İkiyüzlülüğünüzden olacak felaketiniz

İlham BAKIR yazdı —

  • İşte görüyoruz Kürt’ün başına gelenin onda biri, yüzde biri sizin başınıza gelince nasıl da pesperişan oluyorsunuz. Nasıl da feryat figansınız. Nasıl da baskılar karşısında demokrasi havarisi, yılmaz direnişçi kesiliyorsunuz.
  • Yaşadıkları en büyük yanılgı bu ikiyüzlülüğün kendilerine zarar vermeyeceği, bu sopanın sadece ötekinin sırtına inip kalkacağı sanısıdır. Kendilerinin de bir zaman sonra bir ötekiye dönüşeceği diyalektiğinden zerre kadar haberdar olmayışlarıdır. 

Kurduğu toplumsal düzen ve örgütlü yapı sayesinde insan varlığını devam ettirebilmiş, varlığına anlam kazandırabilmiş, anlamsal kurumlaşmalar yaratarak biyolojik varlığın yanına anlamsal varlığı ve bunu devam ettirebilmeyi de ekleyebilmiştir. Kurduğu toplumsal düzenin, örgütlü yapının devamı için de bir takım ahlaki ve vicdani ölçüler geliştirmiş, bu ölçülerin dışına çıkanları lanetlemiş, cezalandırmıştır.  Bu toplumsal yapılarda ortaya çıkan pek çok öğretide en çok lanetlenen davranışlardan birisi “ikiyüzlülük”tür. İki yüzlülük bir aldatma, bir kandırma, bir maniple etme davranışıdır. Toplumdaki bireyler arasında güven duygusunu derinden sarsar. Birbirine güvenemeyen, birbirlerine inanmayan, birbirlerinin söz ve davranışlarının, tutarlı, doğru olduğundan emin olamayan bireylerin oluşturduğu topluluğun kendini ayakta tutabilme şansı yoktur. Toplum çürür, lime lime dökülür. O yüzden de pek çok ahlaki, dini, felsefi öğreti iki yüzlülüğü ayıp, suç, günah, düzen yıkıcı olarak tanımlamıştır. İncil Matta-23’te şöyle seslenir Tanrı insana:”  Vay halinize ey din bilginleri, Ey Ferisiler, ikiyüzlüler! Siz dıştan güzel görünen, ama içi ölü kemikleri ve pislikle dolu olan badanalı mezarlara benzersiniz. Dıştan insanlara doğru görünürsünüz ama içte ikiyüzlülük ve kötülükle dolusunuz.”  Nisa Suresi 108. Ayette de şöyle seslenir insanlara Allah: "İnsanlardan gizler de Allah'tan gizlemezler. Halbuki geceleyin, O'nun razı olmadığı sözü düzüp kurarken Allah, onlarla beraber idi..”  Görüldüğü üzere gerçek niyetini gizlemek, olmadığı, düşünmediği gibi davranmak her iki dinde de bir Tanrı’yı kandırma eylemi olarak görülür. İslamiyet bu durumu münafıklık olarak ayrıca çeşitli hadisler yoluyla tanımlamış ve bunu büyük bir günah olarak belirlemiştir.

Bugün Türkiye toplumunun yaşadığı çürümenin, yozlaşmanın, çöküntünün en temel nedeni bu iki yüzlülük, bu münafıklık durumudur. Öteki için reva gördükleri bir zulmün, bir haksızlığın, bir adaletsizliğin yüzde birine kendileri maruz kaldıklarında bir anda tarihin görüp görebildiği en büyük mazluma dönüşürler. Onlardan daha büyük mazlum ve mağdur yoktur. Ve onlardan daha büyük hümanist, mümin, devrimci, direnişçi, demokrat, adalet savaşçısı yoktur. Oysa bunlar, ötekine, bir Ermeni’ye, bir Hıristiyan’a, bir Kürt’e, bir Alevi’ye, bir kadına, bir hayvana yaşatılırken ya buna destek verdiler ya da görmezden geldiler. Duygularında, davranışlarında, tepkilerinde, ilkelerinde, siyasetlerinde, ahlaklarında, vicdanlarında kök salmış olan bu ikiyüzlülük gerçekten de kitlesel bir vicdani, ahlaki ve düşünsel bir körlüğe, sağırlığa yol açmış durumda. Sadece son olaya, İstanbul belediye başkanı hakkında verilen mahkumiyet kararına bakıp yaşanan ikiyüzlülüğün devasa boyutunu, toplumsal çürümüşlüğün kapsamını görmek mümkündür.

Fakat yaşadıkları en büyük yanılgı bu ikiyüzlülüğün kendilerine zarar vermeyeceği, bu sopanın sadece ötekinin sırtına inip kalkacağı sanısıdır. Kendilerinin de bir zaman sonra bir ötekiye dönüşeceği diyalektiğinden zerre kadar haberdar olmayışlarıdır.  Kürt’ün başına ne geliyorsa sizin başınıza da gelecek. Er ya da geç. Küçükten başlayarak en büyüğüne kadar giden bir felaketler zinciri sizleri de bekliyor. Ama sizin için en büyüğüne gerek yok. Ortalama bir faciada darmadağın olursunuz. Cehennemi yaşarsınız. İşte görüyoruz Kürt’ün başına gelenin onda biri, yüzde biri sizin başınıza gelince nasıl da pesperişan oluyorsunuz. Nasıl da feryat figansınız. Nasıl da baskılar karşısında demokrasi havarisi, yılmaz direnişçi kesiliyorsunuz. Demokrasinin, halk iradesinin, diktatörlüğün, baskının ne olduğunu tarif edip, yaşadığınız küçücük baskıyı, mağduriyeti nasıl da tarihin gördüğü en büyük baskı ve mağduriyet olduğunu büyük nutuklar eşliğinde büyük bir feveranla anlatıyorsunuz. Ama bu bir mücadele değil, ikiyüzlülüğe devam ettiğiniz sürece de bu bir mücadeleye dönüşmeyecek de. Sizin için asıl vahim olanı ise ötekiler gibi tarihsel ve köklü bir direniş geleneğine sahip olmayışınız. Ötekiler dürüstçe herkes için, hatta sizin için de direnirken sizler birkaç ufak baskı ve zulümle darmadağın olacaksınız.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.