalet taleplerini haykıracaklar.

Artık Türkiye’nin adalet sisteminden kimsenin bir beklentisi yok. Yargılama süreci ile ilgilenen hukukçular yargılamanın Almanya’da yapılabileceğine dikkat çekiyor. Eğer firari sanıklar Almanya’da ise yargılamanın da Almanya’da yapılması mümkün ise, neden bu süreç daha da zorlanmıyor. Almanya’nın tutumunun üzerine gidilmiyor.