Soykırımcıyı meşrulaştıran “barış”
Ziya ULUSOY yazdı —
- İsrail ve ABD askeri olarak kazandı elbette. ABD, İsrail’in savaş makinası aracılığıyla Rusya’nın ve Çin’in bölgede oluşan nüfuzunu tasfiye etti. İşbirlikçisi Arap devletlerinin yöneticileri ile İsrail arasındaki Abraham Anlaşması’nı kesinleştirdi.
- Ateşkes soykırım altındaki Filistin halkının nefes almasını sağlayacak elbette. Fakat kalıcılığı belirsiz. Dahası emperyalist-burjuva barış, ABD- İsrail’in askeri zaferini ve soykırımcılığını, İsrail-ABD hakimiyetini, Knesset’in Batı Şeria’yı ilhak kararını meşrulaştırmanın aracı olacak.
Emperyalist devletlerin militarist güç politikasıve savaşları, rakiplerin nüfuzunu tasfiye ederek nüfuz kazanma aracı olmakla kalmıyor. Aynı zamanda haraç almanın, zenginliklere konmanın aracı daha fazla oluyor. Bu yolla ABD dünya çapında ekonomik (Çin) ve askeri (Rusya) rakip olarak yükselenleri zayıflatıp hakimiyetini korumaya çalışıyor.
ABD ve Batı emperyalist blokun Ukrayna darbesi (2014) ve savaşı, İsrail’in bölge güç dengesini büyük ölçüde değiştiren savaş zinciri bu gerçeğin ifadesi.
Emperyalist kapitalizm çağında, özellikle dünya tekellerinin hakimiyetinin baskın hale gelmiş olduğu emperyalist küreselleşme döneminde, sermaye mali-ekonomik gücüne dayanarak dünyanın her tarafında pazara hakim olma imkanına sahip. Ama sermayenin rekabeti bağımlılık ve sömürgeciliği kaçınılmaz kılıyor. Çünkü emperyalist devlet(ler)e, rakipleri karşısında çok üstün mali-ekonomik imtiyazlar sağlıyor. Trump’ın aldığı haraçlar bunun basit kanıtı.
Emperyalistler rekabeti şiddetlendirerek, bölgesel savaşlar ve işgalleri yaygınlaştırarak dünyayı yeniden paylaşım savaşına ilerliyorlar.
Faşist Netanyahu’nun Gazze’ye naklen yayın soykırımcı savaşı, hedef aldığı İran, Lübnan Hizbullah’ı, Yemen-Ensarullah’ı darbeledikten, Suriye-BAAS rejiminin yıkılmasına yol açtıktan sonra, destekçisi ABD ve Trump’ın girişimiyle ateşkes durağına vardı.
İsrail ve ABD askeri olarak kazandı elbette. Sonuçta ABD, İsrail’in savaş makinası aracılığıyla Rusya’nın ve Çin’in bölgede oluşan nüfuzunu tasfiye etti. İşbirlikçisi Arap devletlerinin yöneticileri ile İsrail arasındaki Abraham Anlaşması’nı kesinleştirdi. Netanyahu faşist hükümetinin Gazze’yi ilhak ve Gazzelileri tehciri gerçekleşmediyse de, müttefikleri ABD-İngiltere mandasında Gazze’yi silahsızlandırma imkanı ve askeri kontrolü gerçekleşti.
Fakat Netanyahu ve müttefiki emperyalistler, dünya halkları nezdinde siyaseten yenildiler. Batılı emperyalist dünyanın özgürlükçü ve hümanist olduğu yalanı Gazzelilere soykırımla tuzla buz oldu. Son aylarda milyonları bulan halkların soykırımı protesto gösteri ve grevleri bu yenilginin mimarı ve ifadesidir. Ayrıca Arap halklarının soykırım karşısında tepkileri, diktatörlerine, krallarına ve ABD-İsrail’e karşı olası kitlesel mücadeleler biçiminde yansıyacak.
Trump da Gazzelilerin tehcirine ve ilhakına değin savaşı sürdürmekten yanaydı. İvmelenen soykırım karşıtı eylemlerin baskısı, işbirlikçi Arap kral, emir ve diktatörlerlerin halkları nezdinde tamamen iflasını ve Arap sokağında kitlesel mücadeleleri önlemek için Netanyahu’yu ateşkesi kabul ettirmek zorunda bıraktı.
Filistinlilerin mücadelesi, İkinci Nakba’ya karşı yurdunda kalmakta direnç ve Filistinli örgütlerin kara savaşındaki eylemleriyle sürdü. Fakat kabul etmek gerekir ki Filistin halkında uzun sürecek bir travma yaratacak ağır bir yenilgi aldılar.
Bazı Filistinli örgütler ateşkesi “zafer” olarak yorumluyorlar. Bu aşırı subjektif ajitasyon 7 Ekim Aksa eyleminde de görüldü. Eyleme askeri yeteneğinden hareketle “tarihi” rol atfeden yorumlar ülkemiz devrimci hareketinde de yansıdı. Oysa Netanyahu’nun içeride faşizme geçişine karşı İsrail halkının ve burjuva muhalefetin bir yıl boyunca süren kitlesel eylemlerinin Netanyahu’yu devirecek sonucunu bekleyerek, destekleyerek hareket etmek doğru olandı.
Önceleyen süreçte İsrail’in aralıklı kitlesel katliamlarının zorlayıcılığı ile Filistinli direniş örgütlerinin İsrail halkına tam güvensizliği, 7 Ekim eylemiyle sonuçlandı. Sivil halkı da öldürme ve rehin almaktan sakınmamaları Netanyahu’nun halkı savaş destekçisi yapmasını kolaylaştırdı. İslamcı gericilerin sivil katliamları dünya halklarının savaş karşıtı hareketini sönümlendirmişti. 7 Ekim’in sivilleri de hedeflemesi Netanyahu’ya soykırımcı savaşta avantaj sağladı.
Ateşkes soykırım altındaki Filistin halkının nefes almasını sağlayacak elbette. Fakat kalıcılığı belirsiz. Dahası emperyalist-burjuva barış, ABD- İsrail’in askeri zaferini ve soykırımcılığını, İsrail-ABD hakimiyetini, Knesset’in Batı Şeria’yı ilhak kararını meşrulaştırmanın aracı olacak. Direnişçi örgütleri silahsızlandırma baskısı gelecek. İsrail’in düşük yoğunlukta askeri saldırıları sürecek.
Bu sonuçlarıyla kötü ünlü Versay barışından köleleştiriciliği ölçülemez derece ağırdır.
Ateşkes Filistin halkının birazcık da olsa nefes almasını sağlarken, işçi sınıfı, bölge ve dünya halklarının mücadelesini, emperyalist soykırımcılığa karşı yaygınlaşan tepkiyi de değerlendirerek, geliştirmek, halkların barışını sağlayacak güvenceli örgütlü gücü sağlayacaktır.
