Devrimin ateş taşıyıcılarına

Ziya ULUSOY yazdı —

  • Devrimi yaşadılar, yaşattılar ve sıra neferi gibi yoldaşlarıyla eşit yaşadılar. Anıları ve mücadeleleri yeni kuşaklarda yaşayacak!

Kürdistan devrimi zorlu koşullardan geçti, halkı için çekim merkezi oldu ve kahramanlıklarla tarifsiz acıları iç içe yaşadı.

Ali Haydar ve Rıza yoldaşlar Kürdistan devrimine öncülük  eden PKK’nin kurucu kadroları, devrimin inşacıları olarak başladılar ve önderleri içinde yeraldılar.

Yaşamları devrimci mücadeleye başlarken risklerle doluydu. Gerilla savaşından  itibaren bu risk, sadece faşizmin zindan ve işkence saldırısıyla sınırlı  kalmadı. Hava bombardımanı, top ve tank atışları  sürekliliği altında her an ölmeyi göze alarak yaşadılar.

Dağlar Kürt halkının tarih boyunca dostu oldu. Gerilla savaşında bu rolü üst düzeyde oynadı. Fakat dağların kışın dondurucu soğuğu ve hareket etmeyi engelleyen yoğun karı aynı zamanda yaşamı neredeyse imkansız kılan koşullar demek. 50 yıla yaklaşan gerilla mücadelesi sürecinde, Kürdistan gerillalarıyla birlikte Ali Haydar ve Rıza yoldaşlar, adeta imkansız olanı göğüslediler.

Kürdistan halkı bu süreç boyunca onbinlerce evladını şehit vermek zorunda kaldı. Tehcirin modern biçimi “köy boşaltmaları” yaşadı, köyleri yakıldı, faşist sömürgeciliğin ağır işkencelerini gördü,  kent yoksulluğuna katlanmak zorunda kaldı. Ali Haydar ve Rıza yoldaşlar yitirilen canların, tehcirin, yoksulluğun acılarını bu yarım yüzyıl boyunca gün gün yaşadılar.

Ali Haydar yoldaş, 2000’li yılların başında  ateşkes ve çözüm sürecine geçme nedenlerini Gündem gazetesinde yayınlanan “Acı” başlıklı yazısında açıklarken, Kürt halkını yaşadığı bu süreçteki acıları duygulu ve felsefi derinlikli etkileyici yazısıyla dile getirmişti.

Ali Haydar ve Rıza yoldaşlar, yenisömürge ve sömürge ülkeler halkalarını kapsayan dünya devrimler  ve devrimci halk hareketleri dalgasının yaşandığı 70’li yılların başında ilk devrimci ve sosyalist donanımı aldılar. Adanmış devrimciliğin   tutkululuğunu, ısrarlılığını, başeğmezliğini, yorulmak bilmezliğini edindiler. Kürdistan devriminin yarattığı değerlerle yoğurarak onyıllar boyunca taşıdılar.

İlk tercihleri Kürdistan devrimi oldu. Kürdistan devrimi gelişip geniş halk kitlesine malolunca, Türkiye ve diğer sömürgeci ulus halklarıyla birleşik devrimi geliştirmeye önem verdiler, ittifaklar geliştirdiler.

Bölge halklarının demokratik ve direnişçi güçleri ve örgütleriyle de ittifaklar oluşturdular. Daha uzun yıllara esintisi sürecek biçimde ördükleri Kürdistan devrimiyle Kürt halkını bölge halklarının devrimci mücadelesinin öncü mevzisine yerleştirdiler. Bölge emperyalist ve yerel devletlerin işgalleri ve krizleriyle kan gölüne dönüştürülür ve karanlık bir döneme sürüklenirken, Kürdistan devrimiyle gelecek umudunu ve  aydınlığı alternatif olarak yükselttiler, etkilediler.

Dünyanın antifaşist ve sosyalist güçleriyle de ittifak geliştirdiler. Rojava devrimindeki enternasyonalist dayanışma bunun ileri örneği oldu.

Faşist sömürgeciler, generallerden sivil liderlere, Erdoğan’a uzanan çeşitlilikteki iktidarlarıyla bu nedenle Kürdistan devriminin düşünen beynini ve yönetim kurmayını yoketmek için yeniden yeniden saldırıları denediler. ABD öncülüğünde emperyalist devletler Kürdistan devriminin beynini yoketme saldırılarına, devrim ocağını söndürmek için sürekli destek verdiler.

Ali Haydar ve Rıza yoldaşlar bu devrim ocağının ateşçileri ve liderliği içinde oldukları için hava bombardımanında aramızdan alındılar.

Ali Haydar yoldaşı erken bir zamanda tanıma imkanım oldu. Ayrı kentlerde lise öğrenciliği dönemimde sosyalist fikirleri ilk edindiğimizde ortak  tanıdığım vasıtasıyla Erzurum lisesinde devrimci gençleri etrafında topladığını öğrenmiştim.

12 Mart faşizmi altında askeri zindandan çıkarken Dersim Öğrenci derneği başkanı olarak bir arkadaşıyla birlikte bizi  karşılamış, devrimci içtenliğini sergilemişti. Evinde birkaç hafta misafir kaldığımda aynı devrimci içtenliğine, çok okuyor olmasına  ve tartışmada nezaketine tanık olmuş, etkilenmiştim.

Sınıfsız, sınırsız, sömürüsüz bir dünya görüşüne sahipti, fakat  ulusal özgürlük devriminin sert ve zorlu koşullarını göğüslemekle başlamak zorunda kaldı. Felsefeyle de birleşen düşünsel birikimi, eğer Türkiye ve dünyada Marksizmin ve sosyalist devrimlerin yükselişiyle birleşseydi, çok daha özgün eserler üretmesine yol açardı.

Rıza yoldaş, birlikte cezaevinde kalan Garbis’in anlatımına atıfla,  “son derece samimi ve güçlü bir devrimciliğe sahip”ti.

Devrimi yaşadılar, yaşattılar ve sıra neferi gibi yoldaşlarıyla eşit yaşadılar. Anıları ve mücadeleleri yeni kuşaklarda yaşayacak!

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.