İktidar islamcılık tükenirken

Forum Haberleri —

  • Türk, Fars ve Arap egemenlerinin temsil ettiği iktidar İslam'ın tükendiğini görmek önemlidir. AKP’nin MHP’lileşmesi, Körfez devletlerinin ‘ılımlı İslam’ arayışları ve İran'ın yaşadığı sıkışma, iktidar İslam'ın tükenmesiyle bağlantılı sonuçlardır. 

CİHAN EREN

İslam özellikle 20. yüzyılda sahipsiz bir ‘hazine’ gibi kullanıldı. Bu ‘hazine’nin sahibi benim diyenlerin çoğu bir şeyler de kazandı. Zarar görenler İslam'ı ahlak ve kültür odaklı yaşayan halklar oldu. 20. yyda halife sultanların İslam'ı yerini patronların İslam'ına bıraktı. 21. yüzyılının başında da, DAİŞ olarak halkların karşısına çıkarıldı.

Ortadoğu'da ulus devlet süreciyle birlikte tehlikeli dört iktidar İslami biçim ortaya çıkmıştı; Cihadist selefilik, İhvancılık ve Türk İslam sentezi çizgisi. İran İslam devriminin vaatlerini terk etmesiyle birlikte, tümüyle iktidara yönelen İran Şiiliği de bu tehlikeli İslam dairesine girmeye başladı.

Cihadist selefilik uzun yıllar, ulus devlet güçleriyle aynı cephede, sol ve sosyalistlere karşı savaştı. İslam'ı demokrasi karşıtlığı olarak tanımladı.

İhvancılar tüm iddialarına rağmen ‘kapitalizme abdest aldırma’ işini en çok propaganda eden ve yaşayanlar oldu. Laik asker ve bürokratlar yerine biz ‘imamlar, meleler’ iktidar olmalıyız savına sarıldı. Milliyetçiliği, ümmetçilikle gizlemeye ayrı bir önem verdi. Böylece, namaza duran milliyetçiliğe İslam ümmetçiliği diyerek piyasaya sürenlerin başını çekti.

Türk İslam sentezi, artık daha net görüldüğü üzere, devlet ideolojisi olarak doğdu. Türk egemenlerinin sevdiği deyimleriyle “yerli ve mili” İslami milliyetçiliği icat ettiğini ileri sürdü. Bu söylemle İslam eşit Osmanlı’dan, İslam eşit Türk’e geçti. Müslüman halkları Türk olmaya zorladı. Osmanlı tebaası yerine koyduğu Türk milleti politikası, kendisini katil ve katliamcı yaptı. Dolayısıyla Türk İslam sentezi erken DAİŞ oldu.

Günümüz Fars iktidar Şiiliği, Şiiliğin muhalif İslam ayrıcalığını ortadan kaldırdı. Şiiliğin milliyetçilik ve mezhepçilikle devlet ideolojisi yapılması, çıkış sebeplerine karşıtlaştırdı. Unutmayalım ki Sünni iktidar İslam çizgisindeki anlayışlar, milliyetçileştikçe, devletleştikçe özlerine yakınlaşır. Şiilikse, devletleştikçe, milliyetçileştikçe kimin Yezit kimin İmam Hüseyin olduğunu muğlaklaştırır. İran İslam cumhuriyeti bu muğlaklığın yol açtığı bunalımı yaşamaktadır. 

Sünni İslam başından beri iktidar İslam’dır. Sünni iktidar İslam'ı, Muhammed-i İslamla karıştırmamak gerekir. Çünkü Hz Muhammed’in Medine sistemini referans aldığımızda, Emevilerden Osmanlı’ya kadar süren iktidar İslam sistemi gibi bir sistem kuracağını iddia etmek yanlış olur. Sünni İslam kökenli İktidar İslamcılık, milliyetçileştikçe, faşistleştikçe ve kan döktükçe daha çok sevap kazanacağına inanır. Bunlara göre öldürülen, sürülen, malları ganimet sayılan ‘kafirler’, iktidarlarını kabul etmeyen herkestir. Namazında niyazında bir Müslümanı öldürüp malını mülkünü ganimet sayma fetvası vermek çok zor değil bunlar için. Emevi halifelerinden Osmanlı şeyhülislamlarına, şeyhülislamdan Türk Diyanetine kadar uzanan, böyle bir fetva gelenekleri vardır. İktidar ideolojisi olarak doğan Sünni İslam kaynaklı egemen anlayışlar, iktidar olduğu kadar İslam olduğuna inanmaktadır. İktidar güçtür sözü, bunlarda ‘iktidar İslamdır’ söylemine tercüme edilmiştir. Öyle ki Türk İslam sentezinde ‘iktidar İslam'ın olacak’ şeklinde bir slogana da dönüşmüştür. Türk İslam sentezici Erdoğan buna günceldeki canlı örnektir.

Ulus devlet dönemiyle birlikte iktidar İslam'ın ümmetçilik adı altında milliyetçiliği geliştirdiğinin en bariz örneği de Türk İslam sentezcileridir. Erdoğan'ın iktidarını tahkim ettikçe, İslami söylemle milliyetçi söylemi daha çok iç içe geçirmesi tesadüf değildir. “Müslümanlar birbirinin kardeşidir” diyen bir dinden beslendiğini söyleyen AKP’nin, MHP ile birleşmesi, MHP’nin bir dediğini iki etmemesi, belirtmeye çalıştığımız bu zihniyetten kaynaklanmaktadır.

Sünni iktidar İslam zihniyetine sahip her Müslüman, devletleştikçe Müslümanlaştığına inandığı gibi özellikle de asker polis gibi devlet memuru olunca da kemalle ereceğine inanmaktadır. Bu inançtakiler, ümmeti milletle, milleti faşizmle bir ve aynı görürler. Türkiye'deki gibi yeşil-kara karışımına İslamilik, cami-kışla-karakol arasına sıkıştırılmış insana da Müslüman derler. Bu tür İslamcılık, istediğine terörist diyebilmekte, egemenliğini kabul etmeyeni öldürebilmekte, tutuklayabilmektedir. Ganimet ele geçirmede kayyum -ki Allah'ın bir ismidir- yolunu kullanmak gibi yeni bir içtihatta da bulunmuştur.

İktidar Şiiliği, milliyetçileştikçe, devletleştikçe, Sünni iktidar İslam’a yakınlaşan İslam’dır. Bu nedenle Fars Şiiliğinin devletleşmekle ne kazanıp ne kaybettiği, tartışmaya açık bir konudur. Çünkü milliyetçilik ve devletçilik, Şiiliği iktidar İslam’dan ayıran kültürü ve zihniyeti bitiriyor. Örneğin, İran İslam cumhuriyetinin içerdeki uygulamalarıyla, Emevi sülalesinin temelini attığı siyaset arasındaki mesafe kapanmıştır. Molla geleneğinin, İran dışındaki Şii Müslümanlara propaganda etme gücünü giderek yitirmesi bundan kaynaklanıyor. İslam cumhuriyeti, İslam'ın muhalif çizgisinden doğan Şii geleneği, milliyetçileştirerek bitirmek üzeredir denebilir. İçerdeki tükenmişlik, İran'ın dışarıya çok fazla yönelmesinde de bir neden olmalıdır. İran'ın, dış politikasıyla muhalif Şiilik psikolojisini tedavi etmeye çalıştığını söylemek de yanlış olmaz. Dolayısıyla, Lübnan’a, Suriye’ye ve Yemen’e destek olması, içerdeki tükenmişliğin önünü alma çabasından başka bir anlama gelmiyor. Sonuç olarak, iktidar İslam'a karşı yüz yılları alan mücadelenin eseri olan Şiilik, kırk yıl içinde ulus devlet tarafından yutulmuştur. Ve Sünni iktidar İslam ile arasındaki mesafe kapanmıştır.

Türk, Fars ve Arap egemenlerinin temsil ettiği iktidar İslam'ın tükendiğini görmek önemlidir. AKP’nin MHP’lileşmesi, Körfez devletlerinin ‘ılımlı İslam’ arayışları ve İran'ın yaşadığı sıkışma, iktidar İslam'ın tükenmesiyle bağlantılı sonuçlardır.

İktidar İslam'ın tükenmiş olması hayırlara vesile olacaktır. En başta da halkların kültürel demokratik İslam inancı ve yaşamı önündeki en büyük engel, münafıklık ortadan kalkacaktır. Halklar içinde iktidar İslam'ın din dediği münafıklığı, Muhammed-i İslam'la ortadan kaldırmak demokratik İslam'ın gelişmesini beraberinde getirecektir. Milliyetçiliği ümmetçilik, faşistliği İslam militanlığı, mezhebi ayrıcalıklık sanan zihniyetin son bulması, demokratik Ortadoğu inşasını da kolaylaştıracaktır. Yeter ki ‘hayırlı ve güzel işlerde yarışın’ inancı ve ısrarı terk edilmesin…

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.