Devrimin diğer adı da müzisyen

Selim FERAT yazdı —

  • Zap’tan geçti Serhat. Oradan Hewlêr’e, Behdinan’la tanıştıktan sonra, mücadelenin kalesi Botan’a geçti. "Hewlêr“ şarkısındaki gibi yaptı: "Navê mirin kir jiyan“…

 

1999’un 22 Temmuz’unda Faraşîn’de askeri bir helikopter havalandı.

Muhtemelen helikopterde infaz mangası vardı. Çatışmada esir aldıkları adamın müzisyen olduğunu bilmiyorlardı.

Onlar için Gerilla’ydı; namı diğer devrimci.

Sordular: "Konuşacak mısın?"

Soranın yüzüne baktı; bana bu soruyu sorma cesaretini nereden alıyorsun, der gibi baktı.

Kararlı bir resim karesi. Gözlerini soranın gözlerinden ayırmadı.

Soran adam, bakışlarını kaçırdı; bu da bir zorbanın yenilgisiydi.

Çaresizlik böyle bir şey; "çaresiz adam, katletmek dışında bir çözüm bulmaz“ cümlesini tanıyordu, esir düşen adam.

Elkê’ye yakın Faraşîn’in tepesindeydiler. Helikopterin kapısını açtılar.

Gülen adamı, ne olup bittiğini unutmayan, helikopterden atılacağını bilen; benim yaşamım bu dedikten sonra, kendisini kucaklayarak; ben ve "ben üstü“nü barıştıran o adamı aşağı atanlar, O‘nu öldürdüklerini zannettiler.

Kemikleri bulunmayan bu adamın ismi Faraşîn’den yayıldı ve Hewlêr’e ulaştığında, bu adam artık efsaneydi.

Patnos’ta, Tembûr’a, onu kardeşinden çalarak, müzik yapacak kadar seven adam Süleyman’dı.

7 yaşındayken devrimci olacağını değil, müzik yapacağını biliyordu.

Temmuz ayında doğdu.

Temmuz ayında aramızdan ayrıldı.

Helikopterden atıldığında, 29 yaşına girmesine iki gün kalmıştı.

Serhat gittiğinde, sonbahar gelecekti daha.

Yaz aylarındaydı yaşam.

Bunun için de bir dize yazmıştı:

"Çendîn havîn wê derbas bûn“ (kaç yaz geçti).

"Payiz e“ (Sonbahardır) şarkısının sözlerini önceden yazmıştı.

"Sonbahardır, o zaman geçti“ demişti.

Bahar’ın geçtiğini de biliyordu.

"Şendîn bihar derbas bu“ (kaç bahar geçti), onu da biliyordu.

Biliyordu.

Hozan Serhat, bir yerde kurtlar sofrasını tanıyordu.

O hüzünlü şarkının birgün kendisinin de kaderine eşlik edeceğini de biliyor muydu?

"Berx ketiye sofra guran“ (Kurtlar sofrasına kuzu düşmüş).

Faraşîn ile Kelaşîn’in ortak coğrafyada olduğunu da biliyor muydu Hozan Serhat?

"Kelaşînê, derya jînê“ (Kelaşîn, yaşam pınarı).

Burada tesadüflerin olmadığına işaret etmek istiyorum.

Kelaşîn’in yaşam pınarı olduğunu bilen Serhat, Faraşîn’de aramızdan ayrılacağını ve Faraşîn’den yayılan sesiyle, geride kalanlar için bir yaşam pınarı (özellikle kararlı duruşu ve "yaşam pınarı“ müziğiyle.

Serhat biliyordu ve O’nu 1995‘den 96 yılına kadar tanıdığım televizyon programlarında, Berlin Kürt Bilim ve Araştırma Enstitüsü’nün bir gecesinde ve Koma Berxwedan‘ın gecelerinde bir araya gelip konuştuğumuzda, hep Serhat’ın devrimin sinonim adı olarak görmüştü. MÜZİSYEN; bilmem neden hep şu dizeyi duymuştum ondan:

"Payiz e mij û dûman“ (Sonbahardır sisli dumanlı).

Ve her itirazında, Avrupa’nın "Payiz“ ve "sisli dumanlı“ydı.

Serhat nereye gideceğini biliyordu ve bunu "Payiz e“ şarkısında şöyle dile getirmiş:

"Agirê dilêm derman nebû“ (Gönlümdeki ateş sönmedi).

"Ez kuştim ax vê evînê“ (Beni öldürdü ah o aşk).

Sonrası biliniyor.

Zap’tan geçti Serhat. Oradan Hewlêr’e, Behdinan’la tanıştıktan sonra, mücadelenin kalesi Botan’a geçti.

"Hewlêr“ şarkısındaki gibi yaptı:

"Navê mirin kir jiyan“ (Yaşam yaptı, ölümün adını).

Sonra da kendisini tarif etti:

"Geş dibin şîchek û sorgulan" (Çiçek ve kırmızı güller açıyor).

Anısı önünde saygıyla eğilerek.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.