Devrim, sanat ve kadın
Zozan SİMA yazdı —
- Hakikatlerin en güzel dile gelme biçimleri sanatta ifadesini bulur. Sadece acılar, sevinçler, başarılar değil yaşama felsefesi, inanç ve bununla bağlantılı sosyolojik-psikolojik gerçeklikler de sanatta anlam bulur.
Rêber Apo, “Müzik, Kürt hakikatinin en önemli ifade tarzıdır” der. Dengbêjlerin eserlerinde Kürdistan’daki savaş ve işgaller, aşiretlerin kendi aralarındaki sorunları, aşk hikayeleri anlatılır. Kürtlerin doğayla bağı Kürdistan dağlarına, nehirlerine, ağaçlarına, baharına, kışına yakılmış türkülerde ifade edilir. Komünal ekonomik faaliyetleri ise halay parçalarında buluruz. Hem halayda hem de söylenen şarkılarda (kilam) ekin biçme, harman kaldırma, koyun kırpmadan, ağacın dalından meyve toplamaya, bulgur yapımına kadar birçok faaliyet onların temposuna uygun müziklerle icra edilir. Êzîdîlerin qewlleri ve Alevilerin deyişlerinde felsefe ve inanç dile gelir. Bu nedenle Kürt müziğinde dile gelen bu hakikati Kürt tarihi, sosyolojisi için bir kaynak olarak anlamlandırmaya ihtiyaç var.
Başlarına gelen katliamların sorumluları, ihanetler, anlaşmazlıklar, serhildanların başarı ya da başarısızlıkları, aşk hikayeleri ve yaşam biçimine dair birçok unsur Kürtlerde müzikle anlam bulmuştur.
Kürt müziğinde kadınların rolleri belirleyicidir. Kadınların şarkı söylemesi dini ve feodal gerekçelerle yasaklanmış olsa da denbêjlerin dile getirdikleri eserlerin büyük kısmı kadınların dilinden dökülmüştür. Bu açıdan o toplumsal gerçekliğin kadın gözünden incelenmesi ve yarattığı duygular yansır. Ölülerin şîn (yas) törenleri çoğunlukla kadınların yaktıkları ağıtlarda o kişinin hayat hikayesi ve ölümüne dair bilgiler saklar. Koçgiri isyanında Alişer’in kızkardeşinin ağdıdır Mîro parçası. Sitem eder kardeşine, öğüdünü dikkate almayarak kendisine ihanet edecek insanlara güvendiği için.
Delala Dilê Min kilamı, dizlerinde son nefesini veren Derveşê Edûlê'nin yaktığı ağıttır. Bıyıklarını burup, sofrada oturan koca adamların fincanı kaldırıp kendi ülkelerini savunmayışı üzerinden erkeklik ve cesaret sorgulaması yapılır. Êzîdîlerin hor görülmesinin eleştirisi vardır bu ağıtta. Trajik aşk hikayesini beşikteki bebeğine söylediği ninni ile ifadeye kavuşturandır Binevşa Narîn. Küçük yaşta evlendirilmesine ve mal-mülk için Derwêş Beg’e verilmesine isyan eder. Küçük oğluna sevdiği erkeğin ismini verecek kadar da cesurdur. ‘Koskoca Bedirxanların gelini şarkıcı mı olacak’ diye sanatı ve sevdiği erkek arasında seçim yapması istenilen Meryem Xan’ın eşini bu ayrılığa teşvik edenlere öfkesi ve bu ayrılığa yaktığı kilamdır Mihemedo Ronî. Ayşe Şan’ın sürgüne, kaybettiği kızının ardından kadere lanetidir Qederê. Ölüm döşeğindeki anasını görmesine izin verilmemesinin acısını Heyvax Dayê ezgisinde dile getirir.
Daha nice örnekte Kürdistan gerçekliğinde kadınların dilinden dökülen hakikatleri öğrenme imkanı buluruz. Bu geleneğin izinde yürüyen Hozan Mizgîn, Newal, Berçem, Delîla ise bir başka boyutunu oluşturur. Onlar Kürdistan özgürlük hareketine gerilla olarak katılarak yaşamları ve sanatları arasında güçlü bağlar kurdular.
Hozan Mizgîn’i anarken sanat, kadın, Kürdistan ve Kürt toplumunun hakikati arasındaki bağlar üzerine daha derinlikli düşünmek durumundayız. Hozan Mizgîn halkının coşkusunu, acılarını, direnişlerini, yoldaşlarına bağlılığını dile döker sanatında. Newroz coşkusunu hissederek yazmıştır "Newroz e, Cejna Kurda ye" parçasını. 12 Eylül zindanlarında işkence altındaki yoldaşları için söylemiştir ‘Lo Hevalno’ parçasını. Onu mücadeleye katan komutanı Egîd’i anlatmıştır ‘Egîd’ şarkısında. Kendi toplumsal hakikati ile bağ kurabildiğinde sanat gerçek anlamına kavuşur.
Faşizm koşullarında direnen Kürt halkını, dünyanın en büyük ikinci ordusuna direnen gerillanın kahramanlığını, yaşamları ve kişiliğiyle destanlaşanları, evlatlarının kemiklerini arayan anaların acı ve öfkesini, cezaevlerindeki direnişler Kürdistan hakikatiyken sanat da bunu en güzel haliyle dile kavuşturmalı.
Hozan Mizgîn, Kürdistan Özgürlük Hareketi içinde sanatçı, devrimci, komutan, savaşçı, örgütçü ve derin duygularla Xwebûn olmuş komple bir kişiliği temsil eder. Devrimci sanat yapmak isteyen her kadına takip edebilecekleri bir iz bırakır.