Mandela‘dan Öcalan‘a, trajedi’den başarıya

Selim FERAT yazdı —

  • Kürt kurtuluş hareketinin felsefi öncüsü olarak kabul edilen Öcalan, hapishanede verdiği onlarca yıllık mücadelede, Gramsci’nin Hapishane Defterleri’ni andıran yapıtlarla dünyaya felsefik/politik iz düştü.

Yeni yıl mesajı yerine, kendisini dayatan tarihi bir kontekse işaret etmek istedim; güzel yeni yıllara diyerek.

5 Aralık 2013‘te, umuda dayanan yerküre nüfusuna veda etmeden on yıl önce, Nobel Barış ödülü almıştı.

40’lı yıllarda Afrika Ulusal Kongresi (ANC)‘ye katılan Güney Afrikalı Avukat Nelson Mandela, daha otuz beşine basmadan, Apartheid rejimine karşı mücadelede ön saflarda yer aldı.

1963’te tutuklandı ve 27 yıl hapis yattı.

Mandela’yı simgeleyen güç, inatçı bir savaşçı olması.

Daha da önemlisi, yaşadığı trajediden sonra, tarih sahnesine başarıyla çıkmasıydı.

Başarısı: Boyun eğmemesi, barışmak için örgütü ANC ile birlikte, inadına bir mücadele sürdürerek, 1990’da serbest bırakılmasını mümkün kılmasıydı.

Mandela serbest bırakılmadan birkaç gün önce, Cumhurbaşkanı Frederik de Klerk’in talimatıyla ANC yasağı kaldırılmıştı.

Serbest kaldıktan birkaç gün sonra Johannesburg‘da 12.000 kişilik Stadyum‘da, "Apartheid'ı terk eden tüm insanları…genel, özgür seçimlerin ve herkese oy kullanma hakkının olduğu, ırksal olmayan, birleşik ve demokratik bir Güney Afrika" için çalışmaya davet ederek, uzlaşma politikasını kamuoyuna duyurdu.

Başarısı; Afrika’nın doğusunda denizin binlercesinin kaçış yolu, yüzlercesinin mezarı olduğu... Ve kuşatılmış şehrin Avrupa'nın ortasındaki bir savaşın sembolü haline geldiği“ (Geo Dergisi) 1994’te, uzlaşı politikasının yapılan seçimlerde başarıya imza atmasıydı.  

1994’te yapılan seçimde, Mandela’nın öncülük ettiği ANC yapılan seçimlerde zaferle çıkmış ve Mandela, Güney Afrika’nın ilk siyahi Cumhurbaşkanı olmuştu.

Nisan 1994’ta yapılan seçimlerde Mandela’nın memleketinden aldığı oy oranı %62,6’ydı.

Mandela’nın tutukluluk yıllarına dair düştüğü not:

“O uzun, yalnız (hapsetme) yılları sırasında, kendi halkım için olan özgürlük açlığım, beyaz ve siyah tüm halkların özgürlük açlığına dönüştü. […] Bir başkasını özgürlüğünden mahrum bırakan kişi, nefretin tutsağıdır.[…] Mazlumun da zalimin de insanlığı eşit oranda elinden alınır. Hapishaneden çıktığımda görevim hem zalimi hem de mazlumu özgürleştirmekti.” Ancak önümüzde daha uzun, daha da zorlu bir yol var. "Özgür olmak için sadece zincirleri atmak yeterli değildir; başkalarının özgürlüğüne saygı duyacak ve onu geliştirecek şekilde yaşamak gerekir" olmuştu.

Abdullah Öcalan, politik adı Apo.

4 Nisan 1949 Ömerli, Riha’da doğdu.

PKK'nın lideri ve kurucu üyesidir.

1978'deki kuruluşundan 2002'deki yeniden adlandırılmasına kadar, partisinin başkanlığını yürütmekteydi.

Türkiye tarafından izole edilmiş bir adada, yakınen 25 yıldır  hapsediliyor.

Kürt kurtuluş hareketinin felsefi öncüsü olarak kabul edilen Öcalan, hapishanede verdiği onlarca yıllık mücadelede, Gramsci’nin Hapishane Defterleri’ni andıran yapıtlarla dünyaya felsefik/politik iz düştü.

Sosyolog ve filozof Slavoj Zizek: "Unutmayalım ki Öcalan sadece, 'özgür Kürtler' gibi, büyük bir siyasi projenin sembol temsilcisi değildir. Aynı zamanda, unutmayalım, Julian Assange gibi, avukatlarıyla bile hiçbir teması olmayan ya da çok az teması olan, hapishanede tek başına bir birey. Ve bildiğim kadarıyla Öcalan'ın hapishanedeki gelişimi, entelektüel gelişimi olağanüstüydü. Feminizmi, psikanalizi, modern teoriyi keşfetti. Yani ezilen bir azınlığın mücadelesini bizim batıdaki mücadelemizle, en önemli çağdaş eğilimlerle, yine feminizmle, yeni baskı biçimleriyle bir araya getirmesi anlamında neredeyse hayal edilemez bir ideal.“

Zizek, bu hayal edilemez idealinin gücünü resimliyor: “Birincisi, genel düzeyde, bugünün Türkiye'sinde Kürtlerin başına gelenler Keşmir'de ve dünyanın başka yerlerinde Müslümanların başına gelenlerle aynıdır. Yani Türkiye'de Erdoğan'ın, Hindistan'da Narendra Modi'nin otoriter hükümeti, bir direniş grubunun silahlı mücadeleden açıkça vazgeçmesini, silahları bırakmasını kabul etmiyor. Otoriter hükümet için bu kabul edilemez bir durumdur. Meşru demokratik muhaliflerini terörist ilan etmek zorundalar (b.n.). Neden mi? Kendi otoriterliklerini meşrulaştırmak için.“

Güney Afrika’dan Kurdistan’a: Trajedi aynı. Bundandır Mandela/ Öcalan Güney Afrika’nın siyahları ve Ortadoğu’nun siyahları Kürtler arasındaki bağ!

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.