Karşımızda devletin kendisi var

  • Kobanê Davası avukatlarından Veysi Eski, “Türk Tipi Başkanlık Sistemi’nin yaratmış olduğu Türk Tipi Mahkeme sistemi ile karşı karşıya kaldık. Absürt, nerden tutarsanız tutarsız bir mahkeme başkanı ve heyeti karşımızdaydı" dedi. Dava kapsamında devletin tüm devlet kurumlarının müdahil olduğunu kaydeden avukat Cihan Aydın ise şunun altını çizdi: “Karşımızda üç kişilik bir mahkeme heyeti yok. Devlet mekanizmasının kendisi var."

 

Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eşbaşkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın da aralarında bulunduğu 28’i tutuklu 108 ismin yargılandığı Kobanê Davası’nın ilk duruşmasına, polis ve jandarma ablukası, mahkeme heyetinin talepleri reddetmesi ve avukatların protestoları damga vurdu. Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü’nde görülen duruşmada, tüm avukatların katılım talebini reddeden mahkeme heyetini protesto eden avukatlar, salonu terk etti. Mahkeme heyetinin müdafi olmadan kimlik tespiti yapması ve iddianameyi okutması üzerine avukatlar, bir kez daha salonu terk ederek, reddi hakim talebinde bulundu. Yargılama şekli açısından avukatların tepki gösterdiği mahkeme heyeti, duruşmaya bir hafta ara vererek, 3 Mayıs’a erteledi. 

HDP Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu’ndan Sorumlu Eşbaşkan Yardımcısı Ümit Dede ve Kobanê Davası avukatları, basın toplantısı düzenledi. Toplantıya Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Ankara Şube Eşbaşkanı Şevin Kaya, Figen Yüksekdağ’ın avukatı Ruken Gülağacı, Sebahat Tuncel’in avukatı Cemile Turhalı Balsak, Selahattin Demirtaş’ın avukatlarından Cahit Kırkazak, Amed eski Baro Başkanı Cihan Aydın ve avukat Veysi Eksik katıldı. 

Duruşma salonunda yaşananlara dair söz alan avukat Cahit Kırkazak, “Mahkeme, savunmayı ve arkadaşlarımızı dikkate almadan bir süreç işletti" diyerek, salonu terk etmek zorunda kaldıkları sürece kadar yaşananları anlattı. Avukat Veysi Eski ise şunları dile getirdi: “Dün Türk Tipi Başkanlık Sistemi’nin yaratmış olduğu Türk Tipi Mahkeme sistemi ile karşı karşıya kaldık. Absürt, nerden tutarsanız tutarsız bir mahkeme başkanı ve heyeti karşımızdaydı. Mahkeme başkanı asla CMK’yi uygulamamıştır. CMK’yi açıkça ihlal etmiştir. Hukuk birinci sınıfta bile olmayacak bir teori yarattı ve ona göre devam edeceğini söyledi. Talimat almış gibiydi.”

Meşru bir yargılama değil

Tutuklu siyasetçi Sebahat Tuncel’in avukatı Cemile Turhalı Balsak da öğleden sonra yaşanan duruma ilişkin söz aldı. Yargılamanın özel, olağanüstü bir yargılama olduğunu bir kez daha gördüklerini dile getiren Balsak, şunları söyledi: “Çünkü bu yargılamanın bir kere yürütüldüğü yer, seçilen yerin bir kışlada olması yargılamaya özel yapan nedenlerden bir tanesi. Yine HSK taraftan bu heyet özel olarak atandı. Yargılamayı özel yapan bir nedendir. Özel yargılamaların da tarihte pek çok örneği vardır. Bu yargılamaların özel ajandası da vardır. Bu özel ajandanın bu yargılama açısından ifşa olması için mahkemenin özel bir refleksi vardı avukatlara ve seçilmişlere siyasetçilere karşı. Açık bir şekilde bizlerin söz alma talepleri reddedildi. Mahkemenin kendi ceza kanunların uygulanmadığı görmüş olduk. Heyetin reddi talebi taraflardan gelmişse yargılamanın meşruiyeti kalmaz, yargılamaya devam edilemez. Yargılamanın durma sebebidir. Esasa dair bir işlem yapılamaz ve yapacağınız yargılama korsan bir yargılama dönüşür. Bunun hiçbir şekilde meşruiyeti kalmaz. Usul kanunlarının hiçe sayıldığı bir yöntemle duruşma görülmeye çalışıldı. Mahkemenin bu tutumu, bu kararla meşru bir yargılama yapmadığı çok açık.” 

Karşımızda devlet var

 Amed Barosu’nun bir önceki başkanı Cihan Aydın da laboratuvar ortamında hazırlanmış bir iddianame ve gerçeğin çarpıtıldığı bir dava ile karşı karşıya kaldıklarını ifade etti. Dava kapsamında devletin tüm kurumlarının müdahil olduğunu kaydeden Aydın, şunları ifade etti: “Karşımızda üç kişilik bir mahkeme heyeti yok. Devlet mekanizmasının kendisi var. Bu davada savunma hakkı yerle bir edildi. Savunma görmezden gelindi ve susturuldu.” 

Toplantının kapanışında söz alan HDP Eşbaşkan Yardımcısı Ümit Dede, şunları söyledi: "Türkiye'de yargı hiçbir zaman tam anlamıyla bağımsız, tarafsız bir konumda olmadı. İstiklal mahkemelerinden, sıkı yöntem mahkemelerine, DGM’lerden ve özel mahkemelere kadar devam eden bir hukuksuzluk olarak devletin kendine muhalif olan kesimlerini cezalandırma pratiği ile yüz yüzeydik. Dün yapılan bir günlük duruşmada tüm bu yargılama süreçlerini aşan, hiçbir hukuku tanımayan, şekli olarak dahi adil bir yargılama yapıyormuş görüntüsü verme ihtiyacı bile duymayan pervasız bir yargı gerçeği ile karşı karşıya kaldık. Türk yargı sisteminin zifiri karanlığa büründüğü bu günlerde karanlıkta da savaşacak deneyimimiz, cesaretimiz ve argümanlarımız var. Karanlıkta da bir adalet mücadelesi verebileceğimizi biliyoruz. Buna inanıyoruz.”

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.