Hegemonya savaşı

Cafer TAR yazdı —

  • Rus hükümet yetkilileri başta ABD olmak üzere Batılı ülkelerin olası yaptırımlarının kendilerini etkilemeyeceğini söylüyorlar; bu bir yere kadar doğru olabilir. Fakat bir süre sonra söz konusu yaptırımların Rusya'nın canını acıtacağı kesin.

24 Şubat 2022 tarihini ileriki dönemlerde insanlar yeni bir dönemin başlangıcı olarak hatırlayacaklar. Soğuk savaş sonrası; Irak'da, Afganistan'da, Suriye'de, Libya'da açık işgal ve saldırılar yaşandı.

Söz konusu müdahalelerin neden olduğu yıkımı; daha önce bu ülkeleri yönetenlerin içerde halklarına karşı işledikleri suçları muhakkak ayrıca konuşmak lazım. Fakat bunların neredeyse tamamında NATO üyeleri öncü ülke olarak inisiyatif almıştı.

Ayrıca bu saldırıların tamamına Rusya ve Çin doğrudan itiraz etmemiş, olası işgali durdurmak için açık bir diplomasi yürütmemişler; hatta Libya ve Suriye'de, Rusya asker göndererek bizzat inisiyatif almıştır.

Fakat Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinde bambaşka bir durumla karşı karşıyayız. Rusya başta BM olmak üzere birçok kurumu by-pass ederek tek taraflı bir işgal başlattı. Göstermelik de olsa işgal girişimini hukukileştirmek için bir çaba sarf etmedi.

Rusya tek taraflı inisiyatif kullanarak şeklen de olsa uluslararası alanda bir meşruiyet arayışına girmedi. Putin'in tek taraflı anlatımlarına dayanarak başka bir ülkeyi işgal etmek için düğmeye basması soğuk savaş döneminin en önemli olayıdır.

Bundan sonra dünya bir daha eskisi gibi olmayacak; yeniden uzun süre devam edecek bir soğuk savaş dönemine girmiş gözüküyoruz. Muhatap devletlerin ellerindeki nükleer silah kapasitesini değerlendirmenin içine alırsak, bütün insanlığı nasıl bir tehlikenin beklediğini daha iyi kavrarız.

NATO karşıtlığı üzerinden Putin güzellemesi yapmak doğru bir tutum değildir. Putin açıkça Sovyetik tarihin üzerinden atlayarak; hatta onu küçümseyerek kendi merkezinde eski Rus İmparatorluğunu yeniden ihya etmek istiyor.

Putin geçmişte Abhazya, Güney Osetya, Kırım ve Donbas'ta başlattığı bu süreci Ukrayna ile devam ettirmek istiyor. Ayrıca Rusya'nın iç karışıklık bahanesi ile Kazakistan'a asker göndermesini Belarus’a girmesini bu sürecin bir parçası olarak değerlendirmek gerekir.

Rus hükümet yetkilileri başta ABD olmak üzere Batılı ülkelerin olası yaptırımlarının kendilerini etkilemeyeceğini söylüyorlar; bu bir yere kadar doğru olabilir. Fakat bir süre sonra söz konusu yaptırımların Rusya'nın canını acıtacağı kesin.

Dünyanın 11. en büyük ekonomisi olan Rusya'nın sadece enerji ve savunma alanlarında kalarak Batı ekonomilerinin karşısında tutunma şansı yok, denecek kadar azdır. Yaptırımlar sonucu ortaya çıkacak ekonomik sorunlar bir süre sonra içerde mutlaka Putin'in popülaritesini de etkileyecektir.

Ayrıca, enerjide Rusya'ya en fazla bağımlı AB ülkesi olmasına rağmen; Alman hükümetinin Kuzey Akım 2 projesini saldırıların başlamasının hemen sonrası durdurduğunu açıklamasını önemsemek lazım.

Bu gelişmeler Avrupa ülkelerini enerjide Rusya'ya olan bağımlılığı azaltmak anlamında harekete de geçirdi. Daha şimdiden Amerikan kayagazı, Norveç, Katar gibi alternatifler konuşulmaya başlandı. Ayrıca bu gelişme muhtemelen birçok ülkenin sürdürülebilir çevre dostu enerji kaynakları arayışını da teşvik edecektir.

Fakat işin güvenlik, savaş ve barış boyutlarında yaşanacaklar konusunda o kadar iyimser olmanın pek koşulu yok. Sonuçta Sovyetler Birliği'nin yenilgisi sonrası Doğu Almanya'dan kaçarken çamaşır makinesini de yanına alacak kadar büyük bir yoksulluktan gelen Putin'in kişisel servetinin günümüzde 100 milyar dolar olduğundan bahsediliyor.

Putin ve etrafındaki oligarklar bütün bu ayrıcalıklarını bırakmak istemiyorlar. Ukrayna'daki olası bir demokratikleşme bir süre sonra Rusya'yı da etkileyecektir ve bu Putin ve çevresini endişelendiriyor.

Rusya dünyanın geri kalanına demokrasi ve adalet vaat etmemiştir; bu yönüyle Rusya ve Çin ABD'nin bile çok gerisinde bir pozisyonda duruyorlar.

Ben sorunu sadece Rusya'nın savunulması olarak görmüyorum; Rusya'da Putin rejimi daha çok kendini savunuyor. Ukrayna saldırısı ile dünyanın geri kalanına kendi iktidarlarını korumak için her türlü çılgınlığı yapabilecekleri mesajını vermiş oldular.

Artık dünya öncesinden daha az güvenli bir yerdir; bütün tedbirlerimizi buna göre almalıyız.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.