Alaska zirvesi ve emperyalist hiyerarşi
Ziya ULUSOY yazdı —
- Alaska zirvesiyle Trump, Ukrayna savaşını sona erdirerek Rusya’yı Çin’in müttefikliğinden koparmaya, Avrupa emperyalistlerini geriletmeye, Çin’i başlıca hedef olarak alma stratejisini daha etkince uygulamaya çalışıyor.
Emperyalist sistem; paylaşım savaşları, işgalci savaşları, komşu ülkelerle savaşları kaçınılmaz olarak sürekli üretir. Bunlar kapitalizmde esas olan rekabetten kaynaklanırlar.
ABD emperyalizmi, Sovyetler Birliği’nin(SB) çöküşünden bu yana ABD’ci emperyalist dünya düzenini dayattı.
SB etki alanındaki ve ABD-SB arasındaki güç dengesini kullanan milliyetçi çizgideki görece bağımsızlıkçı iktidarların ülkelerini savaşla ABD’ci dünya düzenine bağladı. Yugoslavya’dan Irak ve Suriye’ye, Libya’dan İran’a savaşları bu amaçla yürüttü.
ABD, hakimiyetini potansiyel rakiplerine de dayattı. O dönemde nispeten rakip güç potansiyeli olan Avrupa Birliği’nin lider devletlerine ve Japonya’ya gözdağı vermeyi de hedefledi.
Avrupa’nın ön bahçesi Balkanlar’da Yugoslavya ve Orta Asya’da Afganistan’da NATO’lu işgal ve savaşlar, Avrupa emperyalistlerinin ancak ABD savaş makinasının liderliği altında savaşlar yürütebileceği güç gösterisiydi aynı zamanda.
Irak işgali ise Saddam’la kapsamlı petrol anlaşmaları yapan başta Fransa olmak üzere Avrupa emperyalistlerine gözdağıydı.
Ukrayna darbesi ve savaşı ise, Biden ABD’sinin askeri bakımdan güçlenen ve siyasi nüfuz kazanan Rusya’yı zayıflatma, bu yolla asıl rakibi olan Çin’e gözdağı olmaya devam ediyor.
Trump, 1. döneminde de Rusya’yla savaştan yana değildi. Fakat vurgulamak gerekir ki, ABD’nin darbe-savaş kışkırtıcılığıyla ortak suçlusu olduğu Ukrayna savaşı, kısmi toprak kazandırmasına rağmen Rusya’yı yıprattı. Orta Doğu-Kuzey Afrika’da nüfuz ve askeri güç geliştirmiş Rusya’yı dünyasal savaş gücü olmaktan geriye düşürdü. Çin’i ise müttefikini zayıflatarak, kısa vadede meydan okuyabilecek durumdan mahrum bıraktı.
Bu durum Trump ABD’sini, Çin’i hedefleyebilir, rakiplerine şiddetli ticaret savaşı dayatabilir ve İsrail’in bölge savaşının sağladığı Ortadoğu’daki hakimiyetinden sonra Çin üzerinde de savaş kılıcını sallar konuma kavuşturdu.
Trump ABD’si, bu durumdan yararlanarak müttefiklerine toptan (Kanada) veya kısmen (Grönland, Panama kanalı) ilhakı dayatabiliyor, Filistinli soykırımını desteklemeyi meşrulaştırabiliyor, silahlanma bütçesini (886 milyar dolar) trilyon dolara doğru tırmandırabiliyor. Bu, aynı zamanda Çin’e karşı gümrük yükseltmede ve yüksek teknoloji ambargosunda somutlanan ekonomik yaptırımları şiddetlendirmesine, çevreleyen askeri paktları çoğaltmasına (AUKUS ve QUAD), Güneydoğu Asya’da yıpratıcı bölgesel savaş plan ve tatbikatları yapabilmesine olanak sağlıyor.
Askeri güce dayanarak ABD’nin dünya hakimiyetini yeniden restore etmek ve başta Çin olmak üzere potansiyel rakiplerini geriletmek ABD’nin stratejisi ve Trump bunu daha çıplakça uyguluyor.
Alaska zirvesiyle Trump, Ukrayna savaşını sona erdirerek Rusya’yı Çin’in müttefikliğinden koparmaya, Avrupa emperyalistlerini geriletmeye, Çin’i başlıca hedef olarak alma stratejisini daha etkince uygulamaya çalışıyor. Putin’in toprak karşılığı savaşı sonlandırmada anlaşmak zorunluluğunu kullanarak Ukrayna savaşını muhtemelen sonlandıracak. Çünkü yüzbinleri bulan asker kaybı, diğer bölgelerde nüfuz gerilemesi ve ambargonun yarattığı zayıflama Putin’i buna mecbur kılıyor.
Avrupa emperyalistlerinin Biden döneminde sürüklendikleri Ukrayna savaşını ABD’ye rağmen sürdürme emperyalist insiyatifi, Ukrayna’yı askeri “barış” gücüyle korumaya gerilemek zorunda kalacağı anlaşılıyor. Alaska zirvesinden sonra Trump’a koşarak barışta Ukrayna’yı koruma, askeri konumlandırmayı dillendirmeye şimdiden başladılar.
ABD, Avrupa emperyalistlerini himaye etmekten vazgeçen, Rusya ile uzlaşarak müttefik zayıflamasına uğratacağı Çin’i hedefleyen, askeri güçle ilhak, savaş tehditi ve tek yanlı ekonomik çıkar dayatan stratejisiyle geçmişle kıyaslanmaz mali-ekonomik üstünlüğünü yeniden sağlayabilir mi? Tersine dünya kapitalist ekonomisini krize daha çok itecek, kısmen avantaj kaybına uğratılan Çin’in ekonomik gücü gelişmeye, ABD’nin düzeyine yaklaşmaya devam edecek. ABD’nin askeri güç kullanarak bu gelişmeyi engelleyemeyeceği görünüyor.
Bu maddi temelde, ABD’nin savaşları, militarizmi tırmandırarak ve ticaret savaşları eşliğinde Pax-Americana’sının tutmayacağı anlaşılıyor. 90’lı yılların başında ABD mali-ekonomik bakımdan çok üstünken bile tutmamıştı.
Fakat ABD’nin savaş ve militarizmle dünya hakimiyetini restore etme saldırganlığı, yeniden barbarca dünya emperyalist paylaşım savaşına yol açarak insanlığı ağır bir felakete mahkum edecek.
