Bern’de küçük adım, büyük etki

Forum Haberleri —

  • Göçmenlerden topladığımız 200 imzayı Bern Belediye Meclisi’ne sunarak Kürt dilinin tanınması için yasal süreci başlatmış olduk. Şayet bu talep kabul görülürse Kürt kimliğinin tanınması için büyük bir adım olacak.

YEŞİM EKİCİ*

Bundan bir hafta önce (18. Mart 2021), İsviçre’nin Bern şehrinde yaşayan Kürtler, entegrasyona ilişkin bilgilerin Kürtçeye çevrilmesi talebiyle Bern Şehir Konseyi’ne 200 imzayla başvurdu. Bu çalışmayı kurumsal olarak Kürt Kültür Derneği, Alevi Kültürünü Geliştirme Kurumu, KUTÜSCH- Kürt-Türk-İsviçre Kültür Vakfı destekledi.

İsviçre dünya genelinde demokrasi ve refah standartlarının en yüksek olduğu ülkeler arasında yer alır. Ayrıca ülke çok dillidir ve dört dil ise resmi düzeyde tanınıyor. İsviçre bu yönüyle birçok ülkenin azınlık sorunlarına çözüm bulabileceği bir örnek niteliğindedir. Yabancılara yönelik bilgilendirmeler yaklaşık 15 dilde çeviri yapılır.

İsviçre’ye gelen göçmenler İsviçre sistemi, sağlık, çocuk gelişimi, okul sistemi, vatandaşlık ve entegrasyon konusunda enformasyonları kendi anadilinde almaktadır. Peki bu demokratik ülkede Kürtler neden kendi anadilinde kabul görmüyor ve tüm yabancılar gibi bilgiler bizlerin ana dili Kürtçe’ye çevrilmiyor?

Dünya genelinde gelişen politik, ekonomik, ekolojik sorunlar Avrupa’ya yoğun göçü getiriyor. Ve İsviçre’de azımsanmayacak bir göç alımı var. Özellikle dört parçaya bölünen biz Kürtler, her ayrı parçada devletler bizi asimile etmek için her türlü şiddet politikasını uyguladı ve bu devam ediyor. Bu sebepledir ki tüm Avrupa genelinde ülkesini terk edip diasporada yaşayan Kürtlerin sayısı azımsanmayacak kadar fazladır. Gene biz Kürtler Avrupa nezdinde kendi kimliğimizle tanınmadığımız için Kürt nüfusuyla ilgili veriler resmi olarak kayıt altına alınmıyor. 

İkinci kez travmatize ediliyoruz

Resmi olmayan verilere göre İsviçre genelinde altmış bin Kürt yaşıyor. Bu verilerle hem Avrupa’da hem de İsviçre’de Kürtler en büyük göçmen grupları arasında yer alıyor. Türkiye, Suriye, İran ve Irak gibi ülkelerin şiddet politikaları ve uygulamaları karşısında travmatize olan Kürtler maalesef demokratik olarak ün yapmış Avrupa ülkelerinde gene Arap, Fars, Türk kimlikleri adı altında kayıt ediliyor. Her halkın anadilde entegrasyon hizmet programlarında Kürtlerin anadili yok sayılıyor. Bizlere travmatize olduğumuz asimilasyon dillerinde (Arapça, Türkçe ve Farsça) bilgi veriliyor. Bu durumda Kürtler Avrupa’da asimilasyona tabi kaldığı dillerin ve kimliklerin adı altında tanıyarak bizleri ikinci kez travmatize ediyor.

Anadil bir insanın en doğal hakkıdır. UNESCO’ya göre, “Anadili entegrasyon sürecinde tüm yaşamsal alandaki perspektifi içerisinde önemli bir rol oynuyor, bilhassa eğitim alanında.” Dolayısıyla göçmenlerin anadilinin tanınması entegrasyon politikası açısından pozitif etkide bulunuyor. Çünkü sosyal politik olarak bulunduğu ülkede kabul görmek aidiyet duygusunu güçlendiriyor. Çünkü dil bireysel kimliğin en önemli parçalarından biridir. Kendi anadilini iyi bilen çocuklar yabancı dili daha iyi öğrendiğini ve yaşadığı ülkenin eğitimine, yaşamına daha iyi adapte olduğu birçok bilimsel araştırmada ortaya konmuştur. Kürtler göçmen olarak yaşadıkları ülkelerde bir Kürt olarak kabul görüldüğünü bilmesi, onları hem uyumda (entegrasyon), hem yönlendirmede (oryantasyon) pozitif olarak destekleyecektir. Bir de burada doğan çocuklar Kürt olarak kabul görüldüklerinde daha güvenli ve saygı ortamında büyüme şansını yakalayacaklardır.

Mesleki hayatımda edindiğim tecrübelere dayanarak diyebilirim ki Kürt toplumu devlet olgusuna karşı önyargılı bir tutum içerisinde. Örneğin Kürt bir aileye, entegrasyona yönelik bir hizmeti tanıttığımda bana “bu programı kim düzenliyor” diye şüpheci bir şekilde sormuştu. Bu devletin yabacıları desteklemek için yaptığı bir proje olduğunu ve tüm dillerde hizmet verdiğini söylediğimde, “Devlet neden bize böyle bir iyilik yapsın ki” diye tepki gösterdi. Ve bu aile kendine yararı olacak bu programı reddetmişti. Bu örnekte gösteriyor ki, devlet olgusu Kürtlerde negatif bir anlam içeriyor, geçmiş travmatik deneyimlerini çağrıştırıyor ve yaşamında güven eksikliğiyle yaşıyor. Bu da entegrasyon ve yeni ülkede adaptasyon konusunda da güçlükler getiriyor. Bunun için bir ülkenin Kürt kimliğini tanıması, Kürtleri kazanmasına ve Kürtlerin entegrasyonuna katkı sağlayacak. 

Bern Meclisi’ne 200 imza…

Kısaca Partizipationsmotion (Katılım hareketi) üzerine: Doğrudan Demokrasiyi esas alan İsviçre devleti birçok kararı toplumu esas alarak veriyor. İsviçre vatandaşaları eğer bir konuda bir şeyler talep etmek istiyorsa, imza kampanyası başlatıp taleplerini sunuyor. Ancak ne yazık ki vatandaş olmayan göçmenler bir referandum başlatamadıkları gibi, imzalarıyla destek dahi olamıyorlar. Bunun içinde sol muhalefetin baskın olduğu Bern’de bilhassa Yeşiller Partisi’nin öncülüğünde yabancıların da kendi sorunlarına çözüm bulmak ve demokratik yaşamda söz sahibi olmak için Partizipationsmotion diye bir hak verilmiş. Buna göre yabancılar taleplerini dile getirebilecek ve Bern’de 200 imza toplayıp şehir meclisine sunabilecekler. Bern’de yaşayan Kürtler olarak biz de bu haktan yararlandık. Göçmenlerden topladığımız 200 imzayı Bern Belediye Meclisi’ne sunarak Kürt dilinin tanınması için yasal süreci başlatmış olduk. Aldığımız bilgilere göre iki yıl içerisinde net bir cevap almayı bekliyoruz.

Bu imza kampanyası Bern basını ve kamuoyunda gündemleşti. Bazı tanınmış Kürt bireyleriyle tartışıldı. İnisiyatif olarak bizlerde yaptığımız basın çalışmasıyla ve verdiğimiz röportajlarla konuyu gündemleştirdik. Politik mecrada da etkin bir tartışma yarattı. Bu tartışmalar uzun süre devam edecek gibi görünüyor. SP (Sosyalist Parti), Die Grüne (Yeşiller) ve AL (Alternatif Sol) gibi Sol Partiler talebimize sıcak bakıp destekleyici tepkiler veriyor. İsviçre Sağ Partisi (SVP) ise Partizipationsmotion gibi bir hakkın olmaması gerektiğini savunup, talebin kabul gördüğü zaman, Kürt dili için ayrılacak ödeneğin İsviçre ekonomisine zarar getireceğini savunuyor. Bern Hükümeti sol ağırlıklı olduğu için biz bu talebimizin pozitif yanıtlamasını bekliyoruz. Tabi ki bu süreç ileride inisiyatif tarafından yapılacak lobi çalışmalarıyla da boyut kazanacaktır. 

Kürtlerin birliği için önemli

Ele aldığım konular ve argümantasyonlarla Bern’de yaşayan bireyler ve faaliyet yürüten kurumlar olarak Kürt kimliği için küçük bir adım attık. Şayet bu talep kabul görürse Kürt kimliğinin tanınması için büyük bir adım olacak. Bu çalışma Avrupa’da yaşayan Kürtler için iyi bir örnek olacağını düşünüyorum. Çünkü bu çalışmayı yaparken bir kurumu, ideolojiyi ya da partiyi esas alarak yapmadık. Biz bunu çeşitli kurumlarla farklı düşünen bireylerin katılımıyla yürüttük. Bu sayede bir araya geldik, birbirimizi tanıdık ve fikir alışverişinde bulunduk. Bu gibi çalışmalarda katkı sağlayacak her Kürt bireyini katmak, desteklemek ve ön açıcı olmak gerektiğini düşünüyorum. Bu Kürt birliğine, varlığına büyük etki yaratacaktır. Ve bunu partisel ve ideolojik kaygılar gütmeden Kürt kimliğini savunmak temelinde geliştirmek bizleri büyütür. Bu çalışmayla bunu sağladığımızı düşünüyorum. Ayrıca bu gibi çalışmalar diplomatik anlamda Kürtleri Avrupa’da ilerletecek.

Sol hareketleri genel anlamda aksiyona karşı reaksiyon geliştirerek kendini ortaya koyuyor. Kürtler her zaman baskı ve şiddette maruz kaldığımız için eylemselliklerimizde reaksiyon oluyor. Bunun yanı sıra diplomatik çalışmalarda haklı gerekçelerimizi yasal çerçevede ortaya koyup enternasyonal alanda bunu kazanıma dönüştürmemiz gerekir. Bu sorun tüm Kürtleri ilgilendiriyor. Bu tarz Kürt diline yönelik ya da İngiltere’deki nüfus sayımındaki gibi Kürtlerin kendi varlığını yaşadığı ülkelerde tanımasına yönelik çalışmalar önemli. Bu tarz çalışmaları Avrupa geneline yaymak Kürtlerin resmi olarak kabul görmesini sağlayacak.

Pandemi sürecinde bu çalışmayı yürütmek oldukça zor oldu. Ama tüm sağlık önlemlerini alarak 500’e yakın imza toplamayı başardık. Yine imza kampanyasını yürütürken bazı Kürt vatandaşların imza vermekten çekince duyduğunu farkettik. Tabi ki bu durum travmanın hala bu ülkede de yaşandığını gösteriyor.

Biz bu imza listelerinin İsviçre devleti tarafından güvence altına alınmasını talep ettik. İsviçre hükümetinden bu isimleri güvence altına alacağı konusunda söz aldık. Özetle bizler yabancı da olsak haklarımız var. Kimliğimiz, dilimizi ve kültürümüzü saklayacak hiçbir sebep yok. Bu sebepten dolayı Kürt göçmenlerin çekincelerini aşmalıdır ve bireysel haklarını her yerde savunmalıdır. Ben herşeye rağmen dili için imzalarıyla destek veren tüm Kürtlere, Kürt olmadığı halde Kürtlere destek olmak için imza veren farklı uluslardan insanlara teşekkür ediyorum. Bizleri Yeşiller Bern Kantonu Kürt Parlamenteri Haşim Sancar ve filmleriyle Kürtleri dünyaya tanıtan yönetmen Mano Khalil’e destekledikleri için burdan teşekkür ediyorum.

* İmza Çağrıcı

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.