Çıkış engelleri

Selim FERAT yazdı —

Kuzey Kürdistan’da neler olacak?

Bu sorunun cevabını bulmak, yaratılan yapay mizansel tabloya rağmen basit değil.

Türkiye medyası gündemi, deyim yerindeyse iki canavara odakladı:

Erdoğan konuşunca, yer yerinden oynamış oluyor.

Bahçeli’nin her açıklaması bir tufan gibi yansıtılıyor.

Aksesuara bakarsanız, hedefte HDP/Kürtler var.

Buna bağlı olarak hedef alınan Mahmur (Mexmûr) Kampındaki halk; Rojava’daki konseyler ve Güney Kürdistan/ Kandil’de yükselen proje. İrdelersek:

1995 yılında Ertuş Kampı’na uygulanan ambargolardan bugüne/Mexmûr Kampı’na değin orada yaşayan ve özyönetimi olan kamp sakinleri özgür bırakılmadılar ama özgürce yaşamayı başardılar.

Unutmayın, Mexmûr Kampı tüm baskılara rağmen, yerküremizin bağımsız/ özgür uydularından biri.

2007 yılında ziyaret ettiğim Mexmûr Kampı’nda zirai/ ekonomik/ sosyal yaşam kurtuluş felsefesi kapsamında organize edilmişti.

Mesleki eğitim, okullar, ingilice öğretim yapan üniversitelere hazırlıkta başarılı öğrenci yetiştiren okullar arasında ilk sıralarda yer alan Lise eğitimiyle Mexmûr, örnek gösterilebilecek yerleşim merkezlerden biriydi.

Erdoğan/Bahçeli Mexmûr projesini ambargolara ve hava saldırılarıyla yok edemediler.

“Herşeye rağmen direniş!” Mexmûr’dan gelen tarihi nota oluyor.

Rojava’ya dönersek:

Son olarak ABD, Rusya ve Fransa’dan bağımsız olarak 25 Kürt Partisi Kürtler’in birliğin ve Rojava’daki yönetimin çıkarlarının korunması konusunda anlaştılar.

Rojava kantonlarında yaşanan tecrübeler, PYD’nin esnek politikası ve biraraya gelen 25 Kürt Partisi’nin, Türkiye’ye rağmen biraraya gelmesi ve gelecekte Suriye ile yapılacak görüşmelerde ortak pozisyonda olmaları tarihi öneme sahip.

Türkiye’nin manevra alanına yapılan bu müdahale, Erdoğan ve Bahçeli’ye Fırat’ın doğusundan yapılan bir çıkış olarak algılanmalı.

Washington/ Paris/ Moskova’nın çıkarlarına denk düşse bile, Rojava’daki halkların birliği, Türk/ Şam sömürgeci politikasında bir kırılmaya yol açacaktır.

Güney Kürdistan/ Kandil vadisinden olumlu gelişmeler beklemek mümkün.

Güney Kürdistan’da geleneksel partiler var.

Demografik yapı değişti.

Toplumsal değişimler özellikle KDP politikası üzerinde de önemli etkilere sahip.

Genç nüfusun önemli bir kesimi, kurtuluşun Kandil’den yayılan felsefeyle mümkün olacağını düşünüyor ve bunu duyması gereken önemli adreslerden biri de KDP oluyor.

Güney Kürdistan’da Mahmud Osman gibi eski kadrolar ve birçok aydın, Kürtler arası bir çatışmadan taraf değiller.

Ve önemlisi, KDP de tüm partilerin Kürdistanî partiler olduğunu ve siyaset yapma haklarının bulunduğunu kabul eden açıklamalarda bulundu. Bundan dolayı da Türkiye/ MİT’in Güney Kürdistan’daki manevralarının ömrünün uzun süreli olmayacak.

Güney Kürdistan 1992 Ekim’inde Kürt partileri arasında yaşanan çatışma dönemine geri dönülmeyecek; bunun siyasi zemini yok.

Son olarak, HDP’ye karşı başlatılan linç girişimi başarılı olur mu?

HDP kapatılır mı?

Bunların cevabını Türk devletinin siyasi teknik manevra tarihinde aramak lazım.

Linç 90’lı yıllardan bu yana devreye sokulan politik caydırıcı önlemler arasındaydı.

Birçok parti kapatıldı; daha güçlüleri doğdu.

Son olarak HDP yetkililerinin, yeniden sokağa dönen politik nüfus olarak mücadele sürdüreceğini açıklaması Erdoğan/ Bahçeli diktasını sarsacak politik bir dalga olabilir.

Kuzey Kürdistan Rojava ve Güney Kürdistan eksenli yeni gelişmelere gebe; şimdilerin çıkış yolu da bu iki coğrafyada olacak.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.