Bugün yaşasaydı Seyit Rıza

Selim FERAT yazdı —

  • Deprem sonrasıydı… Vali’nin sözü arka planda; ağır top adamdı. Kaymakam pratik işlerle ilgilenirdi. Jandarma kol gezerdi ortalıkta.

 

Köyler ve merzaların efendisi, nahiyelerdeki başçavuş, ilçedeki jandarma komutanıydı.

Yarım asır öncesinde Gimgim’da (Varto) köylüler sessizce, korkarak konuşurlardı.

Kirmanckî/Zazaca, o uzak diyar Dersîm’de olanları anlatır ve gençleri başlarına gelebilecek felakete karşı uyarırlardı.

Tüm hikaye “tertela hîrîsoheyşta“ (38 talanı/depremi)‘den köyden köye, kasabadan kasabaya anlatılanlar, dağlardan süzülüp gelen söylentilere dayalıydı. 

Dersîm’dekiler bir zamanlar başkaldırmıştı.

Suçları, “Vere dewlete de uşte ra!“ (devlete karşı ayaklanmaları) idi. Seyit Rıza ismi en sessiz söylenen iki kelimeydi.

Suç aleti gibi, işin öznesi.

Köylüler Dersim’de olanları anlattıklarında, gözyaşı döker, bazen de dilleri tutulur gibi olurdu.

Gençler, ben ve emsallerim, korkmazdık. Onlar gözyaşı döktükleri oranda, bizi dirilten bir şırınga enjekte eder gibi hissederdik.

Merakımız artardı.

Neden mi?

O dönemde, dağlarda jandarma tarafından kurşuna dizilerek, Varto merkezinde otobüs garı önündeki meydanda, çıplak vücutlarıyla sergilenen ‘kaçakçılar’ın isimleri teşhis edilmek istenirdi.

Sonra, Dersim’i geride bırakmayacak yeni ‘tertele’ler yaşadı, Cizre, Lice, Kulp, Varto, Diyarbekir, Nisêbîn, Batman…

Tarih bir yerde tekerrür etti:

Ordu, “zehirli gaz kullandı“.

Dersimlileri “fare gibi zehirledi“.

“Yediden yetmişe“ bir kıyım sona erdi.

Ve de “Dersim davası bitti“ (tırnak içi İhsan Sabri  Çağlayangil’e ait).

Seyit Rıza’nın yaşı küçültülmüş, oğlununkinin (Resik Uşên) ise büyütülmüş, beş dava arkadaşıyla birlikte idam edildiler.

Çağlayangil, Dersim davası bitti derken, davanın yeniden açılacağını unutmuş olmalı.

1993’te yaşamını yitiren Çağlayangil, kelimenin tam anlamıyla Dersim Davası’nın yeniden açılması için 1984’ten sonra yola çıkanları görmeyecek kadar kör müydü?

Özel ve gizli bir elçisi vasıtasıyla Beytar Nuri Dersimi’den harici devletlerden yardım etmesi talebinde bulunan Dersim’in işgaline karşı ayaklanmanın önderi, komutanı Seyit Rıza ile Rojava’da Türk ve Suriye işgaline karşı ayaklanmanın önderlerinden, komutan Mazlum Kobanê‘nin politik pozisyonları arasında bir fark var mı?

Komutan Mazlum da, Dersim Davası’nın yeniden görülmesini talep etmez mi?

Eğer yakın bir zamanda açılırsa Seyit Rıza’nın mezarı, bunda Rojava’daki devrim, Mazlum Kobanê ve arkadaşlarının tarihi çabasının da belirleyici rolü olmaz mı?

Ve tüm bu gelişmelerin bugünkü resminde, hala yaşayan Seyit Rıza’nın rolü yok mu?

Öyle değil mi; yaşasaydı değil, yaşıyor Seyit Rıza!

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.