Her tarafı HUKUKSUZLUK

  • Avukatları, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın kardeşi ile 21 yıl aradan sonra kullanabildiği telefonla görüşme hakkının dahi hukuksuz bir şekilde sağlandığına dikkat çekerek, İmralı’daki mutlak tecridi gözler önüne serdiğini söyledi.

Yasaya göre telefon görüşmesi aile adına kayıtlı telefon ile ailenin bulunduğu yerde gerçekleşir. Savcılıklarda yapılması, her anın denetim ve gözetim altında tutulmasını öngören İmralı sisteminin, hukuk dışı bir alan olma özelliğini yansıtıyor.

İmralı Yüksek Güvenlikli Kapalı F Tipi Cezaevi’nde tutulan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, 21 yıl sonra; Ömer Hayri Konar, Hamili Yıldırım ve Veysi Aktaş ise İmralı’ya sekretarya olarak gönderildikleri 2015’ten beri ilk kez 27 Nisan’da aileleri ile telefon görüşü gerçekleştirdi.

İmralı’da 1999’dan beri tutulan Öcalan’a bu hakkın ilk kez tanınmasını değerlendiren avukatlarından Serbay Köklü, tüm cezaevlerinde mahpusların haftada bir, ağırlaştırılmış müebbet cezası olan hükümlülerin ise 15 günde bir telefon ile görüşme hakkı bulunduğunu hatırlattı. Av. Serbay Köklü, Öcalan’a 21 yıldır, diğer müvekkillerine ise 5 yıl boyunca telefon hakkının kullandırılmadığını kaydetti.

İdari bir kararla

Av. Köklü, 21 yıldır gerekçesiz olarak tanınmayan telefonla iletişim hakkı yönündeki başvurularının İnfaz Hakimliği tarafından yasanın müsaade etmediği gerekçesiyle reddedildiğini aktardı. Kaygı ve tepkilerin büyümesi sonucu idari bir kararla telefonla iletişim sağlandığını söyleyen Köklü, bu durumun bile tek başına İmralı’da uygulanan hukuksuzluğu gözler önüne serdiğini vurguladı.

 

Yasada olmayan bir şekilde

Av. Köklü, şunları söyledi: “Hak arama mercii olan hukuksal mekanizmaların İmralı Cezaevi’ndeki pozisyonunu ortaya koyması açısından önemlidir. Bu hukuksuzluk ve keyfi işlemlerle ilgili suç duyuruları, itirazlar vb. hukuki süreçleri bir bütün olarak işlettik, işletiyoruz. Kullandırılan telefon hakkı bu sefer de yine yasada olmayan istisnai bir şekilde ailelerin Cumhuriyet Başsavcılıklarında bulunacağı şekilde gerçekleşebildi. Yasada tanımlandığı üzere telefon görüşmesi aile adına kayıtlı telefon ile ailenin bulunduğu yerde gerçekleşir. Ancak maalesef bu hakkın kullanılabilmesi için fiili olarak böyle bir koşul geliştirilmiştir. Böylesi bir koşul dayatılmış olması İmralı’daki sistemin mutlak tecrit özelliğinden bağımsız değildir. Her anın denetim ve gözetim altında tutulması ile ilişkili olup, sistemin hukuk dışı bir alan olma özelliğini yansıtmaktadır.”

Ölüm ile sıtma ikilemi

Salgından kaynaklı Öcalan ile ilk defa telefon görüş hakkının tanınmasının yeterli olmadığının altını çizen Av. Köklü, şöyle devam etti: “Sürekli olarak bizlere ölümü gösterip, sıtmaya razı etmek isteyen anlayışı nasıl kabul edelim? Tüm cezaevlerinde düzenli olarak uygulanan ve salgın nedeniyle ikiye çıkarılan temel bir hakkın sadece bir defa uygulanmasını nasıl yeterli görebiliriz? Aksine Türkiye’de istisnasız tüm mahpusların kullandığı bu ve benzeri temel hakların bir şantaj ve tehdit aracı haline getirilmesine itiraz ediyoruz. Telefon görüşmesinden sonraki gelişmeleri ve durumu da bilmiyoruz. Bunları ancak yine Sayın Öcalan ile gerçekleşecek başka bir görüşme ile anlayabiliriz.”

MA/İSTANBUL

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.