Halkımıza sözümüzdür, Efrîn'i özgürleştireceğiz

Dosya Haberleri —

foto: AFP

foto: AFP

  • PYD Eşbaşkanı Ayşe Hiso: "Efrîn halkının Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a ve fikirlerine müthiş bağlı. Halk, Önder Apo’yu ve fikirlerini kucaklamıştı. Dolayısıyla bu irade ortadan kaldırılmak istendi. Ama halkımıza sözümüzdür, Efrîn’i özgürleştireceğiz“

BARIŞ BALSEÇER

Türk devleti ve desteklediği cihatçı çetelerinin Efrîn işgali üzerinden 4 yıl geçti. Gelişmiş savaş teknolojisi, savaş uçakları ve uluslararası güçlerin desteğiyle 20 Ocak 2018 tarihinde başlayan işgal saldırılarına karşı Efrîn halkı, YPJ - YPG öncülüğünde tam 58 gün tarihi bir direniş sergiledi. Rusya ve Türkiye arasındaki stratejik anlaşma sonucu hava sahasının açılmasıyla Efrîn Türk devleti tarafından işgal edildi.

İkinci Efrîn direnişi

İşgalin 4.yılında Yeni Özgür Politika Gazetesi’ne değerlendirmede bulunan Ayşe Hiso, Efrîn’i özgürleştirme ve Efrîn’e dönüş sözlerini her an diri tuttuklarını belirterek, “Çünkü zeytin ağaçsız yaşayamayız. Zeytin ağacı da ihanet etmez. Çünkü Efrîn halkıyla zeytin ağacının, dalı ve yaprağının arasında bir duygusal bağ var. Zeytin ağaçlarımız sahiplerinin geri gelmesini umutla ve dört gözle bekliyor” dedi. PYD’nin  8’inci olağan kongresinde Eşbaşkanlık görevine seçilen Ayşe Hiso, “Çağın direnişi” olarak değerlendirilen Efrîn Direnişi’nin sona ermediğini, halkın emeğiyle kurduğu kamplarda toprakları özgürleşinceye kadar sürdürdüğü yaşamı “2. Efrîn Direnişi” olarak tanımladı.

Bir güç savaşı söz konusuydu 

Efrîn’in uluslararası bir komployla işgal edildiğini vurgulayan Ayşe Hiso, işgal öncesi uluslararası sessizliğin işgalin ilk göstergesi olduğunu söyledi. Rusya ve ABD’nin Türk devletini razı etmek için Efrîn’i pazarlık konusu yaptığını dile getiren Ayşe Hiso, Efrîn’in bu pazarlığa kurban edildiğini belirtti. “Dönem itibariyle Efrîn ekonomik, kültürel ve ticari anlamda gelişmişti” diyen Ayşe Hiso, Efrîn’in hemen hemen Suriye’nin en önemli ticaret merkezine dönüştüğünü vurguladı. Türk devletinin Efrîn’i denetim altına almak istediğini belirten Ayşe Hiso, ABD ve Rusya Suriye’nin ise işgalle birlikte Türk devleti ve desteklediği çeteler aracılığıyla Efrîn’i kontrol etmek istediğini vurgulayarak, bir güç savaşının söz konusu olduğunu belirtti. Ayşe Hiso, “Efrîn işgalinde Rusya bir nevi Suriye iktidarının yetmediği, kontrolünü yitirdiği yerde Türk devletini devreye koydu” dedi.

Halk Önder Apo’yu kucakladı

“Doğrusu Türk ordusu gün be gün yeniliyordu” diyen Ayşe Hiso, işgalin bir diğer sebebinin ise ekonomik, askeri ve siyasi çöküşte olan Türk devletini kurtarmaya yönelik olduğunun altını çizdi. Efrîn işgalinin bir diğer sebebinin DAİŞ’in Rojava’daki yenilgisinin intikamını almak olduğunu söyleyen Ayşe Hiso, Efrîn’de kadınlar öncülüğünde bir sistem kurulduğunu, yeni yaşamı tümden örgütleyen, yaşamsallaştıran özgür kadın iradesinin ortadan kaldırılmak istendiğini belirtti. Efrîn halkının  Öcalan’a ve fikirlerine müthiş bağlı olduğunu belirten Hiso, “Halk Önder Apo’yu ve fikirlerini kucaklamıştı. Dolayısıyla bu irade ortadan kaldırılmak istendi” dedi.

Direniş devam etti

Türk devletinin saldırılarla Efrîn halkının Türkiye’ye kaçacağını hesapladığını, ama bu hesabın halk ve özgür Kürt kadınının tarihte nadir görülen büyük bir direnişle boşa çıkarıldığını sözlerine ekleyen Ayşe Hiso, halktan kimsenin Türk devletine sığınmadığını, işgal sonrası ise halkın Şehba’ya yerleşerek ve direnişlerine devam ettiğini vurguladı. Efrîn direnişinin “Çağın direnişi” olarak değerlendirilmesinin en önemli sebeplerinden birisinin, özgürlük savaşçılarının, YPJ ve YPG’nin ve halkın birlikte NATO’nun en büyük ordusu sayılan Türk ordusuna karşı direnişe geçmesi olduğunu dile getiren Ayşe Hiso, “Bin yıllardır Efrîn toprakları üzerinde yaşayan halkın, topraklarının aşkıyla direnişe geçtiler. Topraklarını korumaya çalıştılar” dedi.

PYD Eşbaşkanı Ayşe Hiso:

Omuz omuza direndik

Kendisinin de Efrîn’li olduğunu belirten Ayşe Hiso, Efrîn’in toprağını ve zeytinin değerini ve anlamını işgal öncesine kadar fark edemediğini dile getirerek, “Zeytin ağaçlarını ekmek, sahiplenmek, ondan ürün elde etmek bir sanattır. Dolayısıyla Efrîn halkı bu anlamda önemli bir emeğin sahibi ve bu direnişte bu sanatsal emeğine sahip çıktı” dedi. Efrîn halkının YPJ - YPG direnişçilerini müthiş şekilde sahiplendiğini sözlerine ekleyen Ayşe Hiso, halkın her an, yirmi dört saat direnişçilerle omuz omuza, yan yana direnişte yer aldığını ve direnişçilere lojistik sağladığını ifade etti.

Zorunlu göç kararı

Geri çekilme kararını Efrîn Kantonu Özerk Yönetimi’nin aldığını söyleyen Ayşe Hiso, Türk işgal güçlerinin sivil halkı hedeflediğini ve bu kararla büyük bir katliamın önlendiğini vurgulayarak devamında şunları dile getirdi: ‘’Müthiş bir direniş gerçekliği vardı ama diğer taraftan Türk devleti ve desteklediği çeteler sivil halkı katletmeye başlamıştı."

Kanton yönetimin aldığı karara halkın da katıldığını ve Şehba’ya göç ettiğini ifade eden Ayşe Hiso, Şehba’nın yaşam için zorlu bir alan olduğunu, yaşam koşullarının olmadığını sözlerine ekledi. Zorunlu göçün yaşandığı dönemde Şehba’da tek sağlam bir evin olmadığını, halkın yönetimle birlikte zorluk içerisinde kamplar kurduğunu belirten Ayşe Hiso, yaşanan tüm sürecin direnişin parçaları olarak ele alınması gerektiğini vurguladı.

Şehba’da yaşamı yeşerttik

“Halkımız Efrîn’deki toprağı elbette Şehba’ya taşıyamadı ama Efrîn’deki ruhu, o birbirine bağlılığı ve ortak yaşamı Şehba’ya taşıdı” diyen PYD Eşbaşkanı Ayşe Hiso, Efrîn halkının en çalışkan halklardan birisi olduğunu ve toprağa, emeğe ve üretime bağlı olduğunu altını çizdi. Ayşe Hiso devamında, “Bu halk Şehba’da bir daha örgütlendi, toparlandı ve kendisini harekete kattı. Dolayısıyla gerici işgalcilik sonrası zorunlu göç ettiği Şehba’da halkımız aynı üretimlerine devam ediyor. O çalışkanlığını, emek ve üretim kültürünü buraya taşıyarak tekrar yaşamlarını kuruyor. Halkımız Efrîn topraklarına olan bağlılık ruhunu burada da tekrar yeşertti” dedi. 

Ayşe Hiso, Efrîn halkının büyük zorluklar altında Şehba’da yeşerttiği yaşamın, ortaya koyduğu yaşam ruhunun, devrimci direnişin devamı olduğunu ve “2. Efrîn Direnişi” olarak adlandırdıklarını belirtti. 

İşgal sonrası Türk basının Özerk Yönetimin zorda ve çözümsüz kaldığı yönünde bir propaganda yürüttüğünü ifade eden Ayşe Hiso, yönetimin çok zor şartlar altında da olsa her an halkın yanında, halkla birlikte çözümler geliştirdiğini ve zorunlu göç sonrası halkıla birlikte kamplarda kurdukları yaşamın tüm dünyayı şaşırttığını belirtti. Ayşe Hiso, “Bunu elbette beklemiyorlardı ve şu an bize yönelik propaganda da 'çözümsüz kaldılar' demeleri doğaldır” dedi. 

Duygusal bağımız var

Uluslararası kurumların mutlaka Efrîn, Serekanîye ve Gre Spî’de yaşanan insanlık dramına bakması, Türk devleti ve çetelerinin işlediği insanlık suçlarını araştırması, raporlaştırılması ve çözüm bulması gerektiğini belirten Ayşe Hiso, sorunlar üzerinde acilen çalışılması ve çözüm üretilmesi gerektiğini vurguladı.

“Herkes bilsin ki Efrîn halkı, tek bir Kürt bireyi bile kendi toprağından vazgeçmeyecektir” diyen Ayşe Hiso, 4 parça Kürdistan’da yaşayan her bir Kürt ferdinin kalbinde, yüreğinde Efrîn’in çarptığını ifade ederek şunları ekledi, “Efrîn’i özgürleştime ve Efrîn’e dönüş sözümüz har an diri tutuyoruz. Çünkü zeytin ağaçsız yaşayamayız. Zeytin ağacı da ihanet etmez. Çünkü Efrîn halkıya zeytin ağacı, dalı ve yaprağı arasında bir duygusal bağ var. Zeytin ağaçlarımız sahiplerinin geri gelmesini umutla ve dört gözle bekliyor.”

Sol güçlere çağrı

“Efrîn’in coğrafyasını, toprağının ruhunu, bu kültürü yaşamsallaştıran ancak asıl sahipleri anlar” diyen Ayşe Hiso, barışsever, demokrat ve devrimci olduğunu söyleyen herkesin Efrîn halkının verdiği direnişi iyi anlamaları gerektiğini vurguladı. Efrîn’in özgürlüğü için Avrupa’da Demokratik Suriye Meclisi (MSD) ile Suriye Ulusal Meclisi’nin ortaklaşa çalışma yürüttüğünü de belirten Ayşe Hiso, Kuzey-Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin esas gündeminin de Efrîn başta olmak üzere Türk devleti ve desteklediği çetelerin işgali altında bulunan bölgeleri özgürleştirmek olduğunu söyledi. Mücadelelerini bu temelde yürüttüklerini söyleyen Ayşe Hiso, “Mutlaka Türk işgalcilerini yenip, topraklarımızdan arındıracağız. Mücadelenin çıtasını yükselteceğiz. Türk ordusu ve desteklediği çetelerin çok gücü kalmadı. Halkımıza sözümüzdür. İşgal yerlerini özgürleştirme sözümüz var halkımıza. Bunu mutlaka yerine getireceğiz” dedi. Ayşe Hiso, son olarak Efrîn halkı adına uluslararası tüm demokratik, sosyalist ve devrimci güçlerin de bu işgale karşı Kürt halkıyla dayanışmaya ve ellerinden gelen her şeyi yapmaları çağrısında bulundu. 

****

Sistem işliyordu

  • Efrîn Kantonu Eşbaşkanı Dr. Osman Şêx Îsa: "Demokratik Özerk yönetime bağlı yapılar, halk tarafından resmi kurumlar olarak kabul görüyordu. Halk destek veriyordu. İşgalciler bunları hazmedemedi."
Dr. Osman Şêx Îsa

İşgal öncesi Efrîn’deki siyasal yapı, eğitim-öğrenim sistemi, demografik ve ekonomik durumu dönemin Efrîn Kantonu Eşbaşkanı Dr. Osman Şêx Îsa değerlendirdi. İşgal öncesi Efrîn’deki siyasal ve toplumsal sistem hakkında bilgiler veren Dr. Osman, toplumsal bir sistem oluşturduklarını belirterek, sistem içerisinde toplumun tüm kesimlerinin yer aldığını vurguladı. Dr. Osman, oluşturdukları yönetimin halkın ihtiyaçlarını karşılamak için çalıştığını adil ve adaletli bir sistemin yapılandırıldığını ifade ederek Seçim Komisyonu’nun her kesimin temsiliyetini içeren bir yapıdan oluştuğunu da belirtti. Dr. Osman, “Oluşturulan ‘Doğal Meclis’ yasa yapıp, yapılan yasayı onaydan geçiriyordu. Oluşturduğumuz Temsilciler Meclisi yaşamın her alanına dair kararlarda görev aldı” dedi.

Halk sistemi kabul gördü

Efrîn’de Demokratik Konfederalizm eksenli sistem hakkında bilgiler veren Dr. Osman, Temsilciler Meclisi’nin ilkin 22 kişiden oluşturulduğunu sonrasında bu yapının 15 kişiye düşürüldüğünü sözlerine ekledi. Aynı zamanda 18 müdüriyet ile Efrîn’in yedi ilçesini ele alarak hem halkın taleplerini hem de örgütlenme çalışmaları yürüttüklerini ifade eden Dr. Osman, ilçelerin de kendilerine bağlı köy ve kasabalarda çalışmalar yürüterek bir yönetim modeli oluşturduklarını ifade etti. Dr. Osman, onaylanıp yürütmeye geçen kanunlarla ilgili tarafların ekonomik, ziraat ve eğitim konularında kararlaşmaların, kanunların uygulanma ve denetiminin Temsiciler Meclisi’nin sorumluluğunda olduğunu ifade ederek Rojava Kürdistan’ında Temsilciler Meclisi’nin ilk olarak Efrîn’de oluşturulduğunu belirtti. Efrîn Demokratik Özerk Yönetimi’nin eşbaşkanlık sistemiyle başladığını sözlerine ekleyen Dr. Osman, tüm alanlarda eşbaşkanlık sisteminin hayata geçirildiğini belirtti. Dr. Osman, “Demokratik Özerk yönetime bağlı yapılar, halk tarafından resmi kurumlar olarak kabul görüyordu. Halk bu yönetime katılıyor ve destek veriyordu” dedi.

Eğitimden sağlığa örgütlenme

Özerk yönetimin kurduğu bu sistemin halka cevap olabildiğini dile getiren Dr. Osman, halkın kurulan bu modeli kabul ettiğini, demokratik birlikteliğin en üst seviyeye geldiğini ifade etti. Dr. Osman, “Bu demokratik birlikle beraber adil bir sistem oluşturuldu. Farklılıklar zenginlik olarak ele alındı ve tüm siyasi partiler temsiliyet buldu” dedi. Efrîn Özerk Yönetimi’nin neredeyse halkın bütün sorunlarını çözecek düzeye geldiğini belirten Dr. Osman, yönetimin yeme, içmeden yol yapımına, ekonomik, eğitim, sağlık konularında da sorunları tüketen bir seviyeye ulaştığını vurguladı. Bu sisteme tek itiraz eden yapının ENKS olduğunu sözlerine ekleyen Dr. Osman, bu yapının kurulan sisteme karşı savaştığını da ifade etti.

17 milyon zeytin ağacı...

Efrîn’in doğasının dağ ve ovalardan oluştuğunu ifade eden Dr. Osman sulak ve verimli topraklara sahip olduğunu ifade etti. Bu yüzden Efrîn’in zeytin ağaçlarıyla tanındığını ifade eden Dr. Osman, işgal öncesi Efrîn’de 17 milyon ağacın mevcut olduğunu söyledi. Zeytin dışında Efrîn’in meyvesi ve tarımıyla da tanındığını belirten Dr. Osman, halkın en büyük geçim kaynağının zeytin olduğunu, çoğu insanın zeytinle uğraştığını ifade etti. Efrîn zeytininin gerek Suriye gerekse Ortadoğu’da bir numara olduğunu sözlerine getiren Dr. Osman, 1980 yıllarından itibaren başta tekstil olmak üzere sanayi anlamında da Efrîn’in Kuzey Suriye’nin sanayi kenti konumunda olduğunu belirtti.

Kürtçe eğitim

Özerk Yönetim’in işgal öncesi eğitim-öğretim programı hakkında da bilgi veren Dr. Osman, BAAS rejiminin asimilasyon siyasetiyle bağlantılı olarak 2011 yılına kadar Efrîn’deki eğitim dilinin zorunlu Arapça ve Kürtçe eğitimin ise yasak olduğunu belirten Dr. Osman, Kürtlerin çaresiz kalıp Arapça eğitim gördüğünü ifade etti. Özellikle 2012’den sonra Komîteya Perwerdeya Civaka Demokratik’in meclisin onayıyla resmileştiğini ve Sazîya Zimanê Kurdî (SZK) eğitim sistemiyle ilk başta temel eğitim 3.sınıfa kadar Kürtçe verilmeye başladığını sözlerine ekledi. 2014 tarihinde Kürtçenin okullarda eğitimin resmi dillerinden birisi olması üzerine durulduğunu belirten Dr. Osman, çocukların ulusal duygularla demokratik bir şekilde eğitimi üzerine çeşitli tartışmalar yürütüldüğünü ve sonraki yıl 6.sınıfa kadar eğitimin Kürtçe olmasının Meclis tarafından kararlaştırıldığını belirtti. Bu eğitimi programında çocukların 3.sınıfa kadar Kürtçe ve Arapça, 4.sınıfla birlikte Kürtçe eğitimin de fazlalaştırıldığını dile getirdi. İşgalden önce 12.sınıfa kadar Kürt çocuklarının Kürtçe, Arap çocuklarının ise Arapça eğitimi aldıklarına dikkat çeken Dr. Osman, aynı zamanda bu program dahilinde Efrîn’de üniversite açtıklarını belirtti. Komîteya Perwerdeya Civaka Demokratik’in eğitim ve öğretimle ilgilendiğini ifade eden Dr. Osman, Efrîn’de eğitim ve öğretim standartının çok ileride olduğunu vurguladı. Öğretmenlerin düzeyinin diğer ülkelerdeki standart normlara ulaştırıldığını da sözlerine ekleyen Dr.Osman, KPCD’nin bünyesinde konseyler oluşturduklarını, bu konseyin tüm ihtiyaçlarını belirleyip ona göre çözümler ürettiğini dile getirdi. 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.