‘Devlet sırrı’ ikinci katliamı getirdi

Kadın Haberleri —

Fidan Doğan (Rojbin)

Fidan Doğan (Rojbin)

  • Paris’te katledilen üç Kürt kadın devrimciden Fidan Doğan’ın kuzeni Cemo Doğan, Fransa hükümetinin katliamı aydınlatmadığını, birçok bilgi ve belgeye de “devlet sırrı” kararı getirerek, ikinci katliamın yaşanmasına yol açtığını dile getirdi.

Fransa’nın başkenti Paris’te 9 Ocak 2013 tarihinde PKK’nin kurucularından ve Kürt Kadın Hareketi’nin öncüsü Sakine Cansız (Sara), Kurdistan Ulusal Kongresi (KNK) Paris Temsilcisi Fidan Doğan (Rojbîn) ve Kürt Gençlik Hareketi üyesi Leyla Şaylemez (Ronahî) katledildi. Katliamın üzerinden 10 geçti. Aradan geçen 10 yıllık zamana rağmen katliamı iç yüzü aydınlatılmadı. Fransa devleti birçok bilgi, bulgu ve belgeye “devlet sırrı” diyerek katliamın içi yüzünün aydınlatılmasının önüne geçti. Dava sürüncemede kaldı.

Katledilen üç Kürt kadın siyasetçiden Fidan Doğan’ın (Rojbin) kuzeni Cemo Doğan hem Fidan’ı anlattı hem de dava sürecini değerlendirdi.

Komplo sonrası aktifleşti

Çocuk yaşta Fransa’ya giden Fidan’ın Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 15 Şubat 1999’da Uluslararası Komplo ile Türkiye’ye teslim edilmesi sürecinde gençlik çalışmalarında aktifleştiğini belirten Cemo Doğan, “Fidan iyi derecede Fransızca bilirdi. Bürokratik çalışmalarda yer alırdı. 2002 yılında KNK Paris Temsilciliği sorumluluğunu aldı. Peşi sıra 2011 yılında katledildikleri Kurdistan Enformasyon Bürosu’nun sorumluluğunu üstlendi. Yaklaşık 10 yıl boyunca bürokratik çalışmalarıyla tanındı. Fidan, barışçıl bir insandı ve Avrupa’da özellikle Strasbourg’da, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM), Paris’te birçok Avrupalı siyasetçiyle diplomasi çalışmaları yürüttüğünü biliyoruz. Aynı zamanda birçok temsilci Fidan’ı tanırdı. Fidan, onurlu bir barış için uğraşan önemli bir isimdi” dedi. 

MİT bağlantısına dair belge çok

Dava sürecine dikkat çeken Cemo Doğan tetikçi Güney’in Kürt halkının çabasıyla yakalandığını ifade etti. Güney tutuklandıktan sonra da bir türlü yargılama sürecinin başlatılmadığına dikkat çeken Doğan, şunları söyledi: “Türk Hükümeti, katliamın MİT ile bağlantısını birçok ipucuya rağmen reddetti. O gün bugündür reddediyor fakat birçok bilgi ve belge kamuoyuna yansıdı. Ömer Güney’in ses kayıtları yansıdı. Ömer Güney’i, ailesi bile ziyaret etmezken Ruhi Semen isimli bir kişi onun ziyaretçisi oldu. Bu insanın Diyanet İşleri’nin Avrupa Temsilciliği’nde görev aldığı bilgileri var. Aynı zamanda Fransız polisinin incelemesinde Güney’in hastaneden kaçmak için MİT yetkililerine iletilmek için bir pusula verdiği bilgileri biliniyor. Bununla birlikte çok bilgi ve belge yayınlandı. Bu noktada Kürt yetkilileri ve aileler önemli bir mücadele yürüttü. Ancak Güney’le bağlantılar ortaya çıkarılmadı. Davanın duruşması önce 2016 Mayıs ayına, daha sonra Aralık ayına son olarak ise 2017 Ocak ayına ertelendi. Dava sürecine kısa bir süre kala Güney cezaevinde şüpheli bir şekilde öldüğü söylendi.” 

Paris katliamı ‘devlet sırrı’ oldu

Güney’in ölümüyle Fransa yargısının davayı askıya aldığını kaydeden Cemo Doğan, “Bununla ilgili ailelerin ve avukatların girişimleriyle 2017 yılında Fransa’da MİT ile ilgili tekrar bir soruşturma başlatıldı. Fransa hükümeti, konu ile ilgili ‘devlet sırrı’ kararı getirdi ve birçok belge, bilgi kamuoyu ile paylaşılmadı. Paris Katliamı, Fransa tarihinde bir dış istihbarat servisinin bir davaya konu olduğu ilk davaydı ve Fransa hükümeti, bu noktada gerekli çalışmayı yürütmedi. Ömer Güney’in arkasında bulunan kişileri, kimlerin bu talimatları verdiği ve MİT’le bağlantısını ortaya çıkarmadı. Katliamdan hemen sonra gelen Newroz’da, Sayın Öcalan’ın barış süreci ile ilgili bir deklarasyonu yayınlanmak üzereydi. Önemli görüşmeler gerçekleşiyordu. Türkiye’de, son 40 yıldır kirli bir savaşa maruz kalan Kürt halkı barış sürecine doğru yürüyordu. Dolayısıyla bu katliamla ilgili Fransa hükümeti üzerine düşeni yapmadı. Bir komplo olduğu ortada iken bunun uluslararası bağlantıları ortaya çıkarılmadı ve geçtiğimiz günlerde Paris’te ikinci bir katliam yaşandı. Kürt halkı bu noktada Fransa hükümetini samimi bulmuyor. Çünkü birinci katliam aydınlatılsaydı ikinci katliamın gerçekleşmeyeceği düşünülüyor” ifadelerini kullandı.

 

Bu dava kapanmayacak

Katliamın yapıldığı sürece dikkat çeken Doğan, “Bu katliam barış sürecini baltalamak için mi yapıldı diye insanın aklına geliyor. Bugün hala en çok ihtiyaç duyulan şey bu kirli savaşın bir an önce bitmesidir. Bu noktada Paris Katliamı, önemli bir mihenk taşıdır” dedi.

Fransa hükümetinin ilk Paris katliamında olduğu gibi manipülatif açıklamalarda bulunduğunu belirten Doğan söyle dedi: “Paris’in göbeğinde, suçlu birinin cezaevinden çıktıktan sonra bu kadar silaha ve cephaneye 10 gün içerisinde nasıl ulaştığı, hangi bağlantılarla buraya geldiği, hangi arabayla buraya bırakıldığı meselesi çok önemli soru işareti barındırıyor.”

“Saldırganın daha önce enformasyon aldığı ve birçok bağlantısının olduğu aşikardır” diyen Doğan devamla şunları kaydetti: “Avrupa’nın göbeğinde gerçekleşen bu katliamı Kürtler kabul etmiyor. Hem bürokratik çabalarını sürdürecekler hem de iki katliamın hesabını soracak ve bu dava kapanmayacak. Önümüzdeki süreçte de bu konuda birçok başvuru olacak.”

Fidan Doğan

Katledilen 3 kadından Fidan Doğan, 17 Ocak 1982’de Mereş’in Elbîstan ve Nûrheq ilçeleri arasında bulunan Malê Bûtan köyünde 4 çocuklu bir ailenin 2’nci çocuğu olarak dünyaya geldi. Mereş Katliamı’ndan sonra göçlerin yaşanmasıyla birlikte ailesi Fransa’ya yerleşti. İlk önce anne ve babası yurtdışına çıkan Doğan, 9 yaşına kadar köyde teyzesi, dedesi ve ninesiyle yaşadı. Kürt özgürlük mücadelesiyle Fransa’da tanıştı. 

ÖMER AKIN / MA

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.