İktidarın bir var olma biçimi olarak yozlaştırma

İlham BAKIR yazdı —

  • Sur’daki talan ve asimilasyon şenliğine Kürt halkının mücadele değerleri üzerinden kendini var etmiş bir takım sanatçı sıfatlı şahısların, bu değerleri pazarlayarak yaşadıkları ihaneti derinden lanetleyen bir tavrın sahibi olmak gerekir.
  • Alternatif bir kültürel paradigmayı Kürdistan’da inşa edemeyişine aldanmamak gerekir, iktidarın. İktidarın, kültürel, ahlaki, vicdani çürümeyi ve yozlaştırmayı geliştirmekteki mahareti asla unutulmamalıdır.

Türkiye’de iktidarın en yumuşak karnı her zaman sanat ve bilim alanında yaşadığı kifayetsizlik olmuştur. Tasavvur ettikleri yaşam nizamının tesissinin öncülüğünü yapacak, ideolojik savunuculuğunu güçlü bir şekilde gerçekleştirecek, bunun propagandasını yapacak, geniş kitleleri etkileyecek, aynı zamanda çatışma halinde olduğu ideolojilere karşı  da güçlü bir pozisyon almayı sağlayacak entelektüel, sanatsal, bilimsel üretimlerin ortaya çıkmasını sağlayacak bir kültürel paradigmayı yaşama geçiremediler. Bir Orta çağ yaşam biçimi tasavvuru üzerine kurulu ideolojilerinin tabiatı gereği bilimde, sanatta, entelektüel üretimde derinlikli bir üretimin sahibi olmaları zaten eşyanın tabiatına aykırı.  Bu alanda yaşadıkları kifayetsizlik bizzat iktidarın başı ve ideologları tarafından itiraf edilmek zorunda kalınmıştır. Bu alanlarda güçlü olamayışlarının, onları güçlü bir inşa, savunma ve propaganda aracından yoksun bıraktığının farkındadırlar. Kendi ideolojik dünyalarında şekillenmiş sözüm ona aydın ve entelektüellerin, savundukları ideolojiyi meşrulaştıracak bir üretime sahip olamayışları, onları zaman içerisinde karşı mahalleden sanatçı, bilim insanı, kültür sanat organizatörü devşirmeye sevk etmiştir. Karşı mahallenin bir takım popüler unsurlarını menfaat karşılığı kendi takımlarına alma yoluna gitmişlerdir. Fakat genelde zaten üretimden düşmüş bu şahısların da propaganda ötesinde kendi mahallerinin değer üretimine katkı sunacak bir çapları olmadığı ortaya çıktığı gibi bu mahallenin kanaat önderleri, fikir üretenleri arasında rahatsızlıklara yol açmıştır. Yaşam biçimleri bakımından bu mahalle ile hiçbir akrabalıkları olmayan bu insanların yaşadıkları değişimin, menfaat karşılığı olduğu herkesçe görülmüştür.

Bütün çabalarına rağmen güçlü bir kültürel paradigma inşa etmek konusunda kendi kapasitesi ve potansiyeli yeterli gelmeyen, karşı mahalleden yaptığı transferlerle ancak taşıma su ile değirmen döndüren konuma düşen mevcut iktidar, mücadele ettiği ideolojilerin vücut bulduğu mahallerin kültürel yapısını yozlaştırarak, bozuma uğratarak yaşadığı bu başarısızlık ve güçsüzlüğü dengeleme yoluna gitmektedir. İktidarın asıl başarılı olduğu yer tam da burasıdır.  Amed’te tarihi Sur’da düzenlediği “Sur Kültür Yolu Festivali”  tam da böyle bir konseptle hayata geçirilmeye çalışılan bir kültürel etkinliktir. Ve elbette özü itibariyle bir talan ve asimilasyon yolu festivalidir. Bin yılardır süregelen dayanışmacı, ortakçı yaşam kültürünü yok etmek için önce Sur fiziki olarak tahrip edilerek yaşam mimarisi değişime uğratılmış, burada yaşayan insanlar göç ettirilmiş, sonra ticari ranta açılarak eski yaşamın bütün izleri ortadan kaldırılmıştır. Hala Sur’daki çatışmalarda kaybettikleri çocuklarının kemiklerini arayan, kucaklarına çocuklarının kemikleri torba içinde verilen insanların acılarının boy verdiği yerde yapılan bu talan ve asimilasyon şenliğine Kürt halkının mücadele değerleri üzerinde kendini var etmiş bir takım sanatçı sıfatlı şahısların, bu değerleri pazarlayarak yaşadıkları ihaneti derinden lanetleyen bir tavrın sahibi olmak gerekir.

Açıktır ki bu iktidar Kürt özgürlük hareketinin ortakçı ve eşitlikçi yaşam tasavvuruyla, kadın özgürlükçü ve doğayla barışık ve eşit bir yaşam formunu esas alan yaşam paradigmasıyla ideolojik, kültürel, sanatsal ve entelektüel düzeyde boy ölçüşecek bir kapasiteye sahip değildir. Bu alanda alternatif üretebileceği yegane şey bu mahalleden devşirdiği bir takım menfaat sahiplerini sahaya sürmektir. Kürtlerin canları pahasına yarattığı değerleri pazarlayan bu sanatçı kisveli tüccarların da durdukları yeni yerden Kürt halkının gönlünde bir yerin sahibi olabilmeleri mümkün değildir. Fakat alternatif bir kültürel paradigmayı Kürdistan’da inşa edemeyişine aldanmamak gerekir iktidarın. İktidarın, kültürel, ahlaki, vicdani çürümeyi ve yozlaştırmayı geliştirmekteki mahareti asla unutulmamalıdır. İktidar kendisini Kürt toplumunun Kültürel, ahlaki ve vicdani çürümesi içerisinden inşa etmeye, Kürdistan’da bunun üzerinden tutunmaya başlamıştır.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.