Depremden sonraki yaşama dair

Selim FERAT yazdı —

  • Bir Kürt kadını söylemiş: "Bize yardım gelmeyeceğini biliyorduk", devam ediyor ve çağrıda bulunuyor Diyarbekir’li başka bir kadın: “Kendi yaralarımızı kendimiz saracağız!"

İnsan yaşamının kaybı ve insanın yurdundan olması!

Bu 6 şubat depreminin geride bıraktığı sosyal felaket.

YÖP’ün haberlerinden aktarıyorum:

Elbistan’da 150 bin olan nüfus 50 bine düşmüş, Nurhak ilçesinin Kullar Mahallesi neredeyse haritadan silinmiş, Adıyaman tamamen karanlık altında kalmış, Hatay’ın yüzde 80’ni enkaza dönüşmüş.

Bu ve benzeri resim kareleri, insanın yurdundan (evinden) ve muhtemelen yaşadığı yurdu olan köyünden, kentinden, nihayetinde Kurdistan’dan göçe veya iktidarın planladığı iskana mecbur edilmesine yol açacak ve sonuçlarını şimdiden tahmin edemeyeceğimiz bir travmaya zemin oluşturan, doğal felaket sonrasının etkileri…

Deprem ve depremden sonrası yaşama dair düşünceler:

I

Depremden sonra, devlet yoktu saptaması doğru. Ancak devletin depremin olduğu coğrafya için bir yük olduğunu orada yaşayan halklar biliyorlardı.

Bu defasında devlet birkaç gün için sustu, pusuya yattı. Bundan dolayı "devlet yok" gibi bir yakınma, çaresizliğe işaret ediyordu; bunu bilen onbinlerce bilinçli insan, devletin bir planının olduğundan hareket ederek, halkla bütünleşti.

Ağlayanların yanında durdular, dinlediler, yiyecek taşıdılar, kucaklaştılar ve nehrin nereye akacağına birlikte cevap aradılar, kendilerine yabancı iktidar ve güçlerin yaptırımlarına karşı durdular.

II

Sosyolojik: "Felaketler, insan dayanışmasının, toplum yanlısı davranışın ve uluslararası yardımseverliğin (uzaktan sevgi) testleridir ve kitle iletişim araçlarında habercilik, teşvik edici bir etkiye sahiptir" saptaması, depremden sonraki yaşamı aktaran yerinde bir tanı.

Devlete rağmen devleti yok saymak!

Felaketin savunmasız kıldığı sosyal varlık olan insanın, yaralarını hala sarmamış olsa da, yaşam alanlarını savunacak birey/toplum olarak, ayakta durmasını sağlamak.

III

Deprem engellenemeyecek dış bir etkidir.

Artık bu dünya eski dünya olmayacak saptaması, yaşamlarını yitiren kardeşler, anneler, babalar, çocuklar, nineler dedeler, sevgililer, "gözleri açık donarak ölen binler", depremin viraneye çevirdiği yapılar, kentler için geçerli olabilir.

Buna rağmen, Kurdistan’dan, Türkiye’den ABD’den  Tayvan, Güney Kore’ye kadar dayanışmaya, insan aramaya, kurtarmaya gelen koca bir insanlık dünyası, geride kalanların yanında oldular.

Altı çizilmek istenen mesaj: Yaşam yeniden kurulur, eskisi gibi olmazsa da dünya var olmaya devam edecek; dünya çapında var olan ortak yurttaşlık, Maraş’dan Hatay’a kadar olan bölgede buluştu: Varolmak için!

IV

"Çevresel Mültecilik/Zorunlu Mültecilik" kavramlarının, bu felaketten sonraki yaşamın kirlenmesi için ortaya atılma ihtimali yüksek.

Devasa bir dış etki olan depremden sonrasında kanıksatılmak istenen bu kavramlara karşı durulması hayati anlam taşıyor. Şeyh Said ayaklanmasından sonra, 1934’deki gibi "Türk kültürünü güçlendirmek, bunun için Türk kültürüne bağlı göç sağlamak" amaçlı bir "mecburi iskan" planının yaşama geçirilmesi ihtimali yüksek.

V

Depremden sonra AKP ve MHP bir devlet komplosu kuruyorlar…

Bir Kürt kadını söylemiş: "Bize yardım gelmeyeceğini biliyorduk."

Devam ediyor ve çağrıda bulunuyor Diyarbekir’li başka bir kadın: “Kendi yaralarımızı kendimiz saracağız!"

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.