Erdoğan‘ın mefistoları
Selim FERAT yazdı —
- Eski solcu sosyalist olan ve hala kendilerini "devrimci" olarak adlandıran ve anti emperyalist pozlarda, Erdoğan gibi "vesikalı Kürt ve Kürdistan düşmanı" silueti destekleyen Mefistoları düşünün… Tanıyorsanız, -benim ismini vermek istemediğim ünlü Mefistolar dışında-, irili ufaklı Erdoğan’ın mefistolarını, teşhir edin.
Dönek olmanın politik bağlamda ne olduğunu Lenin’in "Proleter Devrim ve Dönek Kautsky" kitabından tanıyoruz.
Özetlemek için sadece bir alıntı: "Kautsky, bugün elinden gelen her şeyi yaparak sosyal-şovenizmi doğrulamaya ve allayıp pullamaya çalışıyor".
Buradaki "sosyal-şovenizm" kavramı, Türkiye’de iç dünyalarında hala sosyalist olduklarını sanan, söylemlerinde emperyalizmi baş düşman gösterenlere uygun düşen bir kavram olabilir.
Bu bağlamda “Dönek” kavramına denk düşen ilk siluet Mehmet Uçum’dur.
"Devlet ve Kürtler" yazısında: "Kırk yıllık terör sorunu ise sadece Türkiye’nin Kürtlerini değil bölgedeki bütün Kürtleri istismar eden emperyalist bir operasyondur ve asla Kürt sorunu olarak tarif edilemez" demiş.
"Komünist"’den dönek…
İkinci dönek siluet Hakan Fidan’dır.
Son olarak Rojava’ya karşı devrim girişimiyle görevlendirilen Fidan, Ocak ayının 15’inde:
"Yeni Suriye’de PKK, YPG ve DEAŞ gibi terör örgütlerine yer yok. Yeni yönetimin terörle mücadele konusundaki azminden memnuniyet duyuyoruz. Şimdi, bunun uygulamaya geçmesi gerekiyor" dedi.
"Kürt"’den dönek…
Bir de, bizi:
Herhangi bir siyasi inançtan dolayı değil;
Saflıktan;
Sinik olmaktan;
Sadece önlerine çıkan bir fırsatı değerlendirdikleri için öyle oldukları konusunda kanıksatmak isteyen Erdoğan’ın Mephistoları var.
"Mefisto" Hiristiyanlıkta Şeytan figürünü sembolize ediyordu.
Goethe’nin "Faust" eserinde şeytan, "Mephisto"dur.
"Yazık! Göğsümde iki ruh yaşıyor" diyor Faust’daki Mephisto.
Ve her insanın göğsünde "iki ruh yaşıyor" diye edebiyatta yer eden bu tanımlama, doğru bir saptama mı?
Klaus Mann’ın 1936 yılında yazmaya başladığı "Mephisto" eserinde, her insanın göğsünde iki ruhun yaşamadığı sonucunu çıkarıyorum.
Klaus Mann’ın Mephisto’sunda, iki ruhla dolaşan; kötülüğe çok yakın olmasına rağmen, hala iyiler hanesinde kayıtlı olduğunu düşünen ve buna inanan:
Hilebaz olmasına rağmen hala özgür bir sanatçı olduğuna inanan, sefalet örneği bir siluetin yaşam hikayesi var.
"Mephisto" romanının başrolü, ünlü pandomimci Gustaf Gründgens’e (romandaki ismiyle Hendrik Höfgen) atfedilmiştir.
Nazi döneminde Prusya Başbakanı Hermann Göring tarafından korunan 1934'ten 1944'e kadar Berlin Schauspielhaus'un sanat yönetmenliğine getirilen ve 1937'den itibaren Prusya Devlet Tiyatroları Genel Müdürü onursal unvanı alan Gründgens, hala pandomim yaptığını ve başarılarından dolayı yükselişte olduğunu zanneden, sadece göğsünde taşıdığı bir rolü (başarılı sanatçı rolünü) görecek kadar körleştirilen "Mephisto"ydu.
Bundan dolayı Klaus Mann günlüklerinde "Mephisto" romanını "soğuk ve kötü bir kitap" olarak adlandırmıştı.
Gründgens "mephisto" romanında, "hassas ve acı çeken" ve bundan dolayı da kurgusal olarak karekteri çözümlenmeyen figür olarak, kafalarda soru işareti yaratmıştı.
Ancak tüm bunlar Gründgens’i bir kariyerist ve fırsatçı olmaktan kurtaramadı…
Böylece Türkiye’de Erdoğan’ın Mefistolarına dönmek istiyorum.
Eski solcu sosyalist olan ve hala kendilerini "devrimci" olarak adlandıran ve anti emperyalist pozlarda, Erdoğan gibi "vesikalı Kürt ve Kürdistan düşmanı" silueti destekleyen Mefistoları düşünün…
Tanıyorsanız, -benim ismini vermek istemediğim ünlü Mefistolar dışında-, irili ufaklı Erdoğan’ın mefistolarını, teşhir edin.
Bu ahlaki bütünlüklerini yitiren, göğüslerinde, ideallerini alt basamaklara hapseden, ihanetin verdiği iğrenti duygusunu yükselten bu adamları "yüzyılın yalnızlığına" itin.
Onlar kolonyal faşistlerle yaptıkları anlaşmayla, insani özgünlüklerinden vazgeçtiler ve ruhlarını sattılar.
Daha da beter olsunlar.