Amed’siz geriye çözümsüzlük kalır
Selim FERAT yazdı —
- Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum'un son "analiz" ambalajlı söylevindeki "lütuf" ve "müjde"lerle "tek millet"ten vazgeçmemeyi buyurmasıyla olmaz. Amed’siz hiç olmaz!
SELİM FERAT
Despotik hikaye sona ermedi.
Amed bir merkez, Ankara başka bir merkez. Bu, postmodern zamanların gerçekleşmeyecek bir hikayesi değil; yıllardır genç beyinlerin, tercübeli hafızaların üzerinde yoğunlaştığı geleceğe dönük, gerçekleşme şansı yüksek bir projedir.
Ortak yaşam, yaşamaya değerse en alttakiler/en üsttekiler kavramları, "değer" olmaktan çıkarılmalıdır. Kolonisatörlerin fil, kolonileştirilenlerin karınca olduğu bir dünyada, özgürlük kavramına yer yoktur.
Keyfiyetin olduğu yerde, masa yuvarlak değildir. Dört köşeli masalarda, kimin nerede oturacağı önceden hesaplanmıştır. Yuvarlak masada, baş köşe yoktur; söz başlar ve akar gider. Amed ile Ankara, özgür ve eşit şartlarda yuvarlak bir masada oturmuyorlarsa bir uyumsuzluk var demektir.
Uçum ve çıkarımlarım
Romantik ve umutlu bir gelecek için konuşanların affına sığınarak Kürdistan ve Türkiye ilişkilerinde bugüne kadar varolan ve hala devam eden gerçeğin resmini yansıtmak istiyorum. Herşeye rağmen savaşın tamaman durdurulması amacıyla atılan her adımı, tarihi bulduğumun altını çizeyim. Yine İmralı Heyeti Üyesi Pervin Buldan'ın Erzurum'daki konuşmasında "Barış siyaset üstü bir meseledir" cümlesini,PKK'nin kuruluşunun 47. yıl dönümü öncesinde, basına yansıyan çapı yüksek saptamalardan biri olarak kabul ediyorum. Buldan, aynı konuşmada "kardeşçe ve eşitçe" yaşanacağının altını çizdi.
Kürtçenin kullanılması
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, Buldan'ı duymuş gibi cevap verdi. Uçum, AA'daki son "analiz"inde, "Kürtçenin özgürlüğünün güçlendirileceğini“ belirtiyor.
* Çıkarımım: Belki yeni bir televizyon kanalı kurulur; Amed eksenli üniversitelerde kürtçe yeni bölümler açılır; pazarda, sokakta, türküde kullanılan Kürtçeye ceza verilmez.
* Sonuç: Bir dilin özgürlüğüne karar vermek, o dilin kabul edilmediği özgürlüğüne sahip olanların özgürlüğü olacaktır; umut vadetmeyen bir "müjde."
Yerel yönetimler
Uçum, varsayımlardan uzak, yeni adımların atılacağını ifade ediyor. Buna göre; yerel yönetimler yeniden yapılandırılacak.
* Çıkarımım: Kayyumlar kalkacak; yerel yönetimlerin yetki alanları genişletilecek.
* Sonuç: Yukardakiler, aşağıdakilere daha fazla yetki veriyor ve lütfediyorlar. Bunu da yeni yapılanmanın tarihi erdemi ve sürecin yeni başlangıcı olarak deklare ediyorlar. Ankara’nın işgalindaki topraklarda yaşayanlara daha fazla özgürlük; kolonileştirilenlerin boyunduruk altında kalmalarının devamına dair pek yeni olmayan, umutsuz bir "söylev" olmaya devam ediyor.
Tek devlet ve millet
Uçum, Türkiye’nin tüm vatandaşlarının eşitliğinin pratikte sağlanacağını belirtiyor. “Tek devlet ve tek millet, Türkiye’nin tek gerçeğidir” derken, "Beyinsiz Kürt seçkinlere ve aşağılanmış kitlelere" geleceğin Türkiye gerçeğini deklare ediyor.
Bundandır; eğer böyle buyururlarsa olmaz, Amed’siz hiç olmaz!
Aimé Césaire'ın hatırlattığı
Aimé Césaire, 'Kolonyalizm üzerine' de şunu diyor: "Hiçbir insan teması yok, bunun yerine sömürgeciyi bir gözetmen, bir çavuş, bir gardiyan, bir bekçi köpeği ve yerlileri bir üretim aracı haline getiren egemenlik ve boyun eğdirme ilişkileri var."
Aimé Césaire göre; kolonizatörler ile kolonileştirilenler arasındaki ilişkide yalnızca ön saflarda; yıldırmaya, zorlamaya, polise, vergilere, hırsızlığa, tecavüze, zorla toprak ekmeye, aşağılamaya, güvensizliğe, kibre, kendini beğenmişliğe, bayağılığa, beyinsiz seçkinlere ve aşağılanmış kitlelere yer vardır.
