Cemil Bayık: Biden yanlışı düzeltmeli

.

.

  • ‘’PKK’nin terör listesinden çıkarılması en başta da ABD’nin kendi üzerinden atması gereken bir yüktür. Dünyanın en insanlık dışı yöntemlerini kullanan ve DAİŞ’e en büyük desteği veren Türk devletine bir şey denilmeyecek; ancak böyle kirli amaçlı bir devlete ve DAİŞ destekçisine karşı mücadele eden PKK için tarihin en büyük haksızlığı yapılacak! Bunu en başta da ABD halkının vicdanı ve adalet duygusu kabul etmez.’’

     

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık, ABD yönetiminn soğuk savaş refleksleriyle hareket ettiğini belirtti ve ekledi: PKK’nin terör listesinden çıkarılması en başta da ABD’nin kendi üzerinden atması gereken bir yüktür. ABD Başkanı Biden adaletli, hakkaniyetli ve vicdanlı olacaksa bu yanlışlığı düzeltmesi gerekir.’’

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık’ın Responsible Statecraft sitesinin sorularına verdiği yanıtlar şöyle:

Bazı güçler sizi Rojava için pek çok soruna yol açan büyük bir yük olmakla suçluyor. Mazlum Abdi ve İlham Ehmed gibi liderlerin siz ve PKK liderleriyle hareket ettiğine inananlar var; Rojava ile ilişkiniz nedir?

Bizim Rojava için yük olduğumuzu söyleyenler neye dayanıyor, bilmiyoruz ama böyle söyleyenlerin Suriye ve Rojava’nın yakın tarihinden haberdar olmadıkları anlaşılıyor. Kadın devrimi öncülüğünde bir demokrasi devrimi gerçekleşmiştir. Kadın, genç, yaşlı tüm Rojava halkı, demokratik bir irade haline gelmiş durumda. Ne milliyetçilik ne de dincilik hakim. Farklı kimlikler, inançlar özgürce yan yana yaşıyor. Bu halk, hem Suriye’de BAAS rejimine karşı ayaklandı ve kendi bölgelerini özgürleştirdi hem de DAİŞ’i yenilgiye uğrattı. 12 bin şehit verdiler. Kürt, Arap, Süryani, Çerkes, Türkmen, birlikte savaştılar ama DAİŞ’i sadece askeri güçleriyle de yenilgiye uğratmadılar. Esas olarak Demokratik Ulus anlayışı ve özgürlükçü karakterleri, DAİŞ’i yenilgiye uğrattı. Böyle bir düşünce ve politik yaklaşım olmasaydı, Arapların çoğunluğu Suriye’de ve Irak’ta DAİŞ’i desteklerdi ve DAİŞ yenilgiye uğratılamazdı.

Rojava’nın Rêber Apo’dan ve PKK’den böyle etkilenmesi yük olarak görülebilir mi? Eğer Rojava Devrimi Rêber Apo’nun düşüncesinden etkilenmeseydi, ne Rojava özgürleşirdi, ne de DAİŞ yenilgiye uğratılırdı. DAİŞ, Şengal’de Êzîdîleri soykırıma uğratır, Başûrê Kürdistan’ı da işgal ederdi. Binlerce gerillamız Rojava’ya gitmiş, DAİŞ’e karşı savaşta şehit düşmüştür. PKK içinde yer alan Kürdistan’ın dört parçasından gerillaların Rojava’ya gidip DAİŞ’e karşı savaşarak şehit düşmesi, nasıl yük olarak görülebilir? Bakurê Kürdistan’da binlerce PKK sempatizanı genç kadın ve erkek, Türk devletinin silahlı saldırısı altında Kobanê sınırındaki telleri aşarak gidip DAİŞ’e karşı savaştı, bu yük olarak görülebilir mi?

Gerillalarımız olmasaydı, DAİŞ’in başkenti Reqa özgürleştirilemezdi. PKK’ye teşekkür edilmesi gerekirken PKK’nin yük olarak görülmesi, hangi hakkaniyetle bağdaşır?

Mazlum Abdi ve İlham Ehmed, on yıllarca PKK içinde kalmış, yöneticilik yapmışlardır. Bunu ABD de, Avrupa da, Türkiye de, tüm dünya da biliyor. PKK içindeki Rojavalı arkadaşlarımızdı. Suriye’de siyasi kriz çıkınca doğdukları toprakları özgürleştirmek için Rojava’ya geçtiler. Bu istem, onların hakkıydı ve Rojava’ya gittiler. Zaten belli düzeyde örgütlü olan Kürt halkı içinde sorumluluk aldılar, devrime katıldılar. On yıllarca içimizde olanların Önderlik düşüncesinden ve PKK’den etkilenmesi, tabii ki doğaldır. Böyle bir etkinin olmaması düşünülemez. Bunun politika da yansımaları olur. Kaldı ki farklı bir halktan ve ülkeden söz etmiyoruz. Rojava, Kürdistan’ın parçasıdır; PKK’nin de Kürdistan’ın dört parçasında etkisi vardır. Rojava ile ilişkilerimiz düşünsel ve duygusal etki düzeyinde vardır. Politika belirleme ve yönetim, tamamen onlara aittir. Zaten politikada eleştirdiğimiz yanları da bulunmaktadır. Bir Kürt hareketini eleştirmek de, desteklemek de en doğal davranışımız ve hakkımız olarak görülmelidir.

Ademi merkeziyet çağrısı yapıyorsunuz ve aynı zamanda PKK’deki otorite, kendilerinden çok uzak bölgeleri kontrol eden az sayıda ‘yaşlı liderin’ elinde yoğunlaşıyor. Bu bir tür çelişki mi?

Biz, Kürt sorununun çözümünü, ülkelerin demokratikleşmesi ve bu temelde Kürtlerin mevcut siyasi sınırlar içinde kendilerini yönetmesini amaçlayan bir politik çizgiye sahibiz. Biz, toplumsal sistemin de demokratik konfederal olmasını istiyoruz. Böyle bir toplumsal sisteme dayanan hangi siyasi yönetim otoriter olabilir? Bizim siyasi sistemimizde her alanın inisiyatifli olması esas alınmıştır. Her konfederal birimin özgünlüğü ve karar alma gücü vardır. Kadın ve gençlerin kendi örgütlenmeleri var. Kendi çalışmaları ile ilgili kararları kendileri alır, görev düzenlemelerini kendileri yapar. Askeri güçlerin de böyle bir özgür ve özerk örgütlenmesi var. Bizim gibi yaygın bir hareketin merkezi olarak yönetilmesi zordur. Çok uzak yerleri de doğrudan ve günlük yönetmek mümkün değildir. Bu yönüyle ideolojik ve teorik olarak böyle bir siyasi sistem için “Birkaç yaşlı liderin elinde toplanıyor” denilmesi, gerçeği yansıtmıyor. Kadın özgürlükçü çizgiyi esas alan, kadının özgür örgütlülüğü ve iradesinin güçlü olduğu bir örgütte otoriter bir yönetim olamaz. Yönetim bileşimimizin yaşlılardan oluştuğu yargısı da doğru değildir. Orta yaşlılar ve gençler, yönetimimizde ağırlıktadır. Zaten tüzüğümüz gereği yönetimimizin yarısı orta yaşlılar ve gençlerden ve kadın arkadaşlardan oluşmaktadır. Yönetimimizin ve bileşimimizin yaş ortalaması, dünyadaki bütün siyasi yönetimlerden daha gençtir.

Şunu vurgulamalıyız ki, PKK en fazla kongre ve toplantı yapan bir partidir. Tüm kararlarını geniş katılımın toplantılarda alır. Yönetimler sadece bu kararların uygulayıcısıdır.

Örgütünüz dağlarda tecrit edilmiş ve silahları da eski Rus silahlarından başka bir şey değil. Türkiye aynı zamanda insansız hava araçları üretiminde öncü bir ülke. Türk devletine karşı askeri olarak nasıl galip geleceksiniz? Şu anki stratejiniz bir silahlı çatışma için mi yoksa barış arayışı mı?

Dağlarda tecrit edildiğimiz doğru değildir. Kuşkusuz dağlık alanlarımız çok geniştir. Kürdistan bir yönüyle dağ ülkesi olarak bilinir. Bu dağlarda 40 yıldır gerilla savaşı yürütülüyor. Bu, dağ ile gerillanın bütünleştiğini gösterir. Ancak hareketimiz dağla sınırlı değildir. Bizim gibi demokratik ulusal mücadele veren hareketler içinde toplumsal desteği en fazla olan hareketiz. Kürdistan’ın 4 parçasında büyük bir toplumsal tabanımız var. Belirtildiği gibi dağa sıkışmış durumda değiliz. On yıllardır ayakta olan bir halk tabanımız var. Son bir kaç yıldır Türkiye’deki faşist hükümetin baskısıyla toplumsal eylemlerin önü belirli düzeyde alınsa da Kürt halkı hareketimize bağlıdır ve desteğini her fırsatta ortaya koymaktadır.

Kuşkusuz silah imkanlarımız Türk devletinin silah envanteri düzeyinde çeşitli ve gelişkin değildir. Türkiye NATO’nun tüm silahlarını kullanıyor. ABD ve bazı Avrupa ülkeleri her türlü desteği veriyor. Biz de bazı Amerikan silahlarını piyasadan bulabiliyoruz. Hiçbir gerilla savaşında silah üstünlüğü gerillada olmamıştır. Ya da gerilla mücadelesi hiçbir yerde esas olarak silah üstünlüğü ile kazanılmamıştır. Haklılığı, düşünce üstünlüğü ve moral gücü ile kazanmıştır. Bizim Türk devleti karşısındaki üstünlüğümüz de böyle gerçekleşti.

Son yıllarda TC karmaşık silahlara, insansız hava araçlarına sahip oldu. Kuşkusuz bu silahların yarattığı bazı sıkıntılar oldu. Ancak artık bu silahları etkisizleştirecek bir gerilla örgütlenmesi ve mücadelesi geliştiriyoruz. Zaten Türk devletinin 10 Şubat’ta gerillanın üslendiği Garê alanına yaptığı kapsamlı saldırıda bozguna uğrayıp çekilmesi de bu yeni gerilla tarzının sonucu gerçekleşti.

Biz dünyada hiçbir hareketin yapmadığı kadar makul bir çözüm önerisi ortaya koyduk. Ancak Türk devleti hiçbir biçimde bir Kürt siyasi çözümünü kabul etmiyor. Amaçları Kürt’ü soykırıma uğratmaktır. Tüm Kürtleri Türkleştirip Kürdistan’ı Türk uluslaşmasının yayılma alanı yapmak istiyor. Biz askeri yollarla çözüm aramıyoruz. Demokratik siyasal bir çözüm arıyoruz. Bu konuda her yolu denedik ama Türk devleti adım atmadı. Türk devleti taleplerinizden, yani Kürtlüğümüzden vazgeçin diyor. Kürtlüğün varlığını sürdürecek her şeyi reddediyor.

Irak’ta Türk savaş esirlerini öldürdünüz mü, daha önce inkar ettiniz, dünya hikayenize ne zaman inanmalı?

Bizim esirlere nasıl yaklaştığımız 40 yıldır bellidir. Hareketimize başka eleştiriler getirilebilir ama esirlere yaklaşım konusunda bize eleştiri yapılamaz. 50 uçakla esir kampının da bulunduğu alana 4 gün durmaksızın bomba yağdırılmıştır. Kazan bombalarıyla coğrafyanın şekli değiştirilmiştir. Esirlerin bulunduğu kampta esirler de esirleri koruyan gerillalar da bu yoğun saldırılar sonucu yaşamını yitirmiştir. Esirleri koruyan gerillaların yarısında hiçbir kurşun izi görülmemiştir. Bu da Türk devletinin kimyasal silahlar kullandığını kanıtlıyor. Herkes de biliyor ki bu esirler bu operasyona kadar sağlam ve sağlıklıydılar. Ancak bu ölümler görülmedik ağır bombardıman ve çatışma ortamında gerçekleşmiştir. Zaten gerilla komutanlığı tarafsız güçlerin inceleme yapması için çağrı yapmıştır.

Amerika Birleşik Devletleri sizi bir terör örgütü olarak sınıflandırıyor. Amerika’nın sizi listeden çıkarması gerektiğine inanıyor musunuz? Stratejiniz soğuk savaş döneminden bu yana gerçekten değişti mi?

ABD’nin PKK’yi terör örgütleri listesine koyması tamamen siyasi nedenlerledir. NATO üyesi olan Türkiye ile ilişkileri böyle bir karar aldırmıştır. Bu karar Türkiye’yi memnun etmek için alınmıştır. Türkiye de böyle bir dayatma içinde olmuştur. Gerillanın, örgütümüzün ABD’ye yönelik dolaylı ya da dolaysız tek bir eylemi yoktur. Avrupa ülkeleri için de bu geçerlidir. Bu açıdan siyasi çıkarlar gereği bir halkın özgürlük mücadelesinin böyle damgalanması bir insanlık suçudur. ABD Kürt halkına karşı suç işlemektedir. Önderliğimizi de ABD esaret altına aldırmıştır. ABD’nin suç olan bu pratiklerinden dönmesi gerekir. Amerika halkı adına hareketimiz ve Kürt halkının özgürlük mücadelesi hakkında böyle kararlar alınamaz. ABD bizi ödüllü arananlar listesine almış. Bu büyük bir haksızlık ve saygısızlıktır. Özeleştiri verilmesi gerekir. Yoksa ABD Kürt halkına karşı insanlık suçu işlemiş ve Kürt soykırımına ortak olmuş bir devlet olarak tarihe geçecektir.

Hareketimiz 1990’lı yıllardan sonra büyük değişim yaşamıştır. Soğuk savaşın hareketimiz üzerinde ne ideolojik, ne siyasi etkisi kalmıştır. Biz köklü değişiklikler yaşadık. ABD ise hala soğuk savaş refleksleriyle hareket ediyor. Soğuk savaş bakışını da literatürünü de politikasını da büyük oranda bırakmamıştır.

Biz bugün Demokratik Modernite kuramı çerçevesinde demokratik sosyalizmi savunan bir hareketiz. Demokrasisiz sosyalizmin olacağına inanmıyoruz. Proletarya diktatörlüğü gibi kavramları yanlış ve demokratik olmayan kavram ve anlayış olarak değerlendiriyoruz. Demokrasi ve sosyalizmi birbirinden ayırmıyoruz. Klasik devlet yıkma anlayışımız yoktur. Devlet+demokrasi formülü içinde bir mücadele öngörüyoruz. Klasik devrim anlayışını bırakmış durumdayız. Toplumcu demokrasiyi savunmanın yanı sıra bir çok köklü değişimi yaşadık. Hareketimiz 1990’lı yıllardan bu yana tarihin en büyük zihniyet ve vicdan devrimini yaşamıştır. Tabi sınırlı değil radikal demokrasiyi savunuyoruz.

Başkan Biden kısa süre önce Husileri terör örgütleri listesinden çıkardı. Washington’daki bazıları, özellikle İslamcı terörizme karşı bir savaş olduğu için sizinle iletişim kurma gereğini savunuyor. Biden yönetiminin listedeki sınıflandırmanızı gözden geçireceğine inanıyor musunuz?

Rojava’da DAİŞ’e karşı savaşın kazanılmasında etkimiz ve rolümüz belirleyicidir. Reqa nasıl özgürleştirildi? Reqa DAİŞ’e karşı savaşta bir zafer görülecek, ama oraya koşan ve şehit düşen binlerce gerilla görmezlikten gelinecek! Bu kabul edilemez. Eğer ahlaktan, vicdandan, adaletten söz edeceksek dürüst ve samimi olmak gerekir. Herhalde ölmeniz iyidir, yaşamanız kötüdür, denilemez. PKK’nin terör listesinden çıkarılması en başta da ABD’nin kendi üzerinden atması gereken bir yüktür. Dünyanın en insanlık dışı yöntemlerini kullanan ve DAİŞ’e en büyük desteği veren Türk devletine bir şey denilmeyecek; ancak böyle kirli amaçlı bir devlete ve DAİŞ destekçisine karşı mücadele eden PKK için tarihin en büyük haksızlığı yapılacak! Bunu en başta da ABD halkının vicdanı ve adalet duygusu kabul etmez. PKK’yi terör listesine almak ABD halkı adına kullanılan yetkinin istismar edilmesi ve kötüye kullanılmasıdır. Biz Obama iktidara geldiğinde de PKK’ye karşı yapılan haksızlığın düzeltilmesini istedik; ABD başkanı Biden adaletli, hakkaniyetli ve vicdanlı olacaksa bu yanlışlığı düzeltmesi gerekir. 3 PKK yöneticisi hakkındaki kararı Tayyip Erdoğan ile dost olan Trump yönetimi aldı. Trump’ın Türkiye ve bölge politikalarında değişiklik olacaksa bu kararın da kaldırılması gerekir.  HABER  MERKEZİ

 

 

ABD ile ilişkiler

Rojava ve Şengal üzerinden zaman zaman dolaylı mesajlar geliyordu. Biz de bazı mesajlarımızı bu yolla iletiyorduk. Zaten seçilen tüm ABD yönetimlerine mektuplarımız olmuştur. Bazı birimlerimizle onların bazı yerel birimleri arasında zaman zaman çeşitli aracılar üzerinden görüşmeler olmuştur. Herhalde bizim düşüncelerimizi daha yakından öğrenmek istemişlerdir. Bunlar üst düzeyde görüşmeler değildir. Bizim şunlarla bunlarla ilişki kurmayız, demek gibi bir yaklaşımımız yoktur. Biz kendimize güveniriz. Halkımızın özgürlük ve demokrasi mücadelesine zarar vermeyen her ilişkiye gireriz. Ancak hiçbir ilişkiyi başkaları aleyhine kurmayız. Özgür irademizi baskılayacak ve ipotek altına alacak hiçbir ilişkinin tarafı olmayız. ABD Kürt sorununun demokratik çözümü ve demokratikleşme yönünde politikalar yürütürse biz buna niye hayır diyelim. Zaten defalarca ABD’nin bu yönlü rolünü oynamasını istedik. Çünkü Kürt sorununun çözümü ve demokratikleşme önünde engel olan en temel güç ABD’nin NATO müttefiki Türkiye’dir. Biz NATO’nun ve ABD’nin Kürt soykırım politikalarına destek vererek ortak olmaması gerektiğini ısrarla söylüyoruz.

 

Avrupa’nın olumlu rol oynamasını isteriz

Biz Kürt sorununu yaratan ve şimdiye kadar Türk devletinin soykırım politikasına destek veren Avrupa’nın da çözüm konusunda olumlu rol oynamasını isteriz. Avrupa’da çok önemli bir Kürt nüfusu var. Bu zeminde çeşitli biçimde Avrupa ülkeleriyle ilişkilerimiz oluyor. Avrupa demokratik kamuoyu ve halkı üzerinde etkimiz pozitiftir. Siyasi güçlerle de belli bir ilişkimiz olmaktadır. Ancak Avrupa devletlerinin Türk devletiyle çıkar ilişkisi ve NATO üyesi olmaları bu ilişkilerimizin siyasete yansımasını çok zayıf bırakmaktadır.

 

İran demokratikleşmeli

Biz ne nükleer silah yapımını doğru görürüz ne de halkları olumsuz etkileyen yaptırımları. Bu açıdan 2015 anlaşması samimi yaklaşıldığı taktirde olumlu görülebilecek bir anlaşmaydı. Ortadoğu’da nükleer silaha sahip olma kadar yanlış ve tehlikeli bir şey olamaz. Nükleer silah bir güç gösterisi olarak görülemez. Bunun ahlaksızlık ve insanlık suçu olduğu İkinci Dünya Savaşı sonrası görüldü. Nükleer silahla güç olunacağını sanmak soğuk savaş kafasıdır. Biz anlaşmanın başarısının tüm Ortadoğu halkları için olumlu olacağını düşünürüz. İran’ın demokratikleşmesini esas almak en doğru yol ve yöntemdir. İran İslam Cumhuriyeti’nin de demokratikleşmeye ihtiyacı var. Biz İslam’la demokrasinin karşı karşıya getirilmesini de doğru bulmuyoruz.

 

Irak’a müdahale edilmesine karşıyız

Kazımi, İran ve Türkiye’ye karşı koyamaz, koyacak durumda değildir. Şu anda bu gücü yoktur.  Ancak biz Irak’ın iç işlerine müdahale edilmesine karşıyız.  DAİŞ’e karşı mücadele ettiğimizde Irak Başbakanı Haydar Abadi KCK vatandaşlarımızı koruyor, diyerek teşekkür etti. DAİŞ’e karşı çabamızı ve verdiğimiz bedelleri ilk takdir eden ülke oldu. Bağdat’la sıkı bir ilişkimiz yok. Bazen birbirimizin politikalarını anlamak için çeşitli alanlardaki birimlerimiz görüşmeler yapıyorlar. Ancak 9 Ekim’de Êzîdîlerin görüşünü almadan KDP ile bir Şengal anlaşması yapmalarını eleştirdik. Çünkü Şengal’i DAİŞ’e teslim eden Irak ve KDP’nin Şengal’i DAİŞ’e karşı savunanlara hiç sormadan, onların görüşünü almadan bir anlaşmaya gitmeleri ne vicdanla, ne hakkaniyetle, ne de siyasi ahlakla bağdaştırılabilirdi. Bu anlaşma düşünüldüğü gibi uygulanamadı. Nitekim Irak, TC ve KDP gelsin Şengal sorununu çözsün, diyen ABD bile bu anlaşmanın Êzîdî ayağının olmadığını gördü. Herhalde ABD de şimdi Êzîdîlerin aktif biçimde içinde olacağı bir çözümün en doğru çözüm olacağını görmüş bulunuyor.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.